Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tokyo’yu bitirdik, şimdi sıra Madrid’de. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Değerlendirme Komisyonu (EC) 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliğine aday 3 kenti büyük sınavdan geçiriyor. 14 ana başlıkta Tokyo, Madrid ve İstanbul’un olimpiyat organizasyonunu başarma şansını sorguluyor. Niyetini okuyor, potansiyelini ve kapasitesini uzmanlar eliyle ölçmeye çalışıyor.
Değerlendirme Komisyonu’nun üyeleri, sıradan seçilmiş bürokratlar ya da diplomatlar değil. Her biri kendi alanında efsane olmuş, iz bırakmış, önderlik ve örneklik oluşturmuş yüksek derecede eğitimli, bilgili ve görgülü insanlar. Sporcu kariyeri olmayanlar ise spora hizmet anlamında gerçekten göz kamaştırıcı başarılara imza atmış uzmanlar.
Umarım, İspanya konsolosluğundan alacağım vize ile bu değerlendirme etkinliklerini ben de yerinde izleyeceğim.
Son sınavı İstanbul verecek. EC ziyaretlerinde sona kalmak iyi midir, kötü müdür, şans mıdır, talihsizlik midir? Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var.
Türkiye bu ziyaretler sırasında EC raporunda da son sırayı alırsa büyük darbe yer.
Her şey, şu anda favori olarak kabul edilen İstanbul’un kendini iyi anlatmasına, EC üyelerini ikna etmesine bağlı.
Sözü uzatmadan, doğrudan temsilcilerimize sesleneceğim..
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’a, TMOK Başkanı ve IOC genel kurul üyesi Sayın Uğur Erdener’e, 2020 Olimpiyat Oyunları Adaylık Komitesi Başkanı Sayın Hasan Arat’a ve Paralimpik Komitesi Başkanı Sayın Yavuz Kocaömer’e...
Karşılıklı konuşmalarımızda bana en içten saygı ve sevgi sözcükleriyle hitap ettikleri için, samimiyete dayalı dostluğumuz adına öncelikle şunu söylemek isterim:
Lütfen egolarınızı yenin.
Kişisel yetki alanınızda çalışma özgürlüğünüz ve alışkanlığınız dolayısıyla zaman zaman unuttuğunuz dayanışmayı, ajandanızın önüne koyun. Pozisyon alırken sadece İstanbul 2020’yi düşünerek kişisel hesaplardan ve kaygılardan vazgeçin...
Türkiye’nin buna çok ihtiyacı var.
İstanbul’un kazanması için gerekirse kişisel olarak kaybetmeyi göze alın! Merak etmeyin sonunda takdir etmesini biliriz, sizi bağrımıza basarız. Kuşkunuz olmasın, başarıyı da hayal kırıklığını da adam gibi paylaşırız!
Bu dört adam EC’nin tüm denetlemelerinde, oturumlarında bir arada, bir bütün olarak İstanbul’u temsil etmeli... Tek ve tok sesle hayallerimizi, umutlarımızı ve isteklerimizi dile getirmelidir.
Bir sözüm de TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e...
Sayın Başkan, siz tüm siyasal partileri temsil ediyorsunuz.. TBMM’de olimpiyat konusundaki istek ve kararlılığımıza tüm partilerin ortak olduğunu lütfen İstanbul’a gelerek EC üyelerine anlatın. Parlamentoda nasıl bir uzlaşı sağlandığını açıklayın, “Siyasi Destek ve Halk Desteği”ne tercüman olun!
...Ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’a...
Sadece 6-7 oturumda değil, 14 konuda da EC’nin önünde sağlam bir duruş gösterin. İstanbul’un sadece yolları ve köprüleriyle değil, İstanbulluların kalbiyle de olimpiyatı bekleyeceğini söyleyin!
Bu dünya güzeli kente 5 halkalı olimpiyat tacını takmak için elinizden gelen hiçbir şeyi esirgemeyin!

Haberin Devamı

İki bankaya ‘saygı’ hesabı

Haberin Devamı

Voleybolda çifte gurur ve zafer birlikte geldi. Halkbank’ın delikanlıları CEV (Avrupa Voleybol Konfederasyonu) Kupası’nı aldılar. Kızlarımız ise daha büyüktü: “Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonu” unvanını yeniden kazanıp adını sporun dev kulüpleri arasına yazdıran Vakıfbank’ı içtenlikle kutluyorum. İki bankaya da gönlümde sonsuz vadeli bir saygı hesabı açıyorum.

Haberin Devamı

Bumer OK
CNN Türk’te Ahmet Hakan “Tarafsız Bölge”de ağırladı bizi. Program sırasında Hakan’ın bir sorusu üzerine okçuluk müsabakalarını yerinde çıplak gözle izlemenin zor olduğunu söyledim. Sırası gelince anlatırım, Atlanta 96’dan yaşadığım çok kötü bir deney var, ondan... Sabah TMOK Başkanı Uğur Erdener aradı, sitemlerini iletti. Londra 2012’de okçulukta biletli seyirci oranının yüzde 92 olduğunu anımsattı. ABD’de kablolu TV’de basketboldan sonra okçuluğun ikinci sırayı aldığını açıkladı. Sözün kısası, attığım ok, bumerang gibi dönüp beni vurdu. Her türlü yanlış anlaşılmayı önlemek üzere, düzeltiyorum!

Gözler bütçede!
Pazartesi gecesi bir federasyon başkanıyla söyleşirken, dikkatimi çekti. Yüzü gülmüyordu, aklı başka yerlerdeydi. Dayanamadım, sordum: “Bu halin ne patron? Hastan mı var, bir derdin mi var, gemilerin mi battı Karadeniz’de”
Anlattı ki, sadece kendisinin değil, tüm federasyon başkanlarının derdi bütçedir. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçesi yüzde 18 arttığı halde, bakanlık federasyon bütçelerini aylardan beri açıklamamaktadır. Ama hayat devam etmektedir. Nasıl devam etmektedir, onu da Bakanı Suat Kılıç’a sormak gerekmektedir.