Savcı, iç-içe geçmiş farklı gerekçelerle “beraat” istedi. Hukuk, nihayet vicdanları rahat ettirecek bir kararın kapısını araladı. Ama acele etmeyelim. Birincisi, kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimi verecek. Hakimin kararını bilmiyoruz. Savcının mütalaasına uyabilir, farklı bir karar da verebilir.
Neresinden bakarsanız bakın 3 Temmuz sürecinin önde gelen “kurbanı” olarak Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve onunla aynı mahkemede yargılananlar açısından bu yorum, “onurlarının iade edilmesi” anlamına geliyor.
Mahkemenin kararı, beklendiği gibi “beraat”la gerçekleşirse hukuk süreci yine de sonlanmış sayılmayacak. Her şeyden önce, baştan beri davaya müdahil olarak katılan, her aşamada itirazlarını dile getirip şampiyonluğunun tanınmasıyla sonlanacak taleplerini dile getiren Trabzonspor’un, Yargıtay’a yeni bir temyiz başvurusu yapması beklenmelidir.
Savcı, mütalaasında beraat gerekçelerini sıralarken, “örgütlü suç” iddiasının somut delillerden yoksun olduğunu, tapelerin ve yeni karar alınmadan gerçekleştirilen dinlemelerin delil sayılamayacağını öne sürmüştür. Öte yandan söz konusu teknik takiple ilgili yasa değişikliklerinin dikkate alınmadan 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “acul” bir karar verdiği de hukukçular tarafından öne sürülmektedir.
Peki bundan sonra ne olur?
Yargıtay’ın vereceği karar gündemi belirleyecektir. Yargıtay, Mahkeme’nin olası beraat kararını onayladığı takdirde Fenerbahçe ile hem TFF , hem de UEFA arasında hem sportif, hem de hukuksal yeni bir hesaplaşmanın beklenmesi kaçınılmazdır.
Ancak bu kaçınılmaz hesaplaşmadan Fenerbahçe’nin “çifte zafer”le çıkması o kadar kolay görünmüyor.
Fenerbahçe, futbol takımını Şampiyonlar Ligi’ne kabul etmeyen UEFA’ya karşı CAS ya da İsviçre Federal Mahkemesi nezdinde dava açabilir. Ancak UEFA’nın daha önceki bildirimlerinde de görüldüğü gibi, sportif ceza ya da tedbir kararlarında adli takibatı izleyip bilgi almakla beraber, bunları bir dayanak olarak kullanma zorunluluğu altında olmadığını açıklamaktadır.
Fenerbahçe Spor Kulübü, takımlarını Şampiyonlar Ligi’ne göndermediği için marka değerinin yıpranmasına, ticari zararlara ve gelir kaybına uğrattığı iddiasıyla Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine bir tazminat davası açabilir. O davanın adresi Ankara’daki Asliye Hukuk Mahkemesi, ya da küçük bir olasılıkla Ticaret Mahkemesi olacaktır. Elbette orada da son söz hukuka aittir. Ancak TFF, bu anlamda çok titiz ve dikkatli uygulamalar yapıldığını öne sürmektedir. Spor hukukçuları, Fenerbahçe’nin sportif anlamda açacağı yeni davalarda pek de şansının olmadığını söylüyor.
Dönemin TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın “Fenerbahçe bu davalardan aklansın, uğradığı zarardan dolayı talep edeceği 45 milyon Euroluk tazminatı, davayı kazandığı takdirde, gerekirse ben cebimden öderim” dediğini de unutmayalım.
Özetle suç ve cezadan aklanmak güzeldir. Tazminat almak hayaldir!