Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Evet, onları merak ve heyecanla izliyoruz... Ligin en çok gol atan takımı Beşiktaş, sezona “feda” felsefesiyle girerken bize genç oyuncularla Fernandes, Almeida, Sivok ve Holosko gibi kaliteli yabancılarla inanılmaz bir coşku yaşattı haftalarca...
Şimdi merak ve heyecanın yanına kaygıları koydular...
Beşiktaş taraftarları kaygılanıyor, hemen her maçta savunmanın akıl almaz gollere geçit vermesini endişeyle izliyorlar. McGregor’un neden transfer edildiğini, Rüştü’ye niçin kapının gösterildiğini anlayamıyorlar.
Özveriyle yola çıkan Beşiktaşlı futbolcular şaşırmış durumda...
Fernandes de Oğuzhan da gerçek kapasitelerinin altına doğru seviye kaybetmeye başladı... Genç oyuncuların hemen hiç birinde gelişme yok.

Haberin Devamı
Beşiktaş: Feda’dan heba’ya
Samet Aybaba’nın “menemen” sofralarında inşa etmeye çalıştığı arkadaşlık, takım kültürü ve dayanışma duygusu beklenen sinerjiyi yaratmıyor.
Sezona girerken Fikret Orman yönetiminin futbolda yeniden yapılanma hamlesini yönetmek üzere görev alan İbrahim Altınsay, hatırlarsınız, kısa sürede görevi bıraktı. Bazı yöneticilerle anlaşmazlığa düştü. Altınsay, izlediği, Beşiktaş adına anlaşmalar yaptığı bir çok gencin yöneticileri ikna edemediği için kadroya katılamadığını söylüyor. Bursaspor’da forma giyen Ferhat Kiraz’dan sonra Şener Özbayrak’ın da bu hafta yeşil - beyazlı formayı giymesini üzülerek izliyor. Altınsay, “Bakın göreceksiniz, Hakan Çalhanoğlu, bu yıl 20 yaş altı Dünya Şampiyonası’nda ülkemizin bir yıldızı olarak parlayacak. Bugün Alman Ligi’nde oynuyor. Biz bu çocuğu 1,5 milyon euroya Beşiktaş’a getirecektik... Olmadı, alamadık” diyor... Altınsay’a göre Fikret Orman, Beşiktaş’ta ummadığı bir zamanda başkanlığa kolayca seçilince hazırlıksız yakalandı. Feda felsefesiyle yeniden yapılanma fırsatını da iyi değerlendiremedi. Böyle bir dönemde çoğu kişi fırsatları kendi lehine kullanmayı tercih etti ve yozlaşma süreci başladı. Altınsay bu süreci endişeyle izliyor. Samet Aybaba ile ilgili eleştirileri de var. Savunma konusunda takımın yaşadığı organizasyon bozukluğu, dağınıklık ve başarısızlık, Altınsay’a göre doğrudan Aybaba’nın başarısızlığı.
Kendi adıma Beşiktaş’ın sıkıntılı bir dönemde futbol ve basketbol takımlarının başına bu süreci en iyi yönetecek iki teknik adamı, Samet Aybaba ile Erman Kunter’i getirerek doğru bir iş yaptığını düşünüyorum. Altınsay Aybaba’nın McGregor ve Escude gibi oyuncuları alarak yeniden yapılanmayı sulandırdığı görüşünde. O nedenle Niang’ın gelişi de Altınsay’ı heyecanlandırmıyor.
Altınsay futbola kafa yoran, izleyen, inceleyen, analiz eden önemli bir spor adamı... Feda sezonunda fırsatların heba edildiğini öne sürüyor. Bu görüşlere katılırsınız, katılmazsınız, bilemem. Ama Beşiktaş’ın durumu kolay ezberlerle anlaşılacak gibi değil... Başkan’ın, yöneticilerin ve Samet Hoca’nın yeniden düşünmesi gerekiyor.

Dopinge dayalı sistem, Sisteme dayalı doping

Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada gün geçmesin ki bir sporcunun doping skandalıyla sarsılmayalım... Ya da gün geçmesin ki sporcunun başarı uğruna çok riskli bir yaşama razı olduğunu, bazen de Oscar Pistorius olayındaki gibi başının derde girdiğini duymayalım.
Canımızı sıkan en taze olay, 23 yaş altı Halter Milli Takımı’nın önce 5, sonra da tüm sporcularının (16) “stanazolol” adlı yasaklı doping maddesi alması... Hatırlarsınız, kısa süre önce Başkan Hasan Akkuş, dopingi önleyemediği için istifa kararı almıştı. Şimdi vekili Zeki Türkeş daha büyük bir şok yaşıyor...
Maalesef hem ulusal, hem de evrensel spor dünyamızda başarı, rekor, ödül ve şampiyonluk tüm spor kavramlarının önüne geçince, herkes oraya ulaşmak için kendini zorlamaya başladı. Hem akıl almaz paralar kazanmak, hem de kahramanlık mertebesine erişmek için dopingden şikeye her türlü yola sapanlar çoğaldı. Öte yandan sistem ve felsefe de en azından pazarı ve heyecanı korumak için zaman zaman dopinge göz yumdu, sonra sarsıcı kararlarla üzerinden yıllar geçmiş, kapanmış dosyalarda suç bulup yarattığı kralları tahtından indirdi. Lance Armstrong bu kirli kültürün son örneği!
Kendi derdimize bakacak olursak... Öyle ödül yönetmelikleri, öylesine cehalet ve cesaretle birleşince dopingi kaçınılmaz çare olarak gören sporcularımız, maşallah her fırsatı değerlendiriyor. Hele duyarsız, korumacı bir kültürümüz de varsa, hiç şaşırmayın! Veba hepimizi sarmış demektir.