Geçen sezonun ortaları, İtalya... Fiorentina Teknik Direktörü Vincenzo Montella -ki kendisi eski bir Roma golcüsüdür - Alman futbolcu Mario Gomez’i odasına çağırıp, “Otur ve seyret!” diyor... Temaşa faslı bitince noktayı koyuyor:
“Bak burada deminden beri attığın gollerden bir seçki sundum sana... Bunların aynısını atmanı istiyorum, tamam mı!”
Mario Gomez gülüyor:
“İyi ama Sinyor” diyor, “Bu takımda bana Joachim’den başka top atan yok ki! Buna karşılık çift santrfor oynatıyorsunