Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sepp Blatter ile Michel Platini’nin ‘ahbap-çavuş’ ilişkileri, nihayet Etik Kurul kararıyla tarihe yazıldı. Futbolla ilgili her türlü etkinlikten 8 yıl süreyle men!
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Dünya futbolu, arınacak. Suçtan, kirli ilişkilerden ve karanlık hesaplardan kurtulacak.
Aralarında Şenes Erzik’in de bulunduğu FİFA İcra Kurulu üyelerinden bir bölümü, aylardır süren çalışmalarını 3 Aralık’ta tamamladı. İcra Kurulu toplantısında yapılan tartışmalardan sonra kabul edilen yeni “Reform Paketi” 26 Şubat’taki genel kurulda oylanacak.
Reform Paketi’nin en ilgi çekici sürprizi 40 takımın katılacağı yeni Dünya Kupası organizasyonu olacak. Uzun yıllar 16 takımla, daha sonra 24 takımla düzenlenen Dünya Kupası finalleri, 1990’da başlayan tartışmalarla 1998’de 32 takıma yükseldi. (32 takım haberini de Türkiye’de ilk kez Milliyet’te duyurmuştum.)
Şimdi dünya futbolundaki gelişmeler ve organizasyonun gördüğü ilgiyi yükseltmek isteyen FIFA, finalist takım sayısını 40’a çıkarmayı tartışacak. Böylece UEFA’nın Şampiyonlar Ligi’ndeki reyting ve kâr başarısını katlamayı deneyecek.
Paketin asıl içeriği ise yepyeni bir yönetim anlayışını gündeme getiriyor. Zürih’deki 26 Şubat kongresinde başkan seçiminden önce reform paketi oylanacak. Yeni statü kabul edilirse, İcra Kurulu kaldırılacak. Seçimle gelenler, “Konsey” üyesi olacaklar. 37 kişilik Konsey’e her konfederasyondan birer kadın üye (toplam 6) seçilecek.
Executive Committee (İcra Kurulu) ise yeni şekliyle bir CEO başkanlığında uzmanlardan kurulacak. Spor, spor hukuku, spor hekimliği, spor ekonomisi gibi alanlarda uzmanlığı uluslararası ölçülerde kabul edilmiş kişiler “şeffaf” yönetim ilkelerine uygun biçimde çalışacaklar. Aldıkları her karar, yaptıkları her uygulama açıkça kamuoyu ile paylaşılacak. Özellikle mali konularda şeffaflık ilkesine uyulacak. Mali konularda profesyonel direktörler çalıştırılacak.
Evet, her sarsıntıdan, her depremden ve her şoktan sonra yeni dünya düzeni kuruluyor ve herkes o düzen içinde yerini alıyor.
Futbolda da öyle. Futbolun yeni dünya düzeninde “kadın”ın eli, empatiyi, sempatiyi, çözümü ve dayanışmayı sağlayacak. Erkeklerin çatışma alanı olarak algılanan endüstriyel futbol, kim bilir belki daha insancıl bir eğlenceye dönüşecek.
Tıpkı masum bir çocuk oyunu gibi!

Haberin Devamı

“Türkiye ve Terim beklemeli”

Haberin Devamı

Fatih Terim’in 5 Ocak’ta açıklayacağı deklarasyonun önemli mesajlarını geçen hafta açıklamıştım. Türkiye Futbol Direktörü, genel kurul delegasyonunun ana statüde yeniden düzenlenmesini, özellikle antrenörler, hakemler ve futbolcular için daha geniş ve adil bir temsil oranının oluşturulmasını öneriyor.
PFDK, MHK ve Tahkim Kurulu üyelerinin genel kurul tarafından seçimle işbaşına getirilmesi gerektiğini dile getiriyor. FİFA Etik Kurulu’na bakarak, TFF Etik Kurulu seçimini de Terim’in defterine yazması gerektiğini düşünüyoruz.
FİFA İcra Kurulu üyeliği 2017 yılına kadar devam edecek olan Şenes Erzik’le konuştum. TFF Onursal Başkanı, yeni statü için 26 Şubat’taki FİFA kongresinin beklenmesi gerektiği görüşünde. Orada kabul edilecek “Reform Paketi” Türkiye için de ilham verici olabilir.

Haberin Devamı

Bravo Bilal Aziz!

Osmanlıspor-Beşiktaş maçının (2-3) en az golleri kadar konuşulan ve tartışılan olayı, 45.dakikada Başkent ekibinin solbeki Bilal Aziz’in “topla temas eden eli” nedeniyle verilmeyen penaltı kararıydı. Bilal Aziz, maç sonu Lig TV’ye sıcağı sıcağına bütün samimiyetiyle açıkladı: “Evet, bu bir penaltıydı. Hakem görmedi, vermedi. Ben de arkamdaki Beşiktaşlı futbolcu topa yaklaşmasın diye kollarımı açmıştım. Penaltı verse normaldi. Ama ikinci sarı kart ağır olurdu.”
Doğru ve kurallara uygun bir yorum. Ama aynı zamanda samimi bir itiraf. Bravo Bilal Aziz. Örnek sporcu davranışı da budur işte!.

Futbol Mimarları, birleşin!

Bir garip ülke olduk. Modern ve dev tesisler inşa edilip hizmete girerken elbette mutlu oluyoruz. Futbolda mutluluğumuzu tamamlayan halkalardan önemli biri de Bursa’daki Timsah Arena. Ne yazık, ne açılış töreninde ne de medyadaki haberlerde hiç kimse Hasan Sözüneri’nin adını anmadı.
Oysa o örnek eser Mimar Hasan Bey’in projesiydi. Orada bir ihmal ve kalp kırgınlığı var. Buradan hem Hasan Sözüneri’yi kutluyorum, hem de spor projesi çizen mimarlara sesleniyorum: Ellerinize sağlık. Ama birleşin artık!