Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pazar günü Saracoğlu’nda oynanan derbi, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında 9 puanlık bir fark oluşturdu.
Dokuz puanlık fark, beni 1996-97 sezonuna götürdü. Fatih Terim’in Euro 96 sonrasında Milli Takım’dan ayrılıp Galatasaray teknik direktörlüğüne başlamasıyla futbol tarihimizde yepyeni bir dönem başlamıştı. O sezon ligin ilk yarısını Fenerbahçe lider bitirmiş, Galatasaray ezeli rakibinin 9 puan gerisinde kalmıştı. Dahası, ezeli rakipler arasında oynanan 2 derbiyi de Fenerbahçe kazanmıştı. Ali Sami Yen’de 4-0, Saracoğlu’nda 3-2! Sezon sonunda Galatasaray 82 puanla şampiyon oldu, Beşiktaş 74 puanla ikinci sırayı alırken, Fenerbahçe 73 puanla ligi üçüncü sırada bitirdi. Aradaki fark, Galatasaray lehine -9’dan +9’a çıkmıştı. Dahası, Galatasaray oradan başlayarak dört kez üst üste şampiyonluk kazanan ilk takım oldu.
Bugün soracağımız soru şu: Son iki yılın şampiyonu Galatasaray, 96-97’de olduğu gibi 9 puan geriden gelip şampiyon olabilir mi?
Bu soruya “evet” yanıtı vermek çok zor.
Terim’in önünde sadece ikinci yarı (17 maç) fırsatı vardı. Mancini’nin süre olarak açığı kapatmak için daha fazla zamanı ve fırsatı var (23 maç).
Terim’in kadrosunda 5 yabancı futbolcu vardı: Van Gobbel, Filipescu, Hagi, Knupp ve İlie. Mancini’nin kadrosundaki yabancı sayısı 10: Muslera, Melo, Sneijder, Drogba, Dany, Bruma, Eboue, Chedjou, Amrabat ve Riera.
Anlaşılan o ki, Galatasaray yabancı kontenjanındaki değişimlerle “fazlasıyla enternasyonal” bir kadroya dönüşmüş. Ancak bu durum yerli oyuncu stokunda azalmaya, ihmallere de neden olmuş. Galatasaray 96-97’de Terim’in de seçimi ve tercihleriyle her biri Türk futboluna iz bırakan bir yerli oyuncu zenginliğine sahipti: Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Suat Kaya, Ergün Penbe, Okan Buruk, Tugay Kerimoğlu, Ümit Davala, Emre Belözoğlu, Arif Erdem, Hakan Şükür... Sadece Milli Takım’ın unutulmaz 2002 Dünya Kupası üçüncülüğünde payı olanları yazdım. Bugün Galatasaray’ın elinde Türk futboluna damga vuracak, bir dönem yaratacak kaç futbolcu var? Selçuk İnan, Burak Yılmaz ve Umut Bulut. Haydi kariyerinin son dönemini sancılı biçimde geçiren Hamit’i ve genç Semih Kaya’yı da katalım. Zengin yabancı stoku içinde yine de azınlıkta kalmıyorlar mı?
Hayır, Mancini’nin teknik - taktik yeteneklerini tartmıyorum. Fatih Terim’in eşsiz karizmasına da girmeyeceğim. Sadece şunu sorayım, yeter: Galatasaray’ın transfer şovlarına dayalı kadro dengesizliği ve sık sık değişen kurumsal kararları (!) ile 9 puanlık farkı kapatabileceğine inanır mısınız? Ben inanmam!

Haberin Devamı

Türkiye, Golf atlasında!
Bu yıl Turkish Airlines Open’la Antalya, Golf dünyasında yeniden ön plana çıktı. PGA Tour’un üçüncü ayağıyla Avrupa’da en çok puan veren (7,5) organizasyon oldu. Elbette Tiger Woods’un 2 milyon 800 bin dolar alarak turnuvaya katılması, tüm dünyada gündem yarattı. O nedenle Boğaz Köprüsü’ndeki unutulmaz vuruşuna vuranlar (!) utanmalı. Turnuvayı Fransız
Victor Dubuisson kazandı. 1 milyon 166 bin 600 dolarlık çek, onun profesyonel kariyerinin ilk ödülü oldu. Fransız, 23 yaşında bu mutluluğu yaşarken, Hamza Sayın, 27 yaşında ilk profesyonel turnuvasına katıldı. Golf öncelikle sporcuların şapkalarını çıkarıp rakiplerini kutlayarak centilmence gerçekleştirdiği bir spor dalı. Seyirciden tezahürat değil, sessizlik ve saygı isteniyor.
...Ve Türkiye Antalya’dan Ardahan’a golfte çok büyük hamleler yapıyor. Federasyon Başkanı Ahmet Ağaoğlu’na tebrikler. Kültür ve
Turizm, Gençlik ve Spor bakanlıklarımızla THY ve o muhteşem Maxx Royal ailesine teşekkürler!

Haberin Devamı

A?Haber ve Çıdal

Haberin Devamı

Yayıncı kuruluş A Haber, golf turnuvasında çok başarılıydı. Barbaros Çıdal, sakin ve bilgilendiren sunuşuyla spikerlikte yırtınmadan da bir şeylerin anlatılabileceğini bir kez daha gösterdi. Evet, çok aramışlar ve iyisini bulmuşlardı!

Hayat akıp giderken

Hayat, tehlikeli virajlarla akıp giden bir yolculuk. Nerede biteceği hiç belli değil. Savaş Ay, sapına kadar gazeteci, ışığı hiç sönmeyen bir Fenerbahçeliydi. Nazan Tongsir, sevgili dostum Oğuz’un yıllardır gözlerinin içine bakarak titrediği annesiydi. İkisini de sonsuzluğa uğurladık. Onlara rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Bizi korkutan dostlar da var. Ersun Yanal hocamız ve Mehmet Sedef kardeşimiz, neyse ki yola devam ediyorlar. Fethi Demircan hocamız, futbolla yorduğu kalp kapakçığındaki sorunlar nedeniyle haftaya salı Aksaray 29 Mayıs Hastanesi’nde Prof. A.Turan Yılmaz tarafından ameliyat edilecek. Üçüne de geçmiş olsun! Zor ama
güzel yola devam!