Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Metin Kurt, kırk yıl önce Galatasaray’ın yıldız futbolcusu, Milli Takım’ın değişmez oyuncusuydu. Sağ kanatta inanılmaz sür’ati, çabukluğu, çalımları ve şutlarıyla eşine az rastlanacak yetenekti.
Takım arkadaşlarından ve meslektaşlarından farklı kişiliği vardı. Yaşadığı çağın farkındaydı. Toplum içindeki aidiyetlerinin farkındaydı. Kim olduğunun farkındaydı.
Her şeyden önce kendisini bir futbol yıldızı olarak değil, futbol emekçisi olarak görüyordu.
Galatasaray’da yaptığı hak mücadelesinin bedelini çok ağır ödedi. Ama eğilmeden bükülmeden futbol hayatını sürdürdü. O’nu Kayserispor’a gönderdiler. Orada da aynı sorunları yarattığı için (!) dışlandı. Ama hiç vazgeçmedi. Antrenörlüğünde de bir süre denediği spor gazeteciliğinde de aynı dünya görüşünün savunucusu oldu.

Haberin Devamı

Gladyatör’ün dönüşü

Eğilip bükülmedi
Eğilip bükülmeden, kırıklıklarıyla başı dik bir köşeye çekildi.
Geçenlerde Gladyatör adıyla yaşam öyküsünü kitaplaştırdı. Fırsat buldukça çoğuna tanık olduğum olayları onun anlatımıyla bir kez daha gözden geçiriyorum. Zaman zaman basın mensuplarına, bazı spor yazarlarına kırıcı ve aşağılayıcı bir gözle baksa da temelde sağlam duruşu ve dünya görüşü var. Bugünkü futbolcu kuşağında pek göremediğimiz, görmeyi unuttuğumuz bir duruş bu.
Metin Kurt, küçücük bir haberle dün yeniden gündemdeydi. Teknik direktör, futbolcu, malzemeci, temizlik işçisi olarak spora hizmet veren yedi kişiyle Spor Emekçileri Sendikası’nı kurmuş (SABAH/ 12 Ocak 2010/Sayfa 28). Haberin başlığı şöyle: Korkma Semih, sendikan geldi!
Metin Kurt, Galatasaray’da üç yıl üst üste şampiyonluk sevinci yaşamış eski bir futbolcu... SABAH’ın resimaltı böyle. Bugünkü kuşaklara uzaktan tarif edilen bir yıldız. Genç arkadaşlar bilmiyor ki o günün Metin Kurt’u bugünün Arda’sı neyse oydu.
Metin Kurt, sporcuların, özellikle futbolcuların köle konumuna itildiğini belirterek tüm spor dallarında tüm emekçilerin biraraya gelerek “spor iş yasası“nı çıkarmak amacında olduğunu söylüyor.
Anlaşılıyor ki, belli bir yol haritası var. Kırk yıl önceden yarım kalmış, özerkleşme ile çöpe atılmış bir yol haritası bu...
Semih Şentürk’ün kaderi opsiyonlu olarak yönetimin tercihlerine terkedilmiş. Semih buna itiraz ediyor, federasyona başvuruyor ve günah keçisi ilan ediliyor. Örneğin eski bir spor yayıncısı olan değerli meslektaşımız Uğur Dündar, onun itirazını hiç hoş karşılamıyor. Profesyonelliği bilmediğini, kendisini hiç geliştiremediğini ileri sürerek Fenerbahçe taraftarlarının ona karşı tepki göstereceğini ifade ediyor.
Semih Şentürk günah keçisi olarak hiç de yalnız değil. Colin Kazım Richards ile Önder Turacı daha zor durumda. Onlar da sporcuya yakışmayacak davranışları, yarattıkları olaylar ve disiplinsizlikleri nedeniyle resmen afaroz edildiler. Kulübe ve idman tesislerine girmeleri yasak. Kendilerine birer kulüp bulması söyleniyor. Bonservis bedelleri belli değil. Sözgelimi Önder Turacı, Galatasaray’la bir ilke anlaşmasına varsa, Fenerbahçe acaba kaç para isteyecek bonservis bedeli olarak. Önder’in ezeli rakibe gitmesine izin verecek mi ? Bu soruların net yanıtı yok, kaderi iki dudak arasında. Kayserisporlu Ali Turan da, Galatasaray’a gitmek istediğini beyan ettiği için kadro dışı.
Metin Kurt, bugünkü kuşakta pek de ortaya çıkmayan meslek bilincini biraz dürtüklüyor, kışkırtıyor ve meşin top taifesinin uyanmasını istiyor. Merak ediyorum. Acaba bugünkü oyuncuların kaçı Metin Kurt’un çağrısına yanıt verecek, futbol emekçileri olarak kişisel pazarlıkları aşıp bir meslek mücadelesine girişecekler. Örneğin Hakan Şükür ve Hasan Şaş... Arda ve Semih... İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez bu çağrıyı duyacaklar mı?

