Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Olimpiyat Stadı’nda yaşananlar, 10 yıl önceki Samsunspor maçını anımsattı bana. O gün İnönü Stadı’nda en yakın rakibi Fenerbahçe’den 8 puan önde namağlup lider olarak ligin ikinci yarısına başlayan Beşiktaş şampiyonlukla taçlandırdığı 100. yılın hemen ardından yeni şampiyonluğun da favorisiydi. Ne var ki Cem Papila’nın yönettiği maç gollerle peş peşe kırmızı kartlara sahne oldu. Samsun maçındaki çılgınlık Beşiktaş’ta kötü yönetilen bir kriz dönemi ile devam etti. Yanlışlar üst üste gelince dağıldılar.
Pazar’a dönersek... 10 yıl sonra Beşiktaş yeniden bir kriz sürecine giriyor. Namağlup lider unvanı ile geldiği maçta yenik düşüp sarsılmak, anlaşılabilir bir şeydir. Hele karşındaki takım Galatasaraysa! Ama bu defa kriz saha içinden değil tribünden başladı. Beşiktaş yönetiminin ve takımının kontrol edemeyeceği yerlerden. Koca stadın kapıları önceden kırılmıştı. Elektronik turnikeler bozulmuştu. Tesise giriş kontrolden çıkmıştı. Bu anlamda polisin de, özel güvenliğin de yetersiz kaldığını anladık. Dahası Beşiktaş tribünlerinde yeni bir oluşum (1453) farklı sloganlar, tavırlar ve tepkilerle varlık gösteriyordu.

Haberin Devamı

Sindirme stratejisi mi?
Bu hesaplanamayan, uçtan uça gelişen tuhaflıklar sahadaki oyunun gölgesinde kaldı, kimse uyanamadı.
Müsabakanın bitimine 2 dakika kala Melo’nun gördüğü kırmızı kart sonrası sahaya atlamak, plastik sandalyelerle önüne gelene saldırmak, futbolcuları ve teknik adamları paniğe uğratıp tedirgin etmek derbilerde bizim hiç de alışık olmadığımız bir davranış biçimiydi. Bugüne kadar farklı tepkiler ve yanlışlar gördük. Sahaya atlayana, bireysel çılgınlıklara da tanık olduk ama en azından 100-150 kişilik bir grubun kararlılıkla hangi taktiğe, hangi stratejiye uyduğunu anlayamadık.
İlk defa gördüğümüz bu gösteri farklı amaçları anımsatıyor bize. Acaba tribünlerde siyasal çatışmalar yaratmak, yakın geçmişte Çarşı’nın öne geçtiği olaylara karşı derinden bir sindirme stratejisi mi bu? Bilmiyoruz!

Sistem yıkılmamalı
Fikret Orman, Beşiktaş Başkanı olarak başarılı ve iyi işler yaptı. Finansal rahatlamalar, ucuz ve isabetli transferler, Önder Özen ve Bilic ile yapılanma, stat inşaatı... Şimdi yönetim açısından en zor sürece giriliyor. Bu krizi her yönüyle iyi analiz etmek, hukuksal önlemleri almak, takipçi ve müdahil olmak, sportif cezaların yanı sıra spor dışı alanlarda da Beşiktaş’ın olaydan en az zararla çıkmasını sağlamak, Orman ve yönetiminin en önemli sorunudur.
Beşiktaş, bu krizden de dağılarak çıkmamalı. Emekle, sevgiyle, akıl ve özveriyle kurulan sistem yıkılmamalı!

Haberin Devamı

İpin inceldiği yer
Hüzün ve sevinç... İkisi de futbolda sık rastladığımız duygular. İkisi de bazen birleştirir, bazen ayrıştırır. İşte son örneği; Galatasaray!
Başkan Ünal Aysal, 6-1’lik Real Madrid bozgunundan sonra defalarca aramasına rağmen Fatih Terim’e ulaşamıyor. Terim telefonunu atmış. Farklı yollarla yine de ulaşabilirdi. Beşiktaş maçından sonra Başkan, kulübün internet sitesinden futbolcularına kutlama mesajı yayınlıyor. O kutlamada Terim ve yardımcıları ile ilgili tek sözcük yok. Dün basın toplantısında Aysal’ın Terim ile ilişkileri üzerinden polemik yapılmasını istemediğini öğrendik. İyi ama, o kutlama mesajı yeteri kadar polemiğe yol açmıyor mu?
Belli ki, başkan ile teknik direktör arasındaki ip gerilmiş, incelmiş. Herkes kopma anını bekliyor. Galatasaraylılar’ın dile getirdikleri tez, Terim’in milli takımdaki ekstra görevinin sarı - kırmızılı takıma zarar verdiği.
Peki, şu soruyu sorabilir miyiz, Terim’in Galatasaray’daki görevi ay - yıldızlı takıma da zarar verebilir mi? ( Galatasaray Yönetim Kurulu toplantısından önce yazılan yazı)

Haberin Devamı

Yıldırım kaybetti

Mehmet Ali Aydınlar, geçen hafta TFF Başkanlığı sırasında 3 Temmuz süreci ile ilgili belgeli açıklamalar yaptı. Sorulan her soruyu yanıtladı ve Fenerbahçe’de meydanı boş bırakmayacağını ilan etti. Toplantının sonunda gazeteci meslekdaşımızın zorunlu olarak sorduğu bir soru evlat acısını gündeme getirip, Aydınlar’ın ve bazı izleyicilerin gözyaşı dökmesine neden oldu. Sonrasında Aziz Yıldırım’ın o evlat acısı ve göz yaşına yeteri kadar saygılı olmadığını gördük. Gerek ilk açıklamaları, gerekse sonradan gazeteci Sevilay Yükselir’e söylediği sözler ve “sömürü” iddiası benden çok şeyi alıp, götürdü. Kamu vicdanına bakarsak... Oyla mı ölçülür, yoksa başka bir endaze mi vardır, bilemem... Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım bence çok şey kaybetti!