Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sanki tarih tekerrür ediyor. 1996’da, ilk defa Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı elde eden Milli Takım, yakın gelecekte büyük başarıların müjdesini vermeye hazırlanıyor.

Evet, 1996’da İngiltere’de katıldıkları ilk şampiyonada Hırvatistan, Portekiz ve Danimarka karşısında tutunamamış, tek gol bile atamadan gruplardan geri dönmüşlerdi. Rüştü, Recep Çetin, Hakan Şükür, Ertuğrul Sağlam, Bülent Korkmaz, Alpay Özalan, Ogün, Abdullah, Saffet Sancaklı, Sergen, Tugay, Tayfun Korkut ve Arif Erdem’in yer aldığı o unutulmaz kadro, daha sonra yükselerek yoluna devam etti. 2000’de Galatasaray’la gelen UEFA Kupası ve Avrupa Şampiyonası’ndaki çeyrek final başarısı futbolumuzun uluslararası arenada değerini artırdı. Sonradan kadroya katılan Okan, Suat, Emre’lerle 2002 Dünya Kupası’ndaki üçüncülük, Türkiye’nin FIFA’da yedinci sıraya kadar yükselmesine yol açtı.

Haberin Devamı

Umutlu gelecek

Arada geçen yıllarda iki Avrupa Şampiyonası, üç Dünya Kupası’nı pas geçtik. İstikrarsız, dengesiz ve başarısız dönemler geçirdik. O süreçte unutulmaz maçlarla Euro 2008’de yarı final oynamak, başarıda sürekliliği getirmedi.

Bugün, tarih tekerrür ediyor derken, yeni bir kuşağın başarısına tanıklık ettiğimizi görüyorum.

Fatih Terim ve takımı, çoğumuzun umutlarını budayan talihsiz başlangıç maçlarından sonra peşpeşe kazandığı puanlarla (ve elbette şansının da katkısıyla) Euro 2016’ya doğrudan katılma hakkını elde ederken, gelecek adına da umut veriyor.

Arda Turan gibi uluslararası kariyerini Barcelona ile zirveye taşıyan, Selçuk gibi iki yıl içinde muhteşem bir dönüşümle “enternasyonal” klasa yükselen, Hakan Çalhanoğlu, Gökhan Töre, Burak Yılmaz, Oğuzhan Özyakup, Serdar Aziz, Şener Özbayrak, Yunus Mallı ile bir anda göz kamaştıran bu kadro bugün geldiği noktadan daha fazlasını vaadediyor bizlere. O “daha fazla” kuşkusuz 2018 Dünya Kupası’dır. Rusya’da yapılacak finallere “şanslı” bir grup kurasıyla göz kırpmaktadır Milli Takım. Hırvtistan, Finlandiya, İzlanda ve Ukrayna ile buluştuğumuz gruptan çıkmak için artık liderliği hedef almalıyız. İkinci sıra, Dünya Kupası için bize en çok play off bileti verebilir. O biletlerin de garantisi olmadığını çok iyi öğrendik. İkincilik -tıpkı olimpiyat gümüşü gibi- bizim “kerhen” razı olabileceğimiz bir sonuçtur.

Haberin Devamı

Milli Takım’dan yakın gelecekte nokta başarılar beklemiyoruz. Avrupa’da final, finalde şampiyonluk elbette bizi mutlu eder. Ne var ki o başarılara ulaşmak için öncelikle “sürdürülebilir” katılım becerileri kazanmalı, devamlılıkla yenilenerek ve gelişerek yolumuza devam etmeliyiz.

Bugünkü Milli Takım kadrosunun bize yeni bir “altın kuşak” müjdesi vermeye hazırlandığını düşünüyorum. Yeter ki 2004’de yaptığımız hataları tekrarlamayalım. Yeter ki yabancıları kucaklayan Süper Lig’imizde kendi çocuklarımıza da kucak açalım!

Sporda küresel temizlik

Önce FIFA’da, sonra da IAAF’de patlayan bombalar, endüstriyel sporun milyar euroluk bütçeler ve milyonluk rüşvetlerle nasıl kirlendiğini ortaya koydu.

Sepp Blatter, anlaşıldı ki o kirli bataklıkta yalnız değildir... Düne kadar futbolda herkese temiz ideallerle baba nasihatı vermeye kalkan, kulüplere fair play ayarı çeken UEFA Başkanı Platini de soruşturmaların odağındadır. Atletizmde Rusya’nın dışlanmasıyla sonuçlanan büyük doping skandalı, eski başkan Lamine Diack’ın rüşvet soruşturmasıyla ifadeye çağrılması tüyler ürperten öyküler içeriyor.

Haberin Devamı

Endüstriyel sporun pislikten arındırılması için tek çare Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin duruma el koyması ve etik kodları yeniden öne çıkarmasıdır. Neden IOC, derseniz... Onlar yıllar önce kendilerini arındırdı da ondan!