Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kar yağdı, böyle oldu... Beşiktaş liderliği Fenerbahçe’ye kaptırdı. Maç eksiği, maç fazlası hikaye... Kağıt üzerinde kazanılmış puanları hesaba katarsanız, Fenerbahçe 5 puan önde!..

Beşiktaş, kar öncesi hesaplarıyla Süper Lig’in ilk yarısını Fenerbahçe’nin 1 puan önünde lider unvanıyla kapadı. Ne yazık ki ligin ikinci yarısına henüz başlayamadı... Üst üste kar engeline takılan Mersin İdmanyurdu ve deplasmandaki Trabzonspor maçları oynanamadığı için adeta yerinde saydı. Arada Fenerbahçe’nin Eskişehir deplasmanında kara rağmen oynayıp kazandığı, İstanbul’da da üç golün penaltıyla atıldığı maçta Rizespor’dan aldığı üç puan var.

Haberin Devamı

Böylece -tamamen doğal nedenlerle- Fenerbahçe üzerindeki baskıdan kurtulup rahatladı. Kovalayan değil, kovalanan takım haline geldi.

Şimdi Beşiktaş’ın 1 puanlık avantajının unutulduğu, oynanmamış iki maçla 5 puan geriye düştüğünü düşünün. Tam anlamıyla psikoloik bir savaş durumu var ortada. Beşiktaş yönetimi, teknik ekibi ve futbolcuları, hem bireysel olarak travma yaratabilecek böyle bir zemin kaymasını sarsılmadan atlatmak, hem de oyun düzenini, temposunu ve coşkusunu kaybetmeden açığı kapatmak zorunda. Şurası bilinmeli ki hem Mersin İdmanyurdu, hem de Trabzonspor maçları sıkışık trafikte hangi tarihte oynanırsa oynansın, geride bıraktığımız karlı günlerden daha zor koşullar altında gerçekleşecektir. Ertelemenin yarattığı boş zamanı kuşkusuz Mersin İdmanyurdu da Trabzonspor da daha iyi değerlendirecektir.

Peki çifte ertelemeyi Beşiktaş nasıl değerlendirebilir? Şenol Güneş’in şu anda yakındığı tek konu, ertelemeler dolayısıyla futbolcuların maç tecrübesindeki gerileme ve kendilerini boşlukta hissetme kaygısıdır. Bu kadarla kalsa yine de iyi... Ama şu da var: Ya futbolcular kendilerini altı puan borçlu, 5 puan geride hissederek bir kaybetmişlik psikolojisine yakalanırsa ne olacak?

Bu soru, ciddi bir soruna dönüşebilir. O nedenle ligimize renk ve hayat veren Beşiktaş - Fenerbahçe rekabetinin sürmesi adına, her iki takımın da adil bir sonuç için hiçbir kayba uğramadan aynı coşku ve tempoyla devam etmelerini bekliyoruz.

Haberin Devamı

Şampiyonluk hesapları, kar yolları kapadığı için sebze fiyatlarını oynatan hal maceralarına dönmemelidir. Beşiktaş kar sınavından kayıpsız çıkmalı ve beklediğimiz futbolu yenilenen, zenginleşen kadrosuyla futbolseverlere sunmalıdır.

