Evet, onları merak ve heyecanla izliyoruz... Ligin en çok gol atan takımı Beşiktaş, sezona “feda” felsefesiyle girerken bize genç oyuncularla Fernandes, Almeida, Sivok ve Holosko gibi kaliteli yabancılarla inanılmaz bir coşku yaşattı haftalarca...
Şimdi merak ve heyecanın yanına kaygıları koydular...
Beşiktaş taraftarları kaygılanıyor, hemen her maçta savunmanın akıl almaz gollere geçit vermesini endişeyle izliyorlar. McGregor’un neden transfer edildiğini, Rüştü’ye niçin kapının gösterildiğini anlayamıyorlar.
Özveriyle yola çıkan Beşiktaşlı futbolcular şaşırmış durumda...
Fernandes de Oğuzhan da gerçek kapasitelerinin altına doğru seviye kaybetmeye başladı... Genç oyuncuların hemen hiç birinde gelişme yok.
Dopinge dayalı sistem, Sisteme dayalı doping
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada gün geçmesin ki bir sporcunun doping skandalıyla sarsılmayalım... Ya da gün geçmesin ki sporcunun başarı uğruna çok riskli bir yaşama razı olduğunu, bazen de Oscar Pistorius olayındaki gibi başının derde girdiğini duymayalım.
Canımızı sıkan en taze olay, 23 yaş altı Halter Milli Takımı’nın önce 5, sonra da tüm sporcularının (16) “stanazolol” adlı yasaklı doping maddesi alması... Hatırlarsınız, kısa süre önce Başkan Hasan Akkuş, dopingi önleyemediği için istifa kararı almıştı. Şimdi vekili Zeki Türkeş daha büyük bir şok yaşıyor...
Maalesef hem ulusal, hem de evrensel spor dünyamızda başarı, rekor, ödül ve şampiyonluk tüm spor kavramlarının önüne geçince, herkes oraya ulaşmak için kendini zorlamaya başladı. Hem akıl almaz paralar kazanmak, hem de kahramanlık mertebesine erişmek için dopingden şikeye her türlü yola sapanlar çoğaldı. Öte yandan sistem ve felsefe de en azından pazarı ve heyecanı korumak için zaman zaman dopinge göz yumdu, sonra sarsıcı kararlarla üzerinden yıllar geçmiş, kapanmış dosyalarda suç bulup yarattığı kralları tahtından indirdi. Lance Armstrong bu kirli kültürün son örneği!
Kendi derdimize bakacak olursak... Öyle ödül yönetmelikleri, öylesine cehalet ve cesaretle birleşince dopingi kaçınılmaz çare olarak gören sporcularımız, maşallah her fırsatı değerlendiriyor. Hele duyarsız, korumacı bir kültürümüz de varsa, hiç şaşırmayın! Veba hepimizi sarmış demektir.