Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Süreç uzadıkça polemikler, tartışmalar ve spekülasyonlar yoğunlaşıyor. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar örneğine bire bir uymasa da Fatih Terim’in yeni dönemde alacağı maaş, milletin ağzına sakız olarak sunuluyor.
Terim ve yardımcıları, dört aydan beri eski sözleşmelerine göre maaş alıyorlar. Yeni dönemde 2012’ye kadar yenilenecek olan sözleşme ile Terim’in maaşı ayda 220 milyon YTL’ye yükselmiş olacak. Elbet yardımcıları için de bir miktar artış söz konusu.
Bu maaş, milletin çenesini yoruyor. En komik itirazlar da bu milletin parasını bu kadar cömertçe harcayıp savurmaya hiçbir kuruluşun (özerk federasyon dahil) hakkı olmadığı biçiminde dile getiriliyor.
Mehmet Demirkol, dün Terim’in göreviyle ilgili piyasa koşullarını çok iyi analiz edip yazmış...

Haberin Devamı

Devlet bütçesinden ayrı
Bugün de başka örneklere bakalım.
Guus Hiddink mesela, Rusya’dan aldığı teknik direktörlük ücreti yılda 4 milyon Euro net. Maçtan maça Yunanistan’a uğrayan Otto Rehhagel de o paraya yakın bir yıllık ücretle eşofman giyiyor.
Milletin parasına gelince...
Türkiye Futbol Federasyonu, adı üzerinde özerk bir kuruluş. Devlet bütçesinden ayrılan kalemlerle yönetilmiyor. Yıllık bütçesi 160 milyon YTL’nin üzerinde ve bu para tümüyle futbolun ürettiği değerlerden, federasyon hakkı olarak gerçekleşen yasal kesintilerle sponsorlardan geliyor.
TFF, bu parayı genel kuruldan aldığı yetkiyle sadece genel kuruluna sorumlu olarak istediği gibi harcayabilir.
Bir teknik direktöre ödenecek para, kamu bütçesinden karşılanmayacağına göre bakan onayını da gerektirmiyor.
Dahası, Milli Takım’a bir federasyon birimi olarak bakacak olursak, en üretken bölümü onların oluşturduğunu görebilirsiniz...
Türkiye Milli Takımı, sadece Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki başarısıyla UEFA’dan tam 14,5 milyon Euro para getirdi federasyona. Terim’in alacağı yıllık ücret bunun yüzde 10’u bile değil!

Sorunlar çözülmüyor
Merak etmiyorum ve sormuyorum da... Türkiye’deki yerli yabancı şirketlerin, bankaların böylesine bir kâr büyüklüğü sağlayan yöneticilerine verdiği maaş, ikramiye ve jestiyonların ne olduğunu.... Herhalde Terim’e takdir edilenin çok çok üzerindedir.
Ne yazık ki popüler kültür Taksim meydanında asgari ücretlileri, emeklileri ya da hayatla boğuşan orta direk ev kadınlarını bulup kamera karşısına geçirerek bu işten farklı bir gündemle nemalanmayı biliyor.
Hasan Doğan’ın ölümünden sonra bu sözleşme işinin uzaması tam anlamıyla bir kriz. Federasyon’un en basit konularda bile gündemi elinde tutamadığını, sorun yarattığını ve çözemediğini görüyoruz. Sözleşme yenileme sürecinin uzaması, Terim’in ekibinde yapacağı radikal değişiklikleri de gündemden düşürürken, ister istemez bir konsantrasyon çözülmesine de neden oldu. Dört günlük maçlarda 6 yerine dörder puanla yetinmek zorunda kaldık. Şimdi sırada İspanya ile peşpeşe oynayacağımız maçlar var. Mart sonu Nisan başındaki o maçlarda dört puan mı alırız, yoksa 1 mi? Bir tahminde bulunmak bile can sıkıyor değil mi?

Haberin Devamı

Süreç iyi anlatılamadı
Terim’e dönersek... Hoca, kariyerinde hep proaktif hamleleriyle tanındı... Milli Takım’daki son proaktif etkinliklerinden biri Amerikalı kondisyonerleri göreve getirmesiydi. Bu süreç iyi anlatılamadı, iyi düzenlenemedi. Ama Türkiye’nin en çok koşan takım olduğu unutuldu, ille de sakatlıklar ısrarla gündemde tutuldu. Batuhan Karadeniz’in Ümit takımında bir sorunlu çocuk olduğunu herkes biliyor. Hami Mandıralı ile Abdullah Ercan’ın onu yönetemedikleri ortada. Hoca Bosna Hersek maçında A takımına alıyor Batuhan’ı. Proaktif bir uygulama daha. Bunu anlatamıyor.
Öte yandan Hoca’nın reaktif (tepkici) davranışları da ortamı gölgeliyor. TRT’ye yaptığı SMS anketi ve ortaya çıkan sonuç nedeniyle tepki gösteriyor, yayıncı kuruluş olduğu halde sorularına yanıt vermiyor. Eleştirilere karşı rahatsız ve diken üzerinde...
Fatih Hoca rahat değil. Çünkü bu ülke onu rahat bırakmıyor!

Haberin Devamı

Kabataş, Beşiktaş Ve Hasan Abi
Galatasaray Lisesi’nin Galatasaray Spor Kulübü için ifade ettiği değeri hepimiz biliyoruz.
Kabataş Erkek Lisesi de Beşiktaş Jimnastik Kulübü için en az o kadar değerlidir.
Kabataş, Beşiktaşlılık ruhunun paylaşıldığı, Beşiktaş kültürünün genç kuşaklara aktarıldığı bir harmandır.
Geçen akşam Feriye’de harika bir gece düzenlemişler... Türkiye’nin en hızlı kızı (100, 200 m.) Sena Hıdırlar’ı tanıdım orada... Necdet Uçar’ın sessiz emekleriyle yetiştirdiği 14 yaşında şampiyon güreşçi Burhan Özel’i tanıdım.
Eczacıbaşı’nı yenerek voleybolda yüzleri güldüren kızları da orada gördüm.
Beşiktaş internet sitesinde bu çocukların başarı öyküsü hangi ölçüde yer aldı bilmiyorum..
Ama onları keyifle alkışladım.
Bu arada...
Boğaz kıyısındaki kültür yuvası Kabataş Erkek Lisesi’nin yakın bir gelecekte beş yıldızlı bir otele ya da alışveriş merkezine dönebileceğini de kaygıyla öğrendim.
Her şeyin fiyatını hesaplayan, ama değerini maalesef bilemeyen hoyrat bir anlayış, Vakıflar Yasası’nda gerekli değişiklikler yaparak alt yapıyı hazırlamış.
Bundan sonrasını da Hasan Pulur ustamıza emanet ederim.
Hasan Abi Fenerbahçelidir...
Ama çok iyi bir Kabataşlıdır!

Boş koltuğa kim oturacak?
Hasan Doğan’ın vefatından sonra Türkiye Futbol Federayonu’nda özel bir gündemle genel kurul toplandı ve Mahmut Özgener başkanlığa seçildi.
Ne kadar akıllı (!) bir genel kurulmuş ki, Özgener’in boşalttığı asbaşkanlık koltuğunu o gün dolduramadılar.
Şimdi aylardır sürüp giden boşlukta Özgener’in bıraktığı asbaşkanlık için her gün yeni bir isim geliyor gündeme...
Son 6 toplantıya katılmadığı için Ana statü gereği yönetimdeki sandalyesini kaybeden Serdar Güzelaydın’ın dışında önemli isimler...
Ufuk Özerten mesela... Levent Kızıl, çok kolayca tahmin edilebileceği gibi...
Çok kolay doldurulacak koltuk için her köşede farklı bir kulis var... Herkesin gönlünde aynı aslan yatıyor.
...Ve herkes bekliyor.
Mahmut Özgener acaba neyi bekliyor ?
Sorunların büyüyüp hır çıkmasını mı!