Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ertuğrul Erdoğan, sessiz, sakin bir basketbol gönüllüsüydü... Ankara takımlarında basketbol oynadı. Sonra antrenörlüğe yöneldi.. Merakla, emekle, araştırarak, çalışarak, iddiasız ama bir tür adanmışlık duygusuyla kendini geliştirmek için fırsatlar kovaladı. Bu fırsatları akıllıca kullandı. 1998-99’da ABD’de Iowa State Üniversitesi’nde “assistant coach” olarak çalıştı. Ankara’da Türk Telekom’da görev aldı... Alt yapı milli takımlarında sorumluluk üstlendi.
Ertuğrul Erdoğan 2000’de Fenerbahçe Ülker’e geldi.
Nihat İziç, Murat Özgül, Aydın Örs ve Bogdan Tanjeviç gibi başantrenörlerin yanında aynı adanmışlık duygusuyla çalıştı.
Hakçası, hiçbir hoca da Ertuğrul Erdoğan’ı gönderip yanına ille de kendi adamını getirme gibi inatçı bir tutum, kapris ya da tercih yoluna sapmadı.
Daha da ilginç olanı, görevini başarıyla yapan bu adam, başantrenörler ayrıldığı zaman hiç akla gelmedi. Ne Başkan Aziz Yıldırım ne de basketbol şubesinden sorumlu yöneticiler, onu birinci adam pozisyonuna getirdiler.
Ta ki Bogdan Tanjeviç’in sağlık sorunları görevini engelleyinceye kadar.
Karadağlı Hoca, ameliyat ve yoğun tedavi aşamasına geldiğinde play ofların başlamasına beş hafta vardı. O günlerde takıma yeni bir başantrenör getirmek o kadar kolay değildi.
Günün koşulları Ertuğrul Erdoğan’ı birinci adam pozisyonuna taşıdı.

Haberin Devamı
Devler, evlatlarını yer
Öykünün sonrası biliyorsunuz...
Tanjeviç’in oyun anlayışını biliyordu Erdoğan. Fenerbahçe Ülker’e oynatmak istediği basketbolu da biliyordu... Oyuncuları iyi tanıyordu. Onlarla tam bir uyum içinde çalıştı. Bazen eğlenerek, bazen de öldüresi bir tempoyla çalışıyorlardı...
Herkes işinden keyif alıyordu. Takım içi dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediler. Ertuğrul Hoca’yı çok sevdiler.
Futbolda Bursaspor’la şampiyonluk yaşayan Ertuğrul Sağlam’dan sonra basketbolda da muhteşem bir final serisiyle bir başka Ertuğrul (Erdoğan) onur maratonunu birincilikle bitirdi...
Aziz Yıldırım’dan Tanjeviç’e, Semih’den Mirsad’a tüm yöneticiler ve sporcular doya doya şampiyonluk sevincini kutladılar... Fenerbahçe taraftarı , futbolda acıyla yaşadığı son maçtaki hayalkırıklığını potada coşkuyla unuttu.
* * *
Galatasaray Cafe Crown’da geçen yıl yaşanan skandalı hatırlıyorsunuz...
Cemal Nalga Tufan Ersöz olayı sporcular için cezayla kapandı. İlgili yöneticiler istifa etti. Coach Okan Çevik gönderildi. Takım hükmen yenilgiler ve eksi 5 puanla düşme hattına itildi. Altıncı haftada yaşanan bu olaydan sonra yöneticiler, “Sen bizdensin, sana ihtiyacımız var!” diyerek Cem Akdağ’ı göreve çağırdılar. Cem Hoca ve oyuncuları, inanılmaz bir direniş göstererek lige tutunmayı başardı... Efes Pilsen’i, Beşiktaş’ı, Fenerbahçe’yi de yenerek ligi dokuzuncu sırada bitirdiler. Play-off’un eşiğinde kaldılar.
Heyecan verici unutulmaz maçların hocası, üstelik bayan basketbol takımına da Avrupa şampiyonluğunu kazandıran Cem Akdağ, tebrik, teşekkür ve hiç pazarlık etmediği maaşına zam beklerken...
Galatasaray, Oktay Mahmudi ile anlaşma imzaladı. Cem Hoca’ya hiçbir şey önerilmedi.
Potadaki bu iki öyküyü ibretle izledim... Cem Akdağ için çok üzgünüm...
Ertuğrul Erdoğan için de kaygılıyım... Ola ki O’nu da unutup başka bir hoca ile anlaşma yapıverirler.
Malum ya... Devler evlatlarını yer!

