Üç stoperli, üstelik liberosuz ve beksiz bir oyun... Orta sahanın sağında ve solunda oynayan Sabri ve Kewell 3-5-2’nin gerektirdiği kanat oyuncusu özelliklerine sahip değiller. Türkiye’ye geldiği günden beri kariyeri tartışılan Skibbe’nin Bordeaux yorgunluğundan (!) sonra Baros’u, Arda’yı ve Barış’ı kulübede dinlendirerek diplerdeki rakip Kocaelispor’a karşı tercih ettiği oyun planı bu. Bu planla olur mu, olmaz mı? Bunu düşünmeye bile gerek duymadı Skibbe...
Rakibi ciddiye almamak, küçümsemek, önemsememek ne kadar sportmence bir tutum, ne kadar Alman ciddiyeti ile açıklanabilir? Karar sizin.
Şimdi lafı hiç eğip bükmeden, kıvırmadan, skor tabelasına da bakmadan görünmeyen gerçeği söyleyeyim size: Bunun adı mesleksel saygısızlıktır. Siz tribünde oturan Fatih Terim’in döneminde böyle bir lagarlık, ciddiyetsizlik ve saygısızlık örneği hatırlıyor musunuz? UEFA’da finale, ligde şampiyonluğa koşarken, Hagi dahil, hiç biri dinlenmiyordu!..
Kocaelispor’da bir turnike sezonu yaşanıyor. Paraları ödenmediği için serbest kalıp giden oyuncular... Ümit Kayıhan’dan Yılmaz Vural’a, ondan “yerel hoca” Erhan Altın’a geçen teknik direktörlük nöbeti... Gelenler, başka takımlara transfer edilenler... Böyle bir dönemde deplasmanda Galatasaray’la oynamak hiç de kolay iş değil! Kendinize ve rakibe saygı duyup dürüstçe ciddiyetle mücadele etmelisiniz.
Kocaelispor bunu yaptı. Savunmasında Ümit Karan ve Nonda’yı hiç boş bırakmadan alan daraltarak, adam paylaşarak dik durdu ve direndi. Emektar Murat Hacıoğlu’nun organizatörlüğünde Nsumbu ve Agbetu ile boş alana acaip koşular yaparak Taner Gülleri’yi pozisyona soktular, tecrübeli golcüye skor kahramanlığı yaşattılar. Ağır, organizasyonsuz ve şaşkın Galatasaray defansını hezimete boğdular. Arada De Sanctis’in tek başına cezaalanı dışına çıkarıp kurtardığı goller de var.
İbret alınacak bir maçtı bu...
Bu sezon işini ciddiye almayan, deplasmanda karakter değiştiren, rakibi küçümseyen çok takım gördük. Onlardan biri de Galatasaray’dı...
Batıya açılan pencereden bunları gördüm!
Bir de Özgener Federasyonu’na savaş açıp artık onları muhatap almayacağını, elini sıkmayacağını ilan eden Adnan Polat’ı... Başkan, nemli nemli bakıp, maçın bir an önce bitmesini bekliyordu kuşkusuz. Kalli de kasketinin siperliğini iyice indirmiş sahadaki gerçeği adeta perdeleme telaşına düşmüştü.
Lafın bittiği yerde yine Taner Gülleri’yi gördüm. Takımının beşinci golünü atmanın keyfi içinde. Onları kutlamalıyız elbette. Ama bu ciddiyetsizliğe de üzülüyoruz.
Bravo Erhan Hoca!