Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Necmi Tanyolaç’ın ölümü, Doğan (Koloğlu) Abi’nin acısının üstüne daha da ağır geldi.
Yetimlik, öksüzlük, çaresizlik, yalnızlık... Artık ne derseniz deyin! Perişan haldeyim.
O bizim “Kral”ımızdı. 1968’de İslam Çupi ile birlikte Tercüman Spor Servisi’ni yeniden kurmuş, Aydın Bakanoğlu, Orhan Ayhan, Ali Gümüş, Necati Bilgiç gibi ustalarla biz o günün gençlerini harmanlayarak bir devrim yapmıştı. Maç skoruna dayalı yendi - yenildi’lerin yerine esprili, derin mesajlı, kolay anlaşılır dinamit gibi başlıklar ve unutulmaz, renkli hareketli sayfalarla spor basınına kalite kazandırmıştı.
Onurlu bir ustaydı. Vizyonunu yakalayamazdınız. 100 binlik stat hayallerini manşetlere taşır, olimpiyat ve dünya kupalarında en erişilmez yıldızlarla şampiyon röportajlara imza atar, gereğinde iyi bir haber için manşetteki kendi yazısını çöpe atardı.
Kral’ın başındaki taç “haber”di.
İnternetsiz, Google’sız iletişim dünyasının aydınlık kapılarını açan bir öğretmendi.
Sporda kuralların, geleneklerin ve ilkelerin popülizm uğruna harcanmasına itiraz eden sağlam bir felsefesi vardı. Günün birinde sırf reklam olsun, rüzgar estirelim - fırtına biçelim diyenler, futbolu bırakmış Metin Oktay’a yeniden kramponlu pabuç giydirmek için cin kampanyalara giriştiler. Oktay’ı da neredeyse ikna ediyorlardı.
Usta, 8 sütun manşetten gürledi:
“-Hayır, bir kral palyaço olamaz!”
Bitti... Abes proje çöpe gitti!
Veliahtı İslam Çupi’ydi.
Birlikte unutulmaz işlere, yeniliklere imza attılar. Spor basınının onurunu hep başlarının üzerinde tuttular. Naçizane, 30 yıldır aralıksız yazdığım “Tribün” yazılarına da ruhsat veren O’dur. Ortancam Nilüfer’e eşinin adını veren isim babası olduğu gibi...
Çok şeyler verdi bize Necmi Abi..
O minnet borcu sevgi, saygı, sadakat ya da gözyaşıyla ödenir mi, bilmem. Yetim ve borçlu kalmak galiba böyle bir şey.
Hey ustam hey!