Haberin Devamı

Futbolcu dediğin ne ki!
Ayağa kalkıp ortak hakları için seslerini yükseltseler, hangi tehditlerle, dışlamalarla karşı karşıya kalacaklar, bilmiyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu bu çocuklara ses verir mi ? Onların hak mücadelesine katkı sağlar mı ?
Hiç sanmıyorum.
Malum ya, bu federasyon, kulüplerin federasyonu...
Futbolcu dediğin nedir ki!

Haberin Devamı

Gladyatör’ün dönüşü
Victoria’s secret!
Bir futbol yıldızı, nasıl oldu da popstara dönüştü? David Beckham’dan söz ediyorum elbette. Futbol alanındaki macerası ite kaka Los Angeles Galaxy, Milan formalarında dolaşırken, meşin topla yaptıklarından çok, eşiyle birlikte yer aldıkları reklam kampanyaları gündemi meşgul ediyor.
David Beckham, tasarlanmış projelerin aktörü olarak milyon dolarları cebine indirirken, bir yandan da İngilte Milli Takımı ile Güney Afrika’daki 2010 Dünya Kupası’na katılma amacında... Milan’da korneri atıp, Nesta’yı golle buluştururken çok sevinmiştir, umarım.
Aynı Juventus maçında başka bir olay daha var ki, iki golün sahibi Ronaldinho bile gölgede kalıyor.
Neymiş ? Beckham’ın şortu (donu) düşmüş maçta. O da birbirinden ilginç (!) hareketlerle donunu değiştirmiş.
Bizim gazetelerde bile iki üç fotoğrafla veriliyor haber.
Kendi adıma biraz huylandım.
Bu da eşinin yarattığı bir mizansen olmasın sakın ?
Victoria’s secret, mesela!

Gladyatör’ün dönüşü
Beşiktaş kongresi
Yıldırım Demirören, ay sonundaki Beşiktaş kongresinde umudunu derneklere bağlamış, yoğun kulis etkinlikleri sergiliyor.
Beşiktaşlılara bir dönem daha başkanlık yapmak istediğini deklare ederken, ucundan kıyısından ekibine farklı ve yeni isimler alarak enerjisini tazelemek istiyor.
Murat Aksu da, Başkan’ı en zayıf noktasından, borçlardan eleştiriyor ince ince.
Hareketli kongre izleyeceğiz anlaşılan. Ayrıca kongre salonunu hareketlendirmek, oylamayı etkilemek için hazırlık yapan militan kadrolar da var, kuşkunuz olmasın.
Bu arada dedikodu da almış başını gidiyor. İktidar ve muhalefet fısıltı gazetesini çok iyi kullanıyor. Muhalefet, kontrolsuz harcamaların ve borcun hesabının sorulacağını anlatırken, türlü çeşitli öyküler seslendiriliyor. İktidar ise, Murat Aksu‘nun politik heveslerinden, tarikat bağlantılarından dem vurmakta.
Bu dedikodular, can sıkıcı ve çirkin. Taraflardan bir ricam var: Kapalı kapılar ardında dedikoduyu bırakın. Birbirinizin yüzüne söyleyemeyeceğiniz sözleri, sağda solda fısıldamayın. En azından Beşiktaşlılık adına şu kongreye adam gibi yaklaşın.
Unutmayın, adaylar kaç kişi olursa olsun, Beşiktaş 1 tane!