Fransa’da bir araya geldiklerinde İkinci Dünya Savaşı’nın son cephe çatışmaları yaşanıyordu. Ne profesyonellik bu kadar gündemdeydi, ne de endüstriyel futbol... Ama onlar, geleceği de kapsayacak biçimde çıkarlarını, ortak ideallerini ve rekabetle dayanışmayı birlikte sürdürme iradelerini yazılı anlaşmalarıyla tarihe kaydedip imzalamışlardı (1944).
Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, dünkü toplantıdan sonra sıcağı sıcağına “devrim” yaptıklarını ilan ediyor... İngiltere’de Premiership’in 1992’de, Almanya’da Bundesliga’nın 2000 yılında, İtalya’da Serie A’nın 2010’da aldığı kararların dün itibariyle Türkiye’de de tarihe yazıldığını söylüyor.
17 kulüp, Süper Lig’in 2017’de yenilenecek yayın hakkı ihalesinin TFF tarafından değil, bizzat kendi temsilcileri tarafından düzenlenmesi konusunda görüş ve karar birliğine varmışlar. Toplantıya iki kulüp katılmamış... Trabzonspor ve Fenerbahçe. Trabzonspor Kulübü, telefonla arayarak alınan karara onay vermiş. Fenerbahçe Spor Kulübü de bilgilendirilmiş. Onların da karara onay vermesi bekleniyor.
Göksel Gümüşdağ, sadece televizyon yayınlarıyla değil, her türlü görüntülü maç yayınının internet, iphone ya da teknolojinin yeni ürünleriyle satışı ve pazarlanması için yürürlükteki mevzuatın yeterli olmadığını hatırlatıyor. O nedenle Süper Lig’e katılan 18 kulübün pay sahibi olduğu bir şirket kurulacak 2017’ye kadar. Arada Türkiye Futbol Federasyonu ile uzlaşmak; Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Başbakanlık gibi devlet kurumlarından onay almak, Cumhurbaşkanlığı’nın da desteğini sağlamak gerektiğine inanıyor. Uzlaşma, onay ve destekten sonra yeni bir yasa hazırlanacak. TFF kuruluş kanunu ile liglerin yayın haklarının pazarlanmasını düzenleyen, kulüplere hak tanıyan özel bir yasa olacak bu. Bu yasanın çıkması, henüz TBMM gündemine alınmayan Spor Kulüpleri ve Spor Şirketleri ile ilgili yasanın biçimini de etkileyebilir. O yasanın kapsamında yeni kapılar açılabilir. Ama şimdiden söylemek gerekirse, evet bu bir “devrim”dir! Her devrimde olduğu gibi bu kararın da bir “karşı devrim” yaratacağı açıktır. Ne var ki statükonun devamından yana olanlar, sistem adına savunabilecekleri çok şey de bulamayacaklardır.
Bu arada... Türkiye Futbol Federasyonu’nun yayın haklarından elde ettiği yüzde 12’lik payın da artık söz konusu olmayacağını öğrendim Göksel Gümüşdağ’dan.
Yine de o payın küçülerek, sembolik de olsa devam edeceğini, buna karşılık TFF’nin lig organizasyonundan doğan yükümlülüklerinin ve sıkıntılarının da kulüpler tarafından devralınacağını düşünüyorum. Bu karar alınırken, keşke futbolcuların da görüşlerine başvurulsaydı... Diyeceksiniz ki “futbolcular sadece kendi ücretleri ve kariyerleriyle ilgilenir”... Haklısınız ama, böyle bir devrimde “emekçilerin” de söz hakkı olmalı, değil mi!
Kulüpler Yasası... Başkan’ın tasası!
Spor Kulüpleri ile Spor Anonim Şirketleri Kanunu tasarı taslağını inceledim. Bugüne kadar sessiz ve özel ortamda yürütülen tasarı çalışmalarının bence en önemli yanı, kulüplerin artan gelirleriyle birlikte büyüyen borçlarını engellemek. O nedenle temlik ve borçlanmaya bir yıl önceki bütçeye göre, belli oranlarda izin veriliyor, sınır konuluyor. Bu sınırın aşılması halinde kişisel sorumluluklar başlıyor.
Yani? Yanisi şu: Genel kurulun alkışlarla verdiği ibra oyları artık kurtarıcı olmayacak. Başkan ve yöneticiler, borç ve temlik sınırını aştıkları takdirde, o borcu doğrudan ödemek zorunda kalacaklar. Ödenmemesi durumunda, hacizden hapse kadar uzanan yaptırımlar var. Bir dostum, “Bu yasaya göre yönetici bulmak zorlaşır” diyor... Ben de “Zor olan iyidir, sağlamdır, güzeldir” diyorum..
Ezeli rekabet günlüğü
FENERBAHÇE
Pazar günü Galatasaray’ı 1-0 yenerek Süper Lig’deki şampiyonluk yarışına katılanları yeniden hizaya getirdi. Futbolcular, Saracoğlu’nda onaltı yıllık geleneği sürdürerek taraftarlarını mutlu ettiler.
GALATASARAY
Carlos Arroyo’nun ücret nedeniyle takımı terketmesi, aslarının sakatlığı, antrenörünün cezası gibi sıkıntılarla ezeli rakiplerine karşı sadece 6 kişilik bir takım çıkarabildiler. Basketbolda Fenerbahçe’yi 92-88 yenerek küçük bir farkla kazandılar ama kocaman bir tarih yazdılar!
BRUGGE YOLCUSU BEŞİKTAŞ’A
İçerideki rekabet taraftar gruplarını mutlu/mutsuz, kazanan/kaybeden gibi ayrışmalara sürükler. O ayrışmalardan gündelik öfkelenmelerin, neşelenmelerin, esprilerin ve twitlerin dışında kalıcı bir yararı yoktur. Ama sizin tur getirebilecek, rövanşa umut taşıyacak oyununuz, bu ülkede yaşayan herkesin payına yeterli gurur ve mutluluğu yaratabilir. O güzel duygular için, ha gayret çocuklar!