Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş sormakta haklı: “Fenerbahçe şampiyonsa, Şampiyonlar Ligi’ne niye gitmedi? Biz şampiyon değilsek, Şampiyonlar Ligi’ne niye katıldık?”
Yanıtı verilmezse, daha bin yıl vicdanları kanatacak, hesabı hep açık tutacak bir soru bu.
Ancak, bu sorunun temel yanıtı verildi. TFF, 2010-211 sezonunun tüm lig ve kupa sonuçlarını tescil etti.
Şampiyon Fenerbahçe... Lig ikincisi de Trabzonspor!
3 Temmuz sürecinde hem sportif hem de adli yargılama elbette kafaları karıştırdı. Kamu vicdanı en azından ikiye bölündü. Tartışmalar, mağdur, mazlum söylemleri gündemi işgal etti.
Sportif yargı, olabildiğince çabuk davranıp elindeki dosyaları değerlendirdi. TFF etik,disiplin ve tahkim kurulları, şike ve teşvikle ilgili çabaların, iddiaların, bulguların sahaya yansımadığına karar verdi. O kararlar onaylandı. Sportif hukuk, son sözünü söyledi.

Birinci etap bitti
Adli yargılama da başladı ve birinci etabı bitti. Bir yıl süren iddianame, savunma ve yargı süreci sonunda mahkeme birçok sanık için şike de dahil olmak üzere çeşitli kişisel- ceza kararları verdi.
Şimdi o kararların temyiz sürecindeyiz. Hem iddianameyi sunan ve ceza talebinde bulunan savcı, hem de savunma avukatları birbirinden tamamen farklı gerekçelerle Yargıtay’a başvurmuş durumda. Savcı, bazı sanıklara gerekenden daha az ceza verildiğini öne sürerek daha ağır cezaların verilmesini talep ediyor. Sanık avukatları ise gerekçeli karara itiraz ederek müvekkilleri adına beraat ya da daha az ceza hükmünün yolunu arıyorlar.
Son sözü yine hukuk söyleyecek.
Kulüplere, kulüp yöneticilerine ve teknik adamlarla sporculara... Medyaya, taraftarlara, futbolseverlere düşen görev artık susmak ve saygı ile kesin sonucu beklemektir.
Olabilir, birçok yargı kararı, kesinleştiği halde kamu vicdanını tatmin etmeyebilir. İçimize sindiremeyebiliriz. Özellikle küçük yaştaki kız çocuklarına tecavüzle ilgili Yargıtay kararları sizin vicdanınızı rahatsız etmiyor mu ? Benim vicdanımı kanatıyor. Ama yapacağım bir şey yok.. Ancak daha duyarlı yasalar ve daha adil bir hukuk düzeni için hep birlikte çaba gösterir kanun yapıcıları da hukukçuları da ikna edebiliriz, belki!
TFF’nin sportif, Mahkeme’nin adli kararları da vicdanları sızlatabilir. Ne var ki, hepimiz saygılı olmak durumundayız.
O yüzden Trabzonspor’un internet sitesinde 2010-11 sezonu şampiyonu olarak kendi kendini ilan etmesine anlam veremiyorum. Bunun adı popülizm değilse bile sorumsuzluktur. Taraftar kitlesini kırgın, umutsuz, inançsız ve perişan bir psikolojide tutmaktır.
Kimseye yararı olmayan, gelecek adına hiçbir olumlu duygu uyandırmayan bir politika bu.

Düğümler büyümesin
Şenol Hoca’nın sorduğu soruya dönersek. Keşke Fenerbahçe Kulübü, CAS’ta UEFA aleyhine açtığı davayı geri çekmeseydi de gerçeği bir de yargı kararıyla öğrenebilseydik.
3 Temmuz sürecini ama öyle, ama böyle artık bitirmek ve kapatmak durumundayız. O süreçten geleceğe dönük dersler çıkarıp daha temiz spor ortamı için birlikte çaba gösterebiliriz. Ama sorunları düğümlemek, çözümsüzlüğe taşımak ve günün birinde Gordion düğümünü kılıcıyla çözen Büyük İskender gibi sabırsız ve acul davranmak, bizi daha büyük ve daha derin kaoslara sürükler.
Aman ha!

