Bu yazıyı da Cüneyt (Koryürek) Ağabey’e adıyorum. Biliyorsunuz, O’nun için “olimpiyat” 100 metre ile başlar, 100 metre ile biterdi. Gerisi, eh işte...
Ve Cüneyt Ağabey’e hep sorardım: “Abi ne zaman bir beyaz şampiyon çıkacak?”
Hayır, ırkçı takıntılarım olduğundan değil... Dünyanın en hızlı adamı olmaya artık hiçbir beyazın niyetlenmediğinden kaynaklanırdı merakım.
Piposunu bazen dolu bazen boş ağzında dolaştırıp gülerdi Cüneyt Ağabey... Biliyordum, müthiş bir
Irk değil kültür sorunu
Belki...
Batı Afrika ve Afro-Amerikan atletlerle Atlas-Pasifik okyanuslarının sıcak ülkelerinde yaşayan siyahlar, 100 metreye daha hevesli. Ayrıca yetenekliler de. Henüz doğrulanmamış bilimsel tezlere göre kimi siyahi atletlerde 1 yerine 2 aşil tandonu var. (Genetik varyasyon)... 1964’de Charles S.Coon’un Harward Üniversitesi’nde yaptığı araştırma sonucunda siyahların daha yüksek topuğa ve daha kalın, yağlı ayak tabanına sahip, baldırlarının ince tendonlarının da uzun olduğu ortaya çıkmış. Eski ABD yüzme takımı koçu James Counsiluan da siyahlarda daha çok beyaz kas lifi (darbe şiddeti, çabukluk), beyazlarda daha çok kırmızı kas lifi (dayanıklılık devamlılık) bulunduğunu bu yüzden spor dallarında da siyahların boks ve sürat koşularında, beyazların da yüzme ve maratonda başarılı olduğunu ileri sürmüş.
Özellikle Avrupa’da beyaz atletlerin 10 saniyenin altında koşup koşamayacağı tartışılıyor. Koşabilir, diyenlere göre 1993’de Marian Voronin (Polonya) zaten 9.9997’yi gerçekleştirdi. Ama kayıtlar, 10 saniye olarak tutuldu. 10 saniyenin altında koşan beyazlar üzerine söylenti çok. Ama ortada onaylanmış veriler yok.
Çoğu otoriteye göre bu gerçekler beyazların yetersizliğini ya da siyahların kesin üstünlüğünü ortaya koymuyor. Örneğin Amerika’da ve Avrupa’da 100 metrede olimpik iddia ile ortaya çıkan hevesli beyaz atletler yok. Yine Amerika’daki veriler, hiçbir üniversitede siyah öğrencilerin sırıkla yüksek atlamaya yönelmediği, yönlendirilmediği ortaya çıkmış. Atletizm koçları, böyle bir iki hevesliyi ezbere sprinter olmaya gönderiyorlarmış.
Jamaikalı Usain Bolt’un 100 metrede dalga geçerek, rakiplerine nispet yaparak kırdığı 9.69’luk dünya rekorundan sonra, beyazlardan ne kadar hevesli çıkar bilemem ama, Amerika’nın hem siyah hem de beyaz atletleriyle artık havlu attığı kesin!
Cüneyt Ağabey, insan fiziğinin ve yeteneğinin geliştiğini, rekorların da her zaman kırılacağına inandığını söyler, “Siyah beyaz fark etmez. Zafer her zaman insanoğlunundur!”derdi.
Sağ olsaydı da söyleyebilseydim keşke: “Evet, özellikle çukulata oğlunun!”
Ah be Cüneyt Ağabey, bu rekor var ya... Tam senlikti!
Phelps’in işi daha da zor!
Pekin’de tarih yazarak yüzmede dünya rekorlarıyla süslediği 8 altın madalyayı boynuna asıp, Mark Spitz’in rekorunu kıran ve tek olimpiyatta en çok madalya kazanan, Nikolay Adrianov’un 15’lik rekorunu suya gömüp, 16 rakamına ulaşan Michael Phelps, artık bir an önce tatile çıkıp ortadan kaybolmak istediğini söylemiş.
Hakkıdır.
Ama kiminle tatile çıkacak ?
İngilizlerin iddiasına göre, 2004 200 metre kurbağalama şampiyonu Amanda Beard’la mı ? Yoksa İngiliz model Lily Donaldson’la mı ?
Amanda Beard, kürk için hayvan katliamını protesto etmek üzere çırılçıplak soyunmuş, Playboy’da anadan doğma pozlar vermişti.
Donaldson’un cömert pozları da hem podyumlarda, hem de basında heyecanla izleniyor.
Tasası bize düşmez ama...
Sizce Phelps kiminle tatile çıkmalı ?
Kapağı çoktan Pekin’e atan Amanda ile mi ?
Yoksa ille de Londra’da haber bekleyen Lilly ile mi ?
Ayna ayna söyle bana
Bu rezaleti ilk kez Los Angeles’de görmüştük. 1984 Olimpiyat Oyunları’nın yayıncısı ABC televizyonu, Amerikalı’nın yarışmadığı müsabakaları asla yayına sokmuyor, isteyen ülkelere servis yapıyordu. Ya da basın merkezindeki petek ekranlardan seyredebiliyorduk o maçları. Halk, dünyaya kör kalmıştı. Hele madalya törenleri... Şampiyon Amerikalı ise ne ala! Hem de defalarca... Ya öteki ülkelerin şampiyonları ?
Kimse görmüyordu onları!
İnanır mısınız, benzer bir durum burada aynen geçerli...
Çinlilerin CCTV kanalları var. Tam 12 tane. Biri de İngilizce...
Masa tenisi, basketbol, voleybol, futbol, atıcılık, boks...
Ve dahi badminton...
Hatta okçuluk.
Özellikle halter!
Peki ya atletizmden ne haber ?
Li Xiuan 110 metre engelli seçmelerinde sakatlanıp yarışı terk etti ya, anında kestiler yayını...
Madalya umutları yoksa, yayın da yok...
100 metre seçmelerini ortada bırakıp badmintona atladılar. Tıpkı Amerikalılar gibi Çinliler de aynayı hep kendilerine tuttular. Galiba siz benden daha izliyorsunuz olimpiyatı.
TRT neyi ne zaman göstereceğini biliyor.
Biz burada oradan oraya seyirtip duruyoruz.