Senegalli Demba Ba, Paraguaylı Oscar Cardozo’ya karşı.
İşte futbolun güzelliği. Biri Fransa’da doğmuş Afrikalı. Öteki Paraguay’da top koşturmaya başlamış, sonra Arjantin’e geçmiş. Kaçınılmaz biçimde yolu Avrupa’ya düşmüş. Benfica’da gol krallıkları yaşamış.
İki santrfor, bu hafta Konya’da Beşiktaş-Trabzonspor karşılaşmasında kozlarını paylaşacaklar.
Demba Ba, Beşiktaş’ta şimdiden gol makinesi unvanını hak etmiş sayılır. 17 resmi maçta 15 golü var. Almeida’nın düşük katkısı ile karşılaştırıldığında gerçekten heyecan yaratan bir performans.
Cardozo ise 16 maçta 9 golle Trabzonsporluların alkışını aldı.
İki golcü de Pazartesi akşamını festivale dönüştürdü. Beşiktaş’a, Karabük’te galibiyeti getiren iki golü atan Demba Ba, sarı kart ceza sınırında olduğu için Bilic tarafından 73’te kenara alındı. İki golün asistini yapan Sosa ile Demba Ba’nın çıkışından sonra Beşiktaş gerçekten bunalıma girip bir de gol yedi. Bilic’in bu nedenle eleştirilmesini doğal karşılıyorum. Ne var ki Hırvat Hoca, Senegalli’yi kenara almakla belki de Trabzonspor karşılaşmasında golcüsünün oynama garantisini korumuş oldu. Cardozo ise muhteşem gollerle üçleme yaparak klasını bir kez daha kanıtladı.
Şimdi haftanın sorusu şu: Gol düellosunu hangisi kazanacak?
Elbette futbol bir takım oyunu. İki golcünün de gol atmadığı, bol skorlu bir maç da izleyebiliriz. Golsüz bir beraberliğin tanığı da olabiliriz. Biz formda olan iki golcünün maça katacağı coşkunun, heyecanın, takım arkadaşlarının da katkısıyla verecekleri keyfin peşindeyiz.
Hocaların Hocası unvanını hakkıyla elde etmiş Metin Türel’le konuştum dün...
Metin Hoca, iki golcünün de kalitesini kabul ediyor. Attıkları gollerle verimli olduklarını da ifade ediyor. Ancak şu sözlerine dikkat etmeli: “Demba Ba tek santrforu rahatlıkla oynayabilir. Ama bunun ötesinde Demba Ba asist yapma becerisi ve sezgisi olan bir golcü. Bu anlamda egosunu aşıp takım için, arkadaşları için katkı sağlayacak bir olgunluğa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Cardozo’nun golcü özelliği çok iyi. Hava toplarında da becerili. Sol ayağı çok etkili. Buna karşılık onun asist yanı pek gelişmiş sayılmaz. Cardozo oynarken, yanında ona eşlik edecek birileri de olmalı. Aksi halde tek santrfor olarak zorlanabilir. Trabzonspor’da ona yardım edecek en iyi oyuncu da Özer olabilir.”
Metin Hoca’ya sordum: “Peki Beşiktaş’la Trabzonspor santrforlarını değiştirseler kim kazanır?”
Hoca güldü: “Maçı kimin kazanacağını bilmem ama, Trabzonspor kazançlı çıkar!”
* vs: Demba Ba, Cardozo’ya karşı.
Futbol sanatı ve Araftaki Kramponlar
İki güzel kitabı keyifle okuyorum. TRT’de Yorgun Savaşçı dahil, birçok değerli yapım ve programa imza atan, Son Kale Fenerbahçe kitabını da yazarak 3 Temmuz sürecini kendi penceresinden tarihe aktaran sevgili dostum Ömer Serim, “Futbol Sanatı” ile okuyucuya derin bir pas atıyor. Futbolun sekizinci sanat dalı sayılıp sayılmayacağını soruyor. Serim’e göre edebiyat, resim, heykel, mimari, müzik, tiyatro ve sinema ile birlikte futbol da güzel sanatlar arasında sayılabilmeli. Kitapta antik çağlara dayalı sanatsal tanımlamalar da var, Eric Cantona gibi filozof futbolcuların sanatçı duyarlılığı ile verdiği mesajlar da. Pele’den Puskaş’a kadar bizimkiler dahil bir yığın futbol ölümsüzü de kitaba zenginlik katıyor. Oradakilerin hepsi de sanatçı, kabul ediyorum. Ama futbolu topçuluk olarak yaşayıp işini yapan oyunculara da sanatçı denilebilir mi ? Sanmıyorum. Eline sağlık Ömer!
Araftaki Kramponlar, biraz daha bizden öykülere sayfa açmış bir kitap. Spor gazetecisi dostum Behram Kılıç, 80’li 90’lı yılların futbol kahramanlarını, Metin Tekin, Oğuz Çetin, Feyyaz Uçar, Hami Mandıralı’ları yazmış. Transferleri hep bonservise takılan, sözleşme sonunda çoğu serbest kalamayan, endüstriyel futbolu kariyerlerinin sonunda ancak tanıyan oyuncular. O geçiş döneminde belki de harcandılar, bilemiyoruz. Bugünkülere bakınca içimiz sızlıyor. Behram’ın kılıç darbesi tam da zamanında sorgulamayı başlatıyor. Bravo!
Umut, çare demektir!
İki sevgili hocamız, Ertuğrul Sağlam ile Tolunay Kafkas, hafta sonunda oynanan maçlardan sonra futboldaki adaletsizliği, yanlışları vurgulamak adına umutlarının koptuğunu, tükendiğini söylediler.
Ortamın karamsarlık duygusu yaşattığı kesin. Hiçbirimiz futboldan mutlu değiliz, kabul! Ama hepimizin de en azından yanlış olanı değiştirme arzumuz var. Bu konuda enerjimiz yetersiz olabilir, çözüm için henüz anlaşamamış olabiliriz. Ama bunlar umutsuzluğa neden olamaz. O kadar umutsuz olmayın sevgili hocalarım, en azından sizler varsınız! Ve de iyi ki varsınız!