Fenerbahçe’de iletişim kopukluğu

Sevgili Cüneyt Kaşler kardeşim, Rizespor maçından sonra Vitor Pereira’ya sesleniyor basın toplantısında:
“- Benim size bir sorum var. İsterseniz yanıtlamayabilirsiniz. Ama bu soruyu sormak istiyorum.”
“- Biliyorsunuz, ben maçtan sonra buraya gelip oynadığımız futbol hakkında açıklama yaptım. Yorumlarımı dinlediniz. Bunun dışında soru almıyorum. Çünkü bana saygısızlık yapıldı.”
“-O saygısızlığı ben yapmadım.”
“- Ben genel olarak söylüyorum! Bana saygısızlık yapıldı, soru almıyorum.”
Fenerbahçe teknik direktörü, elini sallayarak veda edip salondan ayrılıyor.
Cüneyt Kaşeler’in sormak istediği soru şu:
“- Kornerlerde Fenerbahçe’nin iki beki, stoperleri rakip ceza alanına gidiyor. O topun geriye dönüşünde Fenerbahçe rakiplerine pozisyon veriyor. Çünkü beklerin geri dönüşü sıkıntılı. Bu durum, bugünkü maçta Hasan Ali Kaldırım’ın kırmızı kart görebileceği bir pozisyon da yarattı. Buna tedbir almayı düşünüyor musunuz?”
Maalesef, Cüneyt bu soruyu soramadı!.
Fenerbahçe ile işini dürüstçe yapmak isteyen gazeteciler arasında bir iletişim sorunu var. Bu sorun sadece teknik direktörle sınırlı değil. Muhabir arkadaşlar, maç çıkışında futbolculara tek soru soramıyorlar. Dahası, sakatlıklarla ilgili sağlıklı bir haber yazmak da olanaksız. Ne bilgi veriliyor, ne açıklama yapılıyor, ne de sorular yanıtlanıyor.
Anlaşılan o ki Fenerbahçe’de “iletişim” Başkan Aziz Yıldırım’ın talimatıyla kopmuş durumda. En azından ben böyle anlıyorum. Bu sürecin bitmesini diliyorum. Biliyorsunuz iletişim tehlikeli bir oyuncaktır. Her iki tarafı yaralayabilir.

Haberin Devamı

Avrupalıların ‘terör’ bahanesi

Buz hokeyinde Kadınlar II B kategorisindeki Dünya Şampiyonası, 29 Şubat -6 Mart tarihleri arasında İstanbul’da yapılacaktı. Ne var ki İspanyollar hemen velveleye başladı. Sanki Madrid’de, Paris’te, Londra’da bombalar patlamamış gibi terör nedeniyle şampiyonaya katılmayacaklarını bildirdiler. Avustralya, Meksika ve Yeni Zelanda’yı da ikna edip(!) organizasyonu kendi ülkelerine aldırdılar. Bu ayıp bir kenara not edilmeli. Erkekler Şampiyonası’nda ise sorun yok. Güney Afrika, BAE, Gürcistan ve Lüksemburg 29 Mart -6 Nisan’da III Kategori Dünya Şampiyonası için İstanbul’a gelecek.
Bu arada... Meksika’da düzenlenen U20 Dünya Şampiyonası’nda bizimkiler 2 galibiyet, 4 yenilgi aldı. Ama bir tesellimiz var: Ferhat Bakal, attığı gollerle genç bir yıldız adayı olarak alkışlandı. Çaykur da “Didi” markasıyla Türkiye Buz Hokeyi Süper Ligi’ne sponsor oldu... Karda ve buzda sadece sıkıntı yok... Keyif de var anlayacağınız.

Çok Yaşasın Ölüler!

Mustafa Koç, Cahit Kocaömer, Tahsin Yüce, Ergüder Yoldaş.
Sevdiğim, saydığım, güzel ülkemizin pırıl pırıl değerleri olarak gördüğüm insanlardı. Bizi “biz” yapan bütün erdemler onlarda vardı.
Mustafa Koç, Cahit Kocaömer, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2 büyük markası (Koç Holding ve Türkiye İş Bankası) çok başarılı temsilcileriydi. Çok büyük ailelerin evlatlarıydı.
Tahsin Yücel hocamız, Söylemlerin İçinden kitabıyla biz spor yazarları ve gurme yazarlarla çok güzel dalgasını geçip hepimize değerli yerler vermişti.
Ergüder Yoldaş... Ölümsüz bestelerin efendisi... CNN Türk’teki Afiş programında Nur Yoldaş “Sultaniyegah”ı söylerken, o klipte tek kare ölen sanatçı görünmedi. Saygısızlık acımı büyüttü. Hepsine saygı ile rahmet; yakınlarına, milletimize başsağlığı diliyorum.