Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Herkesin kafasında ezber bir beklenti var: “- Fenerbahçe Ersun Yanal’la aldı başını gidiyor. Ama bu böyle devam etmez... Ersun Yanal takımları iyi başlar, sonunu getiremez. Ligin ikinci yarısında tökezlerler, düşerler ve bir daha da toparlayamazlar!”
Ezber soruyu geçen hafta derbi öncesi Ersun Hoca’ya sordum. Gülerek, zaman zaman hüzünlenerek anlattı ki o çöküşlerde kendisinin ve futbolcularının payı yok denecek kadar azdır.
Eski kulüplerinden birinde yaşadıklarını Hoca’nın ağzından aktarayım:
“- O yıl yepyeni, canavar gibi bir kadro kurduk. Hepsi de pırıl pırıl, yetenekli çocuklar. Çoğu bana güvenerek, benimle çalışmak için gelmişler. İlk aylarda ödemeler aksaksız yapıldı. Sonraki aylarda gecikmeler, tıkanmalar başladı. Futbolcuların başka işi yok, başka yerden gelirleri yok. Göz kamaştıran rakamlar da almıyorlar. Hepsinin aileleri, sorumlulukları var. Çocukların yüzleri düşmeye başladı. Maaşlar ödenmediği gibi, sözleşmelerde de gariplikler çıktı ortaya... Çocuklar imza atarken, ayrıntılara bakmamışlar. Sonradan öğrenmişler ki çoğunun sözleşmesi beşer yıllık. İdmana çıkarken sitem ediyorlardı: Hocam, senin için geldik ama, burada tutuklu kaldık!”
O tıkanma, tökezleme ya da düşüş süreçlerinde bizler de teknik , taktik ayrıntılarla anlamaya çalıştık beklenmedik durumları. Kimimiz, Ersun Hoca’nın aşırı kondisyon yüklemesi, ağır çalıştırma koşulları nedeniyle “atların yorulduğuna” hükmetti... Kimimiz de rakiplerin taktik sırları çözdüğünü ve büyüyü bozduğunu keşfettik (!). Ersun Yanal kavgacı, polemikçi, gerilimden beslenen bir Hoca değil. O nedenle eleştirilerin çoğunu sessiz karşıladı.
...Ve ezber beklentiler kök saldı.
Fenerbahçe’ye dönersek...
Elbette rakipleri boş durmayacak. Lideri yakalamanın, onunla baş etmenin yollarını arayacaklar. Fikstürden ara transfere kadar hemen her fırsatı değerlendirmeye çalışacaklar.
Ama yağma yok!... Artık kolay kolay arabası devrilmez Ersun Hoca’nın. Önceki kulüplerinde yaşadığı sorunlar Fenerbahçe’de karşısına çıkmayacak, bu belli.
Dahası da var...
Ersun Yanal, futbolcularının nefes alışından yorgunluk belirtisi veren laktik asit düzeylerine kadar hemen her bilgiyi, antrenman sırasında, anında görüyor. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden 1 yıl izin alıp “Performans Antrenörü” olarak teknik kadroya katılan Prof.Dr. Niyazi Eniseler, futbolculara birer “çip” takarak bilgileri laboratuara aktarıyor. O verilere göre her birinin antrenman dozajı yeniden ayarlanıyor. Ersun Hoca, o bilgilerle kadro tercihlerini belirliyor. Polemiklere, tartışmalara, kuşkulara yer bırakmayan bilimsel duyarlılıklar söz konusu.
Özetle kaliteli bir kadro, bilimsel çalışma, iyi yönetim ve disiplinli çalışma ortamı. Riskleri minimuma indirirseniz, başarı şansınız maksimuma yükselir.
Ersun Yanal ve Fenerbahçe’nin başarı sırrı budur. Artık ezber beklentilere gerek yoktur!

Haberin Devamı

Spor Müzesi

Haberin Devamı

Geçen hafta sonu Sapanca’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Spor Müzesi Çalıştayı’na katıldık. 100’e yakın bilim ve spor adamı ile biz gazeteciler, heyecanlı tartışmalarla kentimizin ve ülkemizin geleceğine katkıda bulunmaya çalıştık. Orda çok değerli insanlarla tanıştım. İbrahim Yıldıran hocamızın, bir grup bilim adamıyla ortaklaşa yayınladığı Anadolu’da spor tarihine derinden bakan kitabını ayrıca yazacağım. Tartışma masamızdaki dostlarımıza, Prof.Dr.Fersun Paykoç,Doç. Dr. Canan Koca Arıtan, Doç.Dr.İlhan Toksöz, İBB Gençlik Spor Müdürü Osman Avcı, Sevecen Tunç Güney, Behram Kılıç, Sevda Korkmaz ve Tanju Bağırgan’a buradan sevgi ve saygı sunuyorum. Onlardan çok şey öğrendim. Gelecek kuşaklara büyük bir kültür mirası hazırlayan Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’a da gönülden teşekkürler.

Haberin Devamı

Aferin Veli

Beşiktaşlı Veli Kavlak, derbide kırmızı kart gören Raul Meireles için “Kasığıma kasıtlı olarak basmadı. Benden özür diledi. Kırmızı kart görmesini de beklemiyordum” demiş.
İşte gerçek sporcu tavrı.
Oysa Veli, Meireles’in gaddarlığından dem vurup, o darbe ile sakatlanıp maçı terketmek zorunda kaldığını, meslektaşının ekmek parasıyla oynadığını öne sürebilir, Portekizli futbolcu için nefret tohumlarına yenilerini ekleyebilirdi. Öyle yapmadı. Dürüstlüğü ve iyi niyeti ile her derbiyi yangın çıkarmak için fırsat bilen “kundakçılara” ders verdi.