Öncelikle Mehmet Özdilek’i kutlamak gerekiyor. Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın savunma sıkıntısını çok iyi, çok çabuk değerlendirdi ve Ermin Zec’le golü buldu. Sonrasında da geriye yaslanmadan hem kontrollü, hem de baskılı bir oyunla Beşiktaş’ın çarklarına sürekli çomak soktu.
O nedenle bu maçı bir ders gibi unutmadan aynaya bakmalı Beşiktaşlı futbolcular. En başta da Slaven Bilic, hocaları!
Elazığspor önünde geçen hafta coşkuyla, enerjiyle, büyük bir istekle oynayan kadro, Ankara’da sanki kimliğini kaybetmiş gibiydi. En başta Gökhan Töre, buluştuğu topların hemen hepsini kaybederek Gençlerbirliği’ne beklenmedik kontra fırsatları sundu. Holosko, Veli, Necip, takımın lideri Olcay, bol bol pas yaparak rakip takımın savunmada yerleşmesine, alan daraltmasına yardımcı (!) oldular. Gençlerbirliği Ermin Zec’in Escude’nin kontrolünden nefis bir dönüşle sıyrılıp attığı golle tam da yazdığı senaryoyu gerçekleştirdi. Sonrasında Stancu’nun boş kale ağzından kaçırdığı mutlak bir gol var ki, atabilseydi hezimetin kapısı açılırdı Beşiktaş için.
Kararsız, etkisiz, niyetsiz bir oyuncular topluluğu olarak maça başladılar ve hiç değişmeden öyle bitirdiler.
Şimdi herkesin aklındaki sorunun yanıtını verelim: Hayır, Fernandes’i aramadı Beşiktaş. Onun son haftalardaki haline ihtiyacı yoktu. O küskünlük ve kopuklukla dün sahada olsa da hiç bir şey değişmezdi. Beşiktaş’ta temel sorun orta alanın merkezinde görev alan Necip ve Veli’nin savunmaya da hücuma da Fransız kalması! Ne pres yapıp top kazanıyorlar, ne savunmaya yardım ediyorlar, ne oyun kuruyorlar ne de şut atıyorlar. Bu kadar durgun oyunun, takımı böylesine eksilten anlayışın Süper Lig’de işi olmaz! Kusura bakmasınlar, Beşiktaş’ın aradığı adam Fernandes değil, Atiba’ydı dün akşam.
Slaven Bilic, Almeida’nın yalnızlığına çare olarak Mustafa’yı sürdü oyuna. Yetmedi, Ömer Şişmanoğlu’yla bir hamle daha yaptı. Çabaladıkça battı. Mustafa’dan bu sezon hiç bir şey beklemiyorum. Çok zor zamanlar geçirdi. Yine de Slaven Bilic’in zaman zaman futbolu unutan, şut atmaya cesareti olmayan bu adamlara bir şeyleri hatırlatması gerek.
İkinciliğe Şampiyonlar Ligi için direkt bilet verilen bir ligde bu kadar patinaj yapmak, böylesine durmak, yerinde saymak, hedefsiz kalmak çok hazin!
Önder Özen’le Slaven Bilic’in özeleştiri yapmasının zamanıdır.