Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Londra’ya olimpiyat tarihimizin en kalabalık kadrosu, en özlenen formatıyla (iki takım ve 66 kadın sporcu ) gelmek, biraz aklımızı uçurmuş...

Buraya hiç dersimize çalışmadan, sadece “katılmak için” gelmişiz sanki! Halterde sıfır çekmek acı... Voleybolda dünya markası takımla mucize aramak ıstırap veriyor. Basketbolcu kızlarımızın başarısıyla biraz teselli buluyoruz ama, canımızı sıkan gerçekler var... Hüseyin Atıcı, gülleyi kendi en iyi derecesine (20.42) biraz yakın atsa finale çıkması işten bile değil... Eşref Apak’a akıl erdirmek çok zor... Üç atıştan ikisinde faul yapıp üçüncüde de kendi çizgisinden 8 metre geriye (73) çekiç atmak “geçiyordum, uğradım” demenin ötesinde nedir? Nagihan Karadere de 400’de takoza ayak koyarken diskalifiye edildi. Çocuklar aklınız nerde? Bu kadar çabuk elenmeniz beni utandırıyor, bilesiniz.

Bir gözlemimi sizlerle paylaşayım... Sporcularımız arasında yeterince dayanışma, uyum ve paylaşma yok. Niye? Kimbilir, belki de eşlerin, ailelerin, hatta çocukların Londra’ya gelip sporcularımızı yalnız bırakmama gayretleri, takımların ve sporcuların havasını dağıttı. Olamaz mı yani? Olabilir. Bence öyle! Londra 2012 Türkiye Olimpiyat Kafilesi rehberi, nihayet elime geçti. Görmesem daha iyi olurdu... Bu kadar içe dönük, bu kadar renksiz ve heyecansız olabilir ancak... Ayrıntılara girmeyeyim. Sadece Almanya’nın kitabına baksınlar, aradaki farkı görsünler.

Hadi yine madalya törenine dönelim... Somali’den göç eden bir ailenin hala İngilizce öğrenemeyen çocuğu Mohammed Farah, 10 bin metrede altın madalyayı kazandı. Ramazanda oruç ibadetini kazaya bırakan Mohammed’e İngilizler kısaca “Mo” diyorlar... Ama şampiyonlarına saygı duyuyorlar. İşte olimpiyat bu... Neyse gönlümüze su serpen İlham Tanui Özbilen oldu. 1500’de final koşacak Salı günü... Çocuk, 2. seride 3.35’le 6. olurken, 1. seri 3.42’den başlayan hımbıllarla doluydu...Bu çocuk madalya alırsa, şaşmayalım... alkışlayalım! ...Ve tarihin en hızlı adamlarının bir araya geldiği muhteşem 100 metre finaline bakalım...

Maurice Green’in de benim de tahminlerimiz yattı. Yohan Blake’in kazanacağını umuyordum, yine Bolt egemenliğini ilan etti... Üstelik kendine ait 9.69’luk olimpiyat rekorunu 9.63’le yenileyerek. Dahası, yarışta 7 finalistin de 10 saniyenin altında koşması unutulmaz bir andı... Teşekkürler Bolt, Blake,Gatlin! Siz de uçtunuz, biz de!