Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), yazarları ikiye ayırırdı: Afrodisiaklar ve Dionisiaklar...
Afrodisiaklar, Afrodit’in güzellikleri üzerine duygusal şiirler, masallar, öyküler döktürürlerdi... Dionisiaklar, hayata daha derinden ve gerçekçi gözlerle bakarlardı... “Hani bağbozumu (Dionisos) şenliklerinde şarabın ölçüsünü kaçırarak dili çözülenler vardır ya, akıllarına geleni, gördüklerini aynen söylerler... İşte oradan geliyor bu Dionisiaklar” derdi...
Anlattığına göre Afrodisiaklar örneğin, güzel bir kadına övgüler yağdırırken, Dionisiaklar aynı kadın için “Güzel ama, bundan anne olmaz!” diyebiliyorlardı...

Her neyse...
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki Manisaspor maçında TFF yepyeni bir kural uyguladı... Artık seyircisiz maç cezası ortadan kaldırılıyor ve kadınlarla 12 yaşından küçük çocuklar ücretsiz olarak stada davet ediliyordu.
46 bine yakın kadın taraftar, gerçekten futbol tribünlerine eşine hiç rastlamadığımız bir güzellik, incelik, hoşluk getirdiler... Sağolsunlar, ellerine, ayaklarına, seslerine sağlık!
Ne var ki tribünleri bir ceza maçında sadece kadın ve çocuklara açmak, doğrudan doğruya erkekleri tümüyle bir tür “suçlu cins”e dönüştürürken, kadınları da himayeye muhtaç ikinci sınıf bir kitle olarak algılayabilecek sakat anlayışlara neden olabilirdi. Türk sporunda öteden beri temel sorunlardan birini medyanın yanlışları üzerine bina edenler, gördüler ki bu konu medyada spor adamlarından daha sağlıklı biçimde tartışılabildi. Örneğin, Radikal iki’de (25 Eylül Pazar) Fatma Onat, “Her şey bir yana, tribündeki erkek arkadaşlar, ağabeyler olmadığı vakit insanın tribünden, sahadaki futboldan alacağı keyif de pek eksik kalacak. Bırakın tribünümüzde hep beraber takılalım” diyordu.

Şimdi gelelim futboldaki kadın gerçeklerine...
Tribünleri kadınlara açan, kadın zarafetini, güzelliğini, temizliğini ve inceliğini futbola taşımak isteyen federasyonumuz, yönetim kurulunda kadın üyeye tek sandalye verebilmiş değil!
2011-12 sezonu kadın ligleri için yönetmelik hazırlandı ama, TFF kulüplerden katılım için yazı bekleme aşamasında.
Trabzonspor, kadın futbol etkinliklerine son verdi.
Üç büyükler, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray salon sporlarında kadınlara yer verirken, en iddialı oldukları futbolda hala kadın takımlarını kuramadılar.
UEFA, kadın futbolunun gelişimi için ciddi çabalar gösteriyor. Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve Avrupa Futbol Şampiyonası gelirlerinden önemli paylar ayırarak ulusal federasyonlara aktarıyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu kaynağın ne kadarını kadına ayırdığını bilmiyoruz.
Acaba kadınlarla 16 yaşından küçük çocuklara ücretsiz bilet uygulamasına mı ayrılıyor bu kaynaklar?
Eğer öyle ise TFF inanılmaz bir yanlışın içinde demektir. Umarım, öyle değildir.
Karen Espelund, Orhan Pamuk hayranı Norveçli bir spor yöneticisi. Norveç Futbol Federasyonu’nun genel sekreteri olarak yıllarca çalıştı. UEFA, kadın futbolunu geliştirme programlarının sorumluluğunu Espelund’a verirken İcra Kurulu’nda kendisine “coop member” statüsü tanıdı. Yönetim kurulunda oy hakkı olmaksızın tartışmalara ve kararlara katılabiliyor artık. Espelund örneğinden bakarak, Başkan Aydınlar’a aynı biçimde bir kadın üyeyi federasyon yönetimine katmasını önersem, nasıl karşılar, bilemiyorum.
Kadını bir hoşluk, barış ve sevgi ortamı oluşturmak için tribüne çağırmak, pozitif ayrımcılıkla onlara kaynak ayırmak güzel de...
Sahaya ne zaman inecek kadın? Asıl sorun bu... Asıl soru bu!
Geçenlerde İspanya ile karşılaştı kadın milli takımımız... Skor tabelası, kadına ilgisizliğimizin, ikiyüzlülüğümüzün göstergesiydi: İspanya 10 - Türkiye 1...
Şimdiii.. Futbolun gerçeklerine biraz da Dionisiak bakalım. Bırakın, Afrodit futbol oynasın!

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın duruşu, Fenerbahçe’nin dayanışması
Futbolumuz şike ve teşvik iddialarıyla yargının kapısında beklerken, iki önemli olaya tanık olduk.
Beşiktaş taraftarlarının “Aklanın, öyle gelin!” felsefesiyle sağlam duruşu...
Fenerbahçelilerin inanılmaz örneklerle sergilediği muhteşem dayanışma.
Beşiktaşlılar, sembolik olarak Kupa’yı iade kararı alırken, Süper Kupa maçını da gündemden düşürdüler... Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve Ahmet Ateş’i hukuka saygılı bir tavırla desteklediler.
Başkan Yıldırım Demirören’in Kulüpler Birliği Başkanı olarak iyi niyetli ve barışçı çözüm arayışları da takdire değer.
Fenerbahçe’ye bakarsak...
Nihat Özdemir’in yargısız infaz suçlamasıyla medyaya yaptığı yargısız infaz elbette hoş değildi. Zaman zaman öfkeye kapılıp ölçüyü kaçıran protestolardan sonra taraftarlar sakinleşti, futbolcu kadrosundaki değişimleri olgunlukla karşıladı. Kulübüne her defasında, her koşulda tam destek verdi. Yöneticiler de gürültülü tepki gösterileri yerine daha akil, daha sakin tutumlara yöneldiler. Seçimsiz olağanüstü kongrede duygularını paylaştılar, Aydınlar’ın ihracı gibi öneriler de genel kurul vicdanında reddedildi.
Zor günlerde unutulmayacak güzellikler bunlar... Gelecekte daha zor günlere umut taşıyan tablolar.

Haberin Devamı

Platini gelmiyor!

Haberi okuyunca ürperdim... Fenerbahçe Spor Kulübü, UEFA Başkanı Platini hakkında bir dosya oluşturarak suç duyurusunda bulunmaya, dava açmaya hazırlanıyordu.
Şampiyonlar Ligi’ne Fenerbahçe’nin almaması kararından sonra UEFA Başkanı’nın verdiği demeçler, tepki yaratmıştı.
Öte yandan Platini’nin 7 Ekim’de oynanacak Türkiye - Almanya milli maçına geleceği, 118 kez milli formayı giyen Rüştü Reçber’e plaket vereceği de günlerdir yazılıp çiziliyordu. O maçta tribünler Başkan’ı protesto edebilir, ölçülü ya da ölçüsüz tavırlarla nahoş bir durum yaşanabilirdi.
Araştırdım ve öğrendim ki Platini’nin programında baştan beri İstanbul’da milli maç ziyareti yok! Haber bir TV kanalında alt yazı olarak geçmiş. Oradan tüm kanallar ve gazetelere yansımış...
Yaşasın!.. Krizi, doğmadan atlattık!