Lafı hiç eğip bükmeden doğrudan söyleyelim: Bu Beşiktaş büyüklerin içinde en keyifli oynayanı, en ateşli saldıranı!
Beşiktaşlılar eğleniyor... Coşuyor... Saçını, başını yoluyor... Dalgasını geçiyor...
... Ve neşesini buluyor!
Elbette, skorun çok dışında futbolu bir oyun olarak sevdiğimiz ve bu oyundan bir keyif beklediğimiz için yazıyoruz bunları...
Kazansın ya da kaybetsin, Beşiktaş’ı seyredenler şayet her şeyden önce futbolu seviyorsa oyundan mutlak bir keyif alacaklardır. Yürek hoplatan bir keyif bu... Ama aynı zamanda adamın tepesini de attıran bir keyif. Yani onca pozisyona girip kaçan gollere, penaltıdaki gibi boş kalenin bile reddettiği toplara bakıpta tepesi atmayan kaç kişi var? Ayağa kalksın da görelim...
Eğlence ve keyifi yaratan elbette Beşiktaş’ın aşkı-şevkle oynayan, geçen yıla oranla iştahını, enerjisini ve isteğini tazeleyen kadrosu. Eskiler ve yeniler acaip eğlendirdiler bizi... Müthiş bir özgüvenle, özgürce saldırdılar, içlerinden geldiği gibi oynadılar. Maalesef bir kırmızı kart var ama yine de maç temizdi. Sarı kartlara rağmen oyunda pislik, kışkırtıcı hainlikler yoktu. Konyaspor da temiz oynadı. Zaman zaman gol pozisyonları da yakaladı. Ama ne gam, bunun için dertlenmiyorum kendi adıma... Çünkü tek takımın ötekine kör kalan seyircisi değil, kendi halinde (İ.Altınsay’ın kulakları çınlasın) bir futbol dilencisiyim...
Taşlar yerine oturmalı
İki tarafta iyi niyetle sadaka attılar, Allah razı olsun...
Biraz da taktik, teknik ve yerleşim yorumu istiyorsanız... Beşiktaş’ta bazı taşların yerli yerine oturtulması gerektiğini söylemeliyim.
Holosko sağ kanatta köreriyor. Serdar Özkan’ın sağ kanada geçmesi, Tello’nun sol kanadın hücum görevini üstlenmesi gerekiyor. Cisse-Uğur’dan biri bu tip maçlara fazla... Beşiktaş’a klasik bir sol bek lazım. O adam Tello olursa harcanır.
Holosko - Delgado ve önlerinden Bobo’yla üçlü bir mızrak ucu oluşturabilirse Beşiktaş gücünü daha isabetli kullanabilir.
Neyse, uzatmayalım. Benim işim antrenörlük değil. Kendimce gördüğümü anlatmaya çalışıyorum. Aman, Ertuğrul hocanın yerinde hiç gözüm yok...