Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Hollanda - Almanya maçını izledikten sonra yurda dönmüş. Okan Buruk nöbeti devralıp Hollanda’yı izlemiş Euro 2012’de...


Abdullah Hoca’nın Avrupa Futbol Şampiyonası’yla ilgili değerlendirmelerini önemsiyorum.
Önce genel bir tespit yapıyor: “8-9 takım 4-2-3-1 düzeniyle oynuyor. İki yönlü orta sahalar dikkati çekiyor. Özellikle Almanya ve İspanya bloklar arasındaki boşluklara doğru oyuncular sokup dengeyi bozuyorlar. Buna en iyi örnek Almanya’nın yıldız futbolcusu Mesut Özil. Benim daha önce de sıkça değindiğim pencere arkalarında buluşmak, blokların arasındaki boşluklara sızmak bu şekilde çok iyi örnekleniyor. Alan savunması bu turnuvada en başarılı örneklerle sergileniyor. Biz de Milli Takım’da alan savunmasına çok önem veriyoruz. Almanya, 2006’dan beri yaptığı yatırımların karşılığını bu turnuvada almaya başladı. Yaş ortalaması 25 olan bir takımla mücadele ediyorlar. Tam bir turnuva takımı olduklarını gösteriyorlar. Biz de son hazırlık maçları sırasında yaş ortalamasını 24’e indirdik...”

Haberin Devamı


Belli ki bu yaş ortalaması, Hoca’nın çok önem verdiği bir konu... Yine Almanya’dan örnek getiriyor: “Müller henüz 24 yaşında... Dört yıldan beri Alman Milli Takımı’nda oynuyor. Tablonun doğruluğuna ve güzelliğine bakar mısınız?”


Hoca’nın en büyük hayalkırıklığı İngiltere... “Doğru dürüst pas bile yapamadılar” diyor, “Portekiz takımı da çok ilginç... Pepe’nin yanına değişik bir stoper, iyi bir santrfor, sağlam bir sağbek koyabilirlerse, başarıları daha da büyür. Meireles, Moutinho çok değerli oyuncular. Elbette Ronaldo o takımın en önemli oyuncusu. Nani de çok iyi... İtalya, bu turnuvada adeta bir eşik atlamış gibi görünüyor. Bilinen ve beklenen futbolun ötesine geçmişler. Yunanistan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İrlanda ve Rusya’yı saymıyorum. Oyununu en çok geliştiren ülkelerin içinde Danimarka dikkati çekiyor. Ama en iyi oyunu Almanya sergiliyor. Hem ayağa oynuyorlar, hem de çok esnek davranıyorlar. Stoperler de değişmiş, çabuklaşmış.”

Fethiye’den Rio’ya bakan adam

“-Peki ya Hollanda?”

Abdullah Avcı, Hollanda’ya çok dikkatli bakıyor. 2014 Dünya Kupası elemelerindeki rakibimiz için selefi Guus Hiddink, baştan teslimiyetçi bir yaklaşımla grup liderliğini kendi ülkesinin takımına vermiş, “Bizim hedfimiz ikincilik” demişti. Avcı öyle düşünmüyor. Göreve geldiğinde verdiği mesajları hatırlatıyor:

Haberin Devamı


“- Eleme gruplarında Almanya ve İspanya yoksa, bizim hedefimiz daima birincilik olmalıdır. Katıldığımız bütün turnuvalara grup ikinciliğiyle, çoğuna da play - off’larla gitmişiz. Artık bu tablo değişmeli. Biz Hollanda’nın da bulunduğu grupta, birinciliği hedefliyoruz. O nedenle, elemelere oradaki Hollanda maçı ile başlamayı çok istedim. İlk maçtan iyi bir sonuçla dönersek, devamını getirir, finallere doğrudan katılacak liderliği yakalayabiliriz. Olmayacak bir şey değil. Hollanda Milli Takımı, Euro 2012’de çok talihsiz maçlarla sıfır çekti. Hâlâ inanıyorum ki dünyanın en etkili önü (forveti) onlarda! Robben,Sneijder, Van Persie çok tehlikeli oyuncular. Almanya karşısında çok sayıda gol pozisyonuna girdiler, olmadı... Atamadılar. Orada puan alabilseler sonrası farklı olurdu. Pas yapan, ayağa oynayan takımlara temas etmediler, ikili mücadelelere girmediler. Açıkçası çok şaşırdım. Hollanda bu durumdan bir ders çıkarıp 2014 elemelerine çok farklı bir anlayışla başlayacaktır. Biz de bu farklılığı aşmak için gerekeni yapacağız!”

Haberin Devamı


Abdullah Hoca’nın kafasında bir Almanya İspanya finalinin şekillendiğini görür gibi oldum. Favorisi mi? Elbette Almanya!


Bize dönersek... Hoca Fethiye kıyılarında tatil yapıyor. Bazen kumsaldan ufuk hattına baktığını, ayak parmaklarının ucunda yükselerek daha ötesini görmeye çalıştığını düşünüyorum... Rio de Janeiro’yu yani... 2014 Dünya Kupası’nın sahillerini!

Bülent Tarhan’ın itirazı var

Başbakanlık Başmüfettişi Bülent Tarhan, futbolda BDDK örneği bir denetleme organizasyonunun kurulması ile ilgili önerime (6 Mayıs) uzun bir itiraz notu göndermiş...


Finansal fair play ilkelerinin yerleşmesi, Türk Futbolu’nun içine düştüğü parasal krizden kurtarılması için “denetleme”nin önemine aynen katıldığını belirten Tarhan, itirazlarını şöyle özetliyor:


“- Futbolda mali denetleme için BDDK örneği bir örgüt kurulması her şeyden önce politik ve nepotik tercihleri gündeme getirecektir. Bizde bunun çok örneği var. Öte yandan bu tür kurumlarda bir tür yarı tanrılaşma gibi yanlış uygulamalara da sıkça rastlanmaktadır. Dahası, yolsuzluğu önlemek için kurulan kurullar, batıda da sıkça görüldüğü üzere azımsanmayacak biçimde yolsuzluğun içine sürüklenmektedir.” Tarhan, çözümü yine futbolun içinden veriyor: ”Aslında en iyi denetleme, TFF bünyesindeki Kulüp Lisans Kurulu’dur. Ancak bugünkü biçimiyle bu kurullar görevini yapamıyor. TFF Başkanına ve onun tercihlerine göre oluşuyor, görevi başkanla birlikte sona eriyor. TFF statüsünde ya da gerekiyorsa yasa değişikliğiyle KLK’lara başkan ve yönetimden bağımsız bir yapı kazandırılmalı, görev süresi 6 yıl olarak belirlenmeli ve her üyenin sadece bir kez seçilebilmesi hükmü getirilmelidir.“


Tarhan KLK üyelerinde aranacak koşulları da sıralamış. Bilim insanlarına, futbol uzmanlarına ve hukukçulara yer vermiş. Devlet deneyimi ve kamu yönetimşi konusundaki birikimlerini dikkate alırsak, Tarhan üstadımız doğruları söylüyor. Dinleyen olur mu? İnşallah!