Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’tan ayrılma öykülerini anımsamakta yarar var...
Futbolcuyken, yurtdışı hazırlık kampından Samsunspor’a postalanmıştı.
Bir eşya gibi... “Seni Samsun’a verdik” denilerek... Serdar Bilgili yönetimi, onun görüşünü almak, isteklerini dinlemek gereği bile duymamıştı.
Sonra antrenörlüğü seçti... Kendine en uygun yolu buldu. Farklılıklarını sergiledi.
Öncelikle derin bir felsefe adamıydı... Okuyordu. Araştırıyordu. Futbolla ilgili akademik çalışmalar da yapıyordu. Sıradan laf ebelerinin arasına katılmadı. Zor konuşan, zor konuşulan bir adam oldu.
Süleyman Hurma ile Samsun’da başlayan yeni kariyerini Kayseri’de geliştirdi. Orada da kendine uygun bir iklim buldu. Kayserispor’a bir Avrupa macerası yaşattı.

Haberin Devamı
Gidişi muhteşem oldu
Özel yaşamına, inançlarına ve felsefesine kafayı takanlar, Ertuğrul Hoca’nın “derin devlet” tarafından desteklenen, siyasetçi büyükler tarafından korunan yeni bir model olduğunu fısıldadılar çevrelerine... Kayserispor’da da Beşiktaş’ta da bir devlet büyüğünün telkinleriyle göreve getirildiğini iddia ettiler.
Bu dedikodular ve iddialar karşısında o hep sustu. Sabır ve emekle kozasını örmeye devam etti. Biraz da kaderci anlayışı yüzünden onun çizgi ötesine geçemeyeceğini, önemli başarılar elde edemeyeceğini savunanlar vardı. Sürüden biri olmadığı için, kavga çıkarmayan, isyan ve itiraz etmeyen Hoca’nın, bu gürültülü ve birbiriyle anlaşması zorlaşan toplumda sivrilmesi, öne çıkması oldukça zordu!
Kharkiv yenilgisinden sonra, o günkü Beşiktaş asbaşkanı Levent Erdoğan’ın kerahet vakti demeciyle Ertuğrul Sağlam’a yüklenmesi, onun adamlığıyla ilgilenip görevi bırakmasını talep etmesi, o sakin adamın da sabrını taşıran son damla oldu.
Ligde yenilgisiz altı haftalık bir mesaiden sonra “Adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum!”diyerek istifa etti.
Bugün anlıyoruz ki Hoca’nın gidişi muhteşem oldu!
Kimilerine göre devrim yaparak, kimilerine göre bir tarih yazarak, belki de devrimler tarihimize futboldan bir sayfa ekleyerek Bursaspor’un şampiyonluğunu ilan eden Ertuğrul Sağlam, sabır ve emekle, bilgi ve adanmışlıkla çıktığı yola devam ediyor...
Bir yerlerden gidişi, bir yerlere gelişi gerçekten muhteşem!...
Doğru adım, kararlı adam...
Yoluna sağlık Ertuğrul Sağlam!

Nereye arkadaşlar?
Bursaspor’un bilinen yıldızları, transfer hayallerini de süslüyor...
Volkan Şen, Ozan İpek ve Sercan Yıldırım...
Üçünün de menajerleri boş durmuyor... Üçü de bizim büyüklerin, bazı Avrupa takımlarının listesinde.
Üçü de dışarıya bakıyor, biliyoruz... Yuvadan uçabilirler.
Hele dünkü Fanatik’te aldıkları yıllık ücretlere bakınca bunu çok doğal karşılıyoruz. Sercan Yıldırım 900 bin TL, Volkan Şen 600 bin TL, Ozan İpek de 450 bin TL kazanıyor yılda...
İster yeteneklerine, ister performanslarına bakın... Bu ücretlerin en azından gelecekleri açısından artık yetersiz olduğu bir gerçek.
Bursaspor, şampiyonlukla kasasına girecek 60 milyon TL tutarındaki gelirden, kuşkusuz tüm futbolcularına daha adil bir ücret iyileştirmesi yapmalıdır...
Transfer hayallerine gelince...
Yuvada kalmalarını öneririm... Doğrudan Şampiyonlar Ligi’nde oynamak, Avrupa’nın futbol podyumuna çıkmak, milyarlarca futbolsevere ulaşmak, bir futbolcunun kariyerindeki en önemli sıçramadır...
Hele bu sezon yaptıklarından daha iyisini yapabilecekken...
Benden söylemesi!