Haberin Devamı

KEMALETTİN ŞENTÜRK

Haberin Devamı

CNN Türk’te Aykırı Sorular’ın sunucusu Enver Aysever, gerçekten aykırı bir adamı, Fenerbahçeli Kemalettin Şentürk’ü ekrana getirdi.
Rahmetli Metin Kurt’tan sonra nihayet bir emek temsilcisi daha ince ve derin mesajlar verdi.
Taraftar yağcılığı, yönetici şakşakçılığı, vatan millet, din iman söylemleri yerine gerçekleri konuştu Kemalettin.
Eugne İonesco’nun “Gergedan”ındaki gibi insanlığın onuru adına kendi gibi kaldığını gösterdi. Sunucuya da konuğuna da alkış!

Haberin Devamı

Kocaman ve Aybaba’nın dramı

Bu ülkede en zor mesleklerden biri de futbol antrenörlüğüdür.
Herkes futbolu bilir. Tribünlerin milyonlarca Herrera ile dolu olduğu yıllardan beri söylenir. Kimse işbaşındaki antrenörü beğenmez, sürekli eleştirir. Hele popüler kültür, her türlü değeri harcamakta değirmen gibidir. O değirmen taşlarına dayanmak, öğütülmeden ufalanmadan çıkmak neredeyse olanaksızdır.
Avrupa’daki hayal kırıklığı, ligde aldığı son Trabzonspor beraberliğinden sonra Aykut Kocaman’ın istifası, hem köşelerde, hem de sosyal medyada zorunlu bir talep olarak gündeme getirildi. Yeniden Alex çorbası servise kondu. Kondisyon yetersizliği ile soslanıp, sistem eleştiriyle de marine edilerek taraftarlara sunuldu.
Bunun adı kolaycılıktır. Vefasızlık, sabırsızlık ve saygısızlıktır.
Aynı senaryo benzer formatlarla Samet Aybaba için sahneye konuyor. Daha ilk yenilgide Quaresma şarkıları söyleniyor. Sanki Q7 bu takımın en vazgeçilmez, en yararlı oyuncusuydu da sırf Beşiktaş’a kötülük olsun diye kenara çekilmiş gibi. Dedikoduyu da ihmal etmiyor dostlar. Aybaba ile futbolcuların arasında derin sorunlar olduğunu dillendiriyorlar.
İki hocaya da üzülüyorum. Yaptıkları iş çok zor... Asıl işlerinin dışında ortamla mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
Çünkü onlar Türkiye’de çalışıyorlar.

Teşekkürler Atilla Örsel
Cimnastik Federasyonu Başkanı Atilla Örsel dostum, 30 yıllık emek ve hizmet sürecini tamamlayıp noktayı koydu. Kongrede delegelerden hak ettiği ibrayı isteyecek, ama oy istemeyecek. Çünkü artık aday değil!
Atilla Örsel, işbaşına geldiğinde Türkiye’de sadece artistik jimnastik vardı. Ritmik, aerobik, plates, trambolin, buz pateni ve vücut geliştirme dallarıyla büyük sorumluluk ve öncülük üstlendi. Mini mini çocukları Balkan ve Avrupa şampiyonluklarına ulaştırdı. Türkiye’yi uluslararası federasyonda (FIG) yönetim kurulu üyesi olarak başarıyla temsil etti. Önümüzdeki ay, Meksika’nın Kankun kentindeki dünya kongresinde de FIG’in ikinci başkanlığına aday olarak hizmetini sürdürecek. İki salonla başlayan cimnastik nöbetini 25 salonla devrediyor.
Spordaki siyasallaşma maalesef Örsel’i örseledi. İktidar partisi ile yakın ilişkiler kuranlar, saygı göstermeleri gereken başkanı yıpratmak için her türlü kulisi yaptılar. Örsel, 2012 Londra Olimpiyatları’nda Göksu Üçtaş’la birlikte yalnızlığı yaşadı. Göksu podyumda ilk kez ülkemizi temsil ederken, Örsel de Wembley’deki müsabakaların tüm alet sorumlusu olarak çok onurlu bir görev üstlendi. Spor teşkilatından hiç kimse hatırını bile sormadı. Onu kırdılar.
Yeni adaylara başarılar diliyorum. Umarım, İzmir’deki 2014 Dünya Ritmik Cimnastik Şampiyonası’nda iyi bir ev sahipliği yaparlar.
Sayın Başkan, servetini de sağlığını da jimnastik için onur duyarak harcadın. Hepimiz sana borçluyuz. Teşekkürler sevgili adaşım.