Mahmut Uslu neden gitti?
Fenerbahçe Ülker’de sezon başında oluşturulan kadro, sporcu ücretlerinde bazı dengesizlikler yarattı. Yeni ve pahalı oyuncuların gelişinden sonra, kulübe uzun süreli sözleşmeyle bağlı bulunan bazı sporcular, ücret sıkıntısı çekmeye başladılar. Ömer Aşık, Asbaşkan Mahmut Uslu ile görüşüp ücretinde “iyileştirme” istedi. Mahmut Uslu da uygun buldu. Sporcusuyla oturup konuştuktan sonra ücretinin iyileştirileceğine dair bir belge imzalayıp verdi.
Birkaç gün sonra Başkan Aziz Yıldırım’la karşılaştılar. Ömer Aşık, başkanın hatır sormasından cesaretlenerek “ücret iyileştirmesini” gündeme getirdi. Söz verildiği halde bankaya yatan maaşının eski rakamda kaldığını söyledi...
Duydum ki Yıldırım sormuş Ömer’e “Kim söz verdi kardeşim sana?” Mahmut Uslu yanıtını alınca da kızarak “Git o zaman maaşını Mahmut’tan (Uslu) iste!” demiş.
Kulüp muhasebesi de her belgenin ancak çift imzayla geçerli olabileceğini söyleyince Ömer Aşık yargıya başvurmuş.
O günden beri takımda oynamamış... Takım şampiyon ama Ömer Aşık cezalı(!)...
Sahi, Mahmut Uslu neden istifa etti ? Neden basketbolda şampiyonluk fotoğraflarının hiçbirinde yer almadı ?
Sizce neden acaba ?

Haberin Devamı

Favorim İspanya
Ondokuzuncu Dünya Kupası Cuma günü başlıyor.
Bu Kupa’ya da katılamamanın acısını paylaşıyorum dostlarımla... Kimler var, biz yokuz!
Güney Afrika’daki turnuvayı merakla bekliyorum. Bin tane problem iç-içe... Güney Afrikalılar, hükümetin beş milyar dolarlık stad yapımı ve futbol yatırımları yüzünden sosyal fonları kısıtladığını, sağlık harcamalarından kaçındığını ileri sürerek protest bir tavır takınıyorlar. İlk defa bu turnuvada biletler elde kaldı. Güvenlik sorunları en başta, özellikle Avrupalılar Güney Afrika’ya gitmekte çekingen davranıyorlar. Bir başka kaygı da kıtada ve ülkedeki AIDS hastalığının yaygınlığı.
Hayır, ezbere Brezilya büyüsüne kapılanlardan değilim. Benim bu turnuvadaki favorim İspanya... Nedeni de açık... İspanya dünyanın dört bucağından futbolculara kucak açtı... Endüstriyel liglerin öncülüğünü yaptı. Futbolu tüm dünyaya sevdiren ülkelerin arasına adını yazdırdı. Futbola çok emek verdi. Artık verdiklerinin gecikmiş karşılığını almasını diliyorum.
Hem futbol adına, hem de çok sevdiğim Del Bosque ve Yeniköy Kasapları (!) adına...
Bir de İngiltere var tabii... Beckham sosuna bulanmamış tempolu boyunun İngiltere’si. Steven Gerard ve arkadaşlarının maçlarını merakla bekliyorum.

Haberin Devamı

Mustafa Hocam
Şöyle geriye bakıp düşünüyorum da... Mustafa Denizli’nin hayatı, ibretlerle dolu kocaman bir ders kitabı gibidir...
Futbola başlaması, Halil Hoca’nın elinde yoğurulan hamuru... Derwall’le gelişen kariyeri... Teknik harikaları, taktik showları bir film şeridi gibi peşpeşe gelir.
Üç Büyükler’de kimseye kolay kolay nasip olmayacak şampiyonluk başarıları.
Mustafa Hocam, geçen hafta örnek bir veda ile sağlığı için izin isteyip Beşiktaş mesaisine ara verdi.
Dileyelim, bir an önce sağlığına kavuşup o dipdiri örnek kişiliğiyle yoluna devam eder... Bize muhteşem maceralar yaşatır yeniden.
Seni bekliyoruz hocam... Bize anlatacağın çok başarı öyküsü var daha!...