Yeni bir Yıldırım
Aziz Yıldırım’ın dört yıl arayla yaşadığı ikinci travmayı ibretle izledik...
Onu anlamaya çalıştık.
Üzülmekte, öfkelenmekte elbette haklıydı. İnsan olarak hangimiz böyle bir hayalkırıklığını rahatça geçiştirebilirdik ki!
Yaşadıklarına rağmen çıldırmadı... Utanç verici, hiç de hak etmediği tablolara teslim olmadı... Ne istifa histerisine tutulmuş yığınlara kulak astı, ne de stadı yakan Vandallara!
Bugün yapacağı basın toplantısını merakla bekliyorum.
Vereceği mesajlar çok önemli. Kimlere, ne için çatacağını da az çok tahmin ediyorum, haklıdır.
Kulüpler Birliği’ndeki görevine de devam edeceğine göre...
Artık kendini yenilemiş, federasyonu, kurumları, kulüpleri dışlamayan, onlarla birlikte rekabeti de dayanışmayı da sürdürebilen, tıpkı Urfa’daki gibi sportmenliğini ve centilmenliğini gösterebilen, kendi yöneteceği teknik adamı değil, Fenerbahçe’yi büyütecek teknik adamı arayıp bulan ve onu yetkilendiren bir Aziz Yıldırım görmek istiyoruz.
Kalem ve ahkam sahibi bazı Fenerbahçelilerin de gözlerini, akıllarını ve yüreklerini dış dünyaya kapatarak Fenebahçe’ye “tek ve yalnız büyük” rolünü biçmesine itiraz ediyoruz.
Fenerbahçe, içinde yer aldığı organizasyonlarla, parçası olduğu kurumlarla, kendini bağladığı kurallarla ve rakipleriyle büyüktür.
Bunu da en iyi Aziz Yıldırım bilir... Bildiğini göstermelidir!

Haberin Devamı

Beşiktaş aidiyeti
Bir ara öyle hızlı bir turnike oluştu ki Bursaspor’dan gidenlerle gelenlerin hesabını şaşırdım ben...
Samet Aybaba, Güvenç Kurtar filan...
Araya Bülent Korkmaz da girmişti.
Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı, sürekli adam harcayan bu turnikede Samet Hoca’nın mı yoksa Güvenç’in mi gönderilmesini “Beşiktaş aidiyetine” bağlıyordu... Popüler baskılarla Beşiktaş aleyhine oluşan havada, antrenörler de sırf Beşiktaş’ta futbol oynadıkları için yol ayrımına geliyordu...
Eğer böyle ise Beşiktaş aidiyetine yeniden bakmakta yarar var...
Antalyaspor, Kupa’da yarı final oynadı... Lig tarihinin rekorunu kırarak 49 puan topladı... Başında Beşiktaş’ın Şifo’su Mehmet Özdilek var.
Eskişehirspor ligi 55 puanla yedinci sırada bitirdi... Büyükleri ve en iddialı takımları yenmekle kalmadı, seyri hoş, keyifli bir futbol sergiledi... Başındaki adam Rıza Çalımbay... Beşiktaş’ın unutulmaz “atom karınca”sı!
...Ve Bursaspor’u “beşinci şampiyon” unvanıyla taçlandıran Ertuğrul Sağlam... O da Beşiktaşlı!
Söz İbrahim Yazıcı’dan açılmışken...
Elbette yaralı ve kırgınız. Gazeteci Erhan Telli’ye karşı fiziksel ayıbını unutmuyoruz. Yine de şampiyonluk sürecini çok iyi yönettiğini, hatalarından ders çıkardığını; çok az konuşarak, en hararetli konuları bile zamanın küllerine bırakarak bir örneklik oluşturduğunu düşünüyoruz.
Başkan’ı kutluyoruz!