Brezilyalıların derbisiydi. Alex attı, Bobo (penaltıyı) kaçırdı! Teknik direktörlerin derbisiydi.
Daum kazandı... Mustafa Denizli kaybetti.
Kırmızı kartların derbisiydi.
Önce Ernst... Sonra Vederson ve Toraman...
Fenerbahçe “Devam” dedi. Beşiktaş bitti.
Maçın skoru, tek golle belirlendi. Ama hakça söyleyelim. O tek farkı yaratan adam, Alex, sahadakilerin hepsinden farklıydı. Sakindi, güvenliydi. Ne zaman ne yapacağını arkadaşları da biliyordu, o da biliyordu.
Daha 2. dakika dolarken (1 dk.10 saniye) öncülüğünü de önceliğini de gösterdi. Beşiktaş’ın özellikle Saracoğlu’nda yarattığı baskı ve tedirginliği sıfırladı. O erken gol, maçın havasını da dengesini de bozdu.
Beşiktaş, denkliği sağlamak için çok çalıştı. Çok koştu, çok savaştı. Ne var ki birbirleriyle sezon başından beri saha içinde iletişim kuramayan, savunma karakterine ofansif derinlikler ve yaratıcılıklar katamayan Beşiktaş topla Bobo’yu buluşturmakta sıkıntılar yaşadı. Kanatlarını ilk yarıda hiç kullanamadı.
Fenerbahçe’de herkes ne yapacağını biliyordu. Emre ve Selçuk oyunu tuttular. Alex topla her buluşmasında Gökhan Gönül, Güiza, Önder (Vederson), Santos ve Topuz’dan her iki kanatta en az ikisini gördü, Güiza’yı besledi. Kendi klasiğini ve oyun şablonunu hiç değiştirmeden, rahat ve güvenli bir oyun ortaya koydu.
Mustafa Denizli açısından bakacak olursak.
İbrahim Toraman’ı savunmanın önünde Alex’in takipçisi olarak görevlendirmesi, daha ikinci dakikada golle sonuçlanan bir hayal kırıklığıydı.
Hoca ilk yarının sonuna kadar değiştirmedi taktiği...
İkinci yarıda Toraman’ı sağbeke, İnceman’ı orta alana alarak bir ölçüde onarım yaptı. Ne var ki bu defa da Tello oyundan düşmüştü. İsmail Köybaşı’nı Bobo’ya yaklaştırarak, sonra yeniden sol kanada alarak yaptığı denemeler de rüzgârdan başka bir şey yaratmadı. Kanatları çalışmayan, hücum organizasyonunda sürekli top kaybeden takımında Serdar Özkan (Dk.82) ve Holosko (Dk.85) hamlelerini çok geç yaptı.
Derbiye 1 hafta öncesinden bakacak olursak...
Yenilgiyi yaratacak her türlü negatif dalga Beşiktaş’tan kaynaklandı. Başkan’dan başkana sms’ten sitem (!) iletişimi... Bilim adamı basın sözcüsünün hakemlere karşı (Göçek’in de adını vererek) alerji ve güvensizlik beyanı... Denizli’nin sükunet ve centilmenlik mesajlarına rağmen yönetimin ille de TFF ile çatışma sürecini devam ettirmesi...
Evet, derbiyi taşıyamadı Beşiktaş.
Şampiyonlar Ligi’ne katılma şansını da düşürdü.
Ders alan varsa, geçmiş olsun!
Hüseyin Göçek’in kararlarına, takdirlerine ve tercihlerine saygı duyalım... Dün galiba otoritesini ve cesaretini gösterme ihtiyacı duydu, garipti!