Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor - Beşiktaş maçı, her şeyden önce iki teknik direktörün taktik savaşı olarak sergilendi. Skor tabelası ile teknik direktör savaşlarının galibi uyumlu...
Evet, Broos’a karşı Denizli kazandı...
Maça başlarken sergilediği beşli defans ağırlıklı oyunla dayandı, direndi, ayakta durdu.
Broos’un Gökhan - Umut santrfor ikizleriyle yaptığı baskıyı çoklu defans, alan daraltma ve hızlı oyunda vuracak zaman bırakmama düşüncesiyle çalışmaz hale getirdi.
Dahası, transfer gözdesi Tabata’yı ilk yarının sonunda değiştirip Yusuf’u oyuna alarak ilk darbenin de hazırlığını yaptı.
İlk yarı boyunca Trabzonspor’un baskısına karşı savunmada direnirken oyuna ortak olup hücumda da görünüyordu Beşiktaş... Ne var ki orada top tutamıyordu. Özellikle Tabata’dan beklediklerini bulamıyordu Mustafa Hoca. Tabata - Yusuf değişikliği ile topu ileride tutma avantajını yakaladı.
Elbette bu taktik savaşının oyuncularını da değerlendirmek gerekiyor.
Örneğin kaleci Hakan Arıkan...
Hafta içinde Wolfsburg karşısında hatalı goller yiyen ve Avrupa Kupaları’ndaki istatistikleri bir sabıka kaydı gibi yansıtılan Hakan, dün gecenin tartışmasız kahramanıydı. Yaptığı inanılmaz kurtarışlarla en az iki golü önledi. Sıfır hatayla başladı, sıfır hatayla bitirdi.
Sivok, Ferrari, Toraman, Köybaşı, Ekrem, Fink...
Ama ille de Ernst...
Alman futbolcu, yüksek standartta bireysel katkı ile oynadı maçı. Oyunun merkezini geriden ortaya, ortadan ileri taşıdı. Trabzonspor baskısına karşı hem savunmayı dengeledi, hem de ofansın arkasında belki de Tabata’dan, Yusuf’tan beklenen organizatör rollerini oynadı. Hele ki attığı gol, hem akıl, hem teknik, hem de karar anı için çok iyi bir örnekti.
Beşiktaş, maçın son onbeş dakikasında skoru korumak için müthiş bir savaş verdi. Zaman zaman Alanzinho’nun düzenlediği ataklarla adeta bunaldılar. Ama bu baskıdan kurtuldukları üç kontratak pozisyonundan sonuncusunda Bobo ile golü bulup uzatmada günü noktaladılar.

Haberin Devamı

İlker Ateş’e saygı
Bu maç kritiğini sevgili meslektaşım ve arkadaşım İlker Ateş’e adıyorum... Sonuçla ilgili değil. O gerçek bir spor gazetecisiydi. Ortam giderek karmaşık bir çatışmaya, savaşa dönüşürken giderek daha mesafeli, soğukkanlı ve mesafeli bir tavır aldı. Dürüst, onurlu saygılı bir adam olarak işini namusuyla yaptı. Maalesef onu kaybettik. Günlerdir verdiği yaşam savaşını kaybetti.
Ama gazeteciliğini hiçbir yanlışa yedirmeden... Yenilmeden!
Işıklar içinde uyu kardeşim.