Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Savcı, iç-içe geçmiş farklı gerekçelerle “beraat” istedi. Hukuk, nihayet vicdanları rahat ettirecek bir kararın kapısını araladı. Ama acele etmeyelim. Birincisi, kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakimi verecek. Hakimin kararını bilmiyoruz. Savcının mütalaasına uyabilir, farklı bir karar da verebilir.

Neresinden bakarsanız bakın 3 Temmuz sürecinin önde gelen “kurbanı” olarak Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve onunla aynı mahkemede yargılananlar açısından bu yorum, “onurlarının iade edilmesi” anlamına geliyor.

Haberin Devamı

Mahkemenin kararı, beklendiği gibi “beraat”la gerçekleşirse hukuk süreci yine de sonlanmış sayılmayacak. Her şeyden önce, baştan beri davaya müdahil olarak katılan, her aşamada itirazlarını dile getirip şampiyonluğunun tanınmasıyla sonlanacak taleplerini dile getiren Trabzonspor’un, Yargıtay’a yeni bir temyiz başvurusu yapması beklenmelidir.

Savcı, mütalaasında beraat gerekçelerini sıralarken, “örgütlü suç” iddiasının somut delillerden yoksun olduğunu, tapelerin ve yeni karar alınmadan gerçekleştirilen dinlemelerin delil sayılamayacağını öne sürmüştür. Öte yandan söz konusu teknik takiple ilgili yasa değişikliklerinin dikkate alınmadan 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “acul” bir karar verdiği de hukukçular tarafından öne sürülmektedir.

Peki bundan sonra ne olur?

Yargıtay’ın vereceği karar gündemi belirleyecektir. Yargıtay, Mahkeme’nin olası beraat kararını onayladığı takdirde Fenerbahçe ile hem TFF , hem de UEFA arasında hem sportif, hem de hukuksal yeni bir hesaplaşmanın beklenmesi kaçınılmazdır.

Ancak bu kaçınılmaz hesaplaşmadan Fenerbahçe’nin “çifte zafer”le çıkması o kadar kolay görünmüyor.

Fenerbahçe, futbol takımını Şampiyonlar Ligi’ne kabul etmeyen UEFA’ya karşı CAS ya da İsviçre Federal Mahkemesi nezdinde dava açabilir. Ancak UEFA’nın daha önceki bildirimlerinde de görüldüğü gibi, sportif ceza ya da tedbir kararlarında adli takibatı izleyip bilgi almakla beraber, bunları bir dayanak olarak kullanma zorunluluğu altında olmadığını açıklamaktadır.

Fenerbahçe Spor Kulübü, takımlarını Şampiyonlar Ligi’ne göndermediği için marka değerinin yıpranmasına, ticari zararlara ve gelir kaybına uğrattığı iddiasıyla Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine bir tazminat davası açabilir. O davanın adresi Ankara’daki Asliye Hukuk Mahkemesi, ya da küçük bir olasılıkla Ticaret Mahkemesi olacaktır. Elbette orada da son söz hukuka aittir. Ancak TFF, bu anlamda çok titiz ve dikkatli uygulamalar yapıldığını öne sürmektedir. Spor hukukçuları, Fenerbahçe’nin sportif anlamda açacağı yeni davalarda pek de şansının olmadığını söylüyor.

Haberin Devamı

Dönemin TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın “Fenerbahçe bu davalardan aklansın, uğradığı zarardan dolayı talep edeceği 45 milyon Euroluk tazminatı, davayı kazandığı takdirde, gerekirse ben cebimden öderim” dediğini de unutmayalım.

Özetle suç ve cezadan aklanmak güzeldir. Tazminat almak hayaldir!

Tuğrul’un son çarpıcı haberi
Tuğrul Yenidoğan, ezber bozan bir gazeteciydi. Üç Büyükler’in, özellikle Beşiktaş’ın tarihine ve güncel gerçeklerine kafayı takmıştı. Doğru bilinen en sıradan bilgileri bile sorgular, yeni iddialar ve çarpıcı gerçeklerle hepimizi ters köşeye yatırırdı. İyi bir arşivi, kuşkucu ve sorgulayan karakteri, sonsuz bir merakı vardı. Pazartesi sabahı öğrendim ki, beklenmedik biçimde vefat etmiş.
Yapma be Tuğrul, yine çarptın bizi... Huzur içinde uyu kardeşim!
Uçan Hollandalı: Robin van Persie
Peter van Vossen, Frank de Boer, Pierre van Hooijdonk, Dirk Kuyt...
Hepsi de dünyanın tanıdığı, bildiği, saygı gösterdiği Hollandalı futbol yıldızlarıydı. Bizim ligimize de uğradılar. Başarılı oldular, fark yarattılar. Dürüstlükleri, samimiyetleri ve profesyonellikleri örnekti.
Devam eden ligimizde de iki Hollandalı var. Galatasaraylı Wesley Sneijder ve Fenerbahçeli Robin van Persie...
İkisi de bana göre süper star... Ancak ilk saydıklarım gibi örnek özelliklere sahip olduklarını söylemek o kadar kolay değil. Sneijder, kulüpten uzun vadeli bir sözleşme koparana kadar menajeri aracılığıyla epey PR çalışması yaptı.
Robin van Persie’ye gelince...
Fenerbahçe’nin transfer tarihinde “kariyeri en yüksek 3 oyuncudan biri” olarak yer alabilir. Ama henüz ilk onbirde sağlam bir yere sahip değil. Teknik Direktör Vitor Pereira ile bu konuda anlaşamıyor. Keyifsiz saha sonuçları da Pereira - van Persie anlaşmazlığına bağlanıp Portekizli Hoca’nın “gönderilmesi” gündeme getiriliyor. Haksız, yanlış ve acımasız bir tartışma bu.
Robin van Persie’nin, Jose Fernandao’nun Akhisarspor’a attığı iki golde de kulübeden verdiği tepkiler çok can sıkıcı. Birincisinde alkışa ortak olmuyor, ikincisinde ayağa kalkmadan zoraki bir alkış... Bu davranışlar bir gerçeği ortaya koyuyor: Robin van Persie, havalarda uçuyor, ayağı yere basmıyor. Maalesef takım arkadaşlarıyla bir ortaklık duygusu, ya da aidiyet bağı geliştirememiş... Açıkçası egosunu yenememiş.
Oysa benim bildiğim Hollandalılar önce kendi egolarını yenmiş efendi adamlardı!