Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ne kadar da heyecanlı ve coşkuluyduk Üniversiade 2011’de, Erzurum’da...
Vali Celalettin Güvenç’in adanmışlık örneği vererek kente kazandırdığı Üniversitelerarası Kış Oyunları için hep birlikte adeta seferberlik ilan etmiş, 700 milyon TL harcayarak 5 buz sporları salonu, 3 kayak merkezi, 1 kayakla atlama kulesi inşa etmiştik.
Tam 52 ülkeden 3 bin sporcuyu ağırladık orada. Artistik buz pateninde kazandığımız 1 bronzla bayram ettik.
Evet, heyecanlı ve coşkuluyduk. Madalyadan daha önemli hedeflerimiz vardı. Erzurum’u dünyanın en modern tesisleriyle donatmıştık ya, oradan yeni bir başlangıç yapar, “Doğu’nun sınır taşı”nda yetiştireceğimiz gençlerle kış oyunlarında da madalya mücadelesi verebilirdik. Dahası, Erzurum’u kış sporları için dünyanın yeni merkezlerinden birine dönüştürebilirdik.
Maalesef işler o kadar iyi gitmedi.
Erzurum’da doğru dürüst bir kış organizasyonu yapamadık. Kış sporları takviminde beklentimize uygun bir yer alamadık.
Daha da kötüsü, Aslı Nemutlu gibi geleceğe azim ve enerjiyle hazırlanan kayakçı kızımızı, elim bir kaza (!) sonucunda Erzurum’da kaybettik. Pist kenarına konması gereken bariyerlerin başka bir organizasyon için Uludağ’a gönderildiği, tedbirsizlik ve ihmal yüzünden genç sporcunun öldüğü iddia edildi ama, yargıdan bir sonuç çıkmadı. Aile acılarıyla baş başa kaldı.
Kadıköy’de hüznümüzü ve utancımızı unutturmayan heykeliyle Aslı bize bakıyor şimdi.
Bizim ona bakacak yüzümüz var mı ? Bilmiyorum.
Bildiğim bir şey var yine de...
Nüfusu 5 milyonu birazcık geçen Norveç, Sochi’deki 22. Kış Olimpiyat Oyunları’nda - şimdilik - 12 madalya ile zirve mücadelesi veriyor. Amerika ve Rusya’yı geride bırakmışlar, Almanya ve Kanada’yı geçip birinci sırada yer almak peşindeler.
Biz Sochi’ye 6 kişilik minik bir kafile gönderdik.
Dört yıl önce Vancouver’e de o kadar sporcumuz gitmişti zaten. 2011 Universiade’ından sonra, ne yapar eder, özel programlar uygular, en yetenekli gençleri bulur, eğitir, üç yılda en az 15 sporcuyu (belki de bir takımı) Sochi’ye gönderebilirdik. Bırakın yeni sporcular yetiştirmeyi, Aslı’yı korumayı bile başaramadık.
Aslı Çakır Alptekin, olimpiyat tarihimize atletizmde ilk altın madalya kazanan atlet olarak geçti. Olimpiyat tarihinin en yavaş koşulan (4.10.23) 1500 metresiydi ama olsun, hepimiz gurur duyuyorduk. Gamze Bulut, “Haydi abla!” diye bağırmış, gümüşe razı olmuştu.
Gelin görün ki adını atletizm salonuna verdiğimiz Aslı Çakır, sonrasında gurur değil, hüzün kaynağı oldu bizim için. Doping kontrolünden temiz çıkmıştı ama, kan değerlerindeki düzensiz değişimlerin açıklamasını bir türlü yapamıyordu. IAAF, aklanıncaya kadar Aslı’yı uluslararası yarışlardan men etti. Türkiye Atletizm Federasyonu Aslı’nın dosyasını incelemiş, cezaya dayanak oluşturacak bir suça rastlamamıştı. IAAF, bunun üzerine CAS’a başvurdu. Aslı’nın doping cezasıyla ömür boyu spordan men edilmesi gündemde. Olimpiyat altın madalyası iptal edilebilir. Altın’ı Gamze’ye verecekler diye de sevinemem ben. Utanırım.
İki Aslı’dan yola çıkarak şu soruları sorabiliriz şimdi:
Acaba biz gerçekten spor mu yapıyoruz, yoksa müteahhitlere iş çıkarmak için bir piyasa mı oluşturuyoruz?
Gerçekten spor mu yapıyoruz, yoksa madalya (başarı, şampiyonluk) uğruna her şeyden, her ilkeden her kuraldan vazgeçen bir çılgınlık mı ?
Sahi Aslı’nda biz ne yapıyoruz?

Haberin Devamı

Şimdi susma zamanı

Haberin Devamı

Aziz Yıldırım’ı Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”sinde dikkatle dinledim. Sözlerinin tamamını onaylarsınız, onaylamazsınız... Size kalmış. Ancak hukuk diliyle bakacak olursak, “adil yargılama” isteğinde hiç de haksız olmadığını söylemek bir vicdan borcudur.
Fenerbahçe Başkanı, yıllardır tıkandığımız hukuk çıkmazında bir çıkış aramak için sessiz bir çığlık atıyor. Belki de uyuyan, susan vicdanlara sesleniyor.
O vicdanlar uyandıysa, artık susma zamanıdır. Susalım ve süreci verimsiz tartışmalarla daha büyük bir kaosa dönüştürmeden aklın ve vicdanın rehberliğine sığınalım.

Haberin Devamı

Eddie Eagan

Sochi’deki Kış Oyunları’nda madalya kazanan sporcuların ders değerinde başarı öyküleri var. Güncel olarak onlara ulaşabilirsiniz. Kayak mogul’da ikisi kürsüye çıkan, üçüncüsü de yarışı 12. sırada bitiren Kanadalı kız kardeşler Dufour- Lapointe’ler iyi bir örnek bence.
Ama sırası gelmişken spor tarihinin en büyük kahramanlarından birini de selamlayalım. Amerikalı boksör Eddie Eagan, 1920’de Antwerp’de yarı ağır siklette altın madalya kazandı. 12 yıl sonra Lake Placid Kış Oyunları’nda da dörtlü kızakta birincilik elde etti. Yaz ve Kış Oyunları’nda madalya kazanan dört sporcu var. Ama ikisinde de altın alan tek adam, Eddie Eagan. Dul bir annenin güçlükle yetiştirdiği 6 çocuktan biriydi o. Avukat olarak da ün yaptı. Asıl kahramanlığı ise, II. Dünya Savaşı’nda albay rütbesiyle gönüllü olarak İngiliz Hava Kuvvetleri’nde görev yapmasıydı.