Darılmak, gücenmek yok... Artık derbilerden keyif almıyorum... Heyecanların gerginliklere dönüştüğü bu maçlar futboldan soğutuyor insanı... Daha maç başlamadan önce ısınma sırasında alevleniyor ortalık... İki takımın oyuncuları birbirine giriyor. O itiş kakış arasında hakemler de gerilimden nasiplerini (!) alıyorlar. Yardımcı Tarık Ongun’un kafası yarılıyor, tribünden atılan yabancı (!) madde ile. Bünyamin Gezer ve arkadaşlarının bu olay nedeniyle maçı 10 dakika kadar geciktirererek başlatmaları, tribünlere de içerdekilere de bir mesaj aslında. Ama mesajı alanlar, koro halinde yuhalayarak anladıklarını (!) ifade ediyorlar...
Futbola pek de yakışmayan, sporla bağdaşmayan görüntüler bunlar.
Saha içinde de Bünyamin Gezer’in üstün disiplin anlayışına rağmen antisportif davranışlar görüyoruz. Colin Kazım mesela... Sür’ati, çabukluğu, takımı adına katkıda bulunma ve yıpratıcı oyun performansına eyvallah da... O itip kakmalar, kasıtlı fauller, hakemi aldatacak düşmeler kalkmalar neyin nesi ? Anlaşılmıyor.
Bir de Keita’nın doğrudan kırmızı kartı var... Roberto Carlos’a yumruk attığı için Gezer’in kararı doğru...
Ama şunu da sormalı: Hocam, yumruğu yiyene kadar Carlos’un Keita’ya sarılması, tutması faul değil mi? O sırada düdük çalman gerekmez miydi? Susan düdük, Keita’nın tepkisini bekliyor... Yumruktan sonra Keita’ya kırmızı kart... Carlos’a da sarı kart ve faul atışı Galatasaray’ın...
Eh, pes yani... Greko’ya evet, boksa hayır!
Artık sana da inanamıyorum Bünyamin hocam, kusura bakma!
* * *
Oyuna bakacak olursak...
Kontrollu oyunu, beklenmedik cesaretiyle Güiza ve Semih’i kulübede tutarak, Alex ve Kazım’la yüklenmeyi yeterli görerek Daum kazandı.
Rijkaard’ın bu maça Elano’yla başlaması yanlış, Baros’u daha baştan kaybetmesi talihsizlikti.
Ayrıntıları bir yana bırakalım ve topluca bakalım iki takıma:
Galatasaray’da oyuncuların tümü (Kaleci Leo Franko, Servet, Ayhan, M.Sarp, Nonda, Elano, Sabri ve Kaptan Arda) bireysel performanslarının altında, etkisiz, verimsiz ve bilinçsiz oynadılar. Böylece bilinen savunma zaaflarının yanına takımca uyuşuklukları, suskunlukları da eklendi.
Fenerbahçe’de tüm futbolcular takım disiplinine sadıktılar. Yardımlaşma ile, dayanışma ile oynadılar. Kazım’la yıpratıp Alex’le vurdular. Her biri bireysel performanslarının üst sınırlarında dolaştı.
Galibiyeti hak ettiler.
...Ve Rijkaard’la oyuncularının bol skorlu büyüsü de bitti.
Şimdi biraz daha gerçekçi davranıp takım savunmasını (forvetler dahil) yeniden öğrenmeleri gerekir.
Derbinin rövanşına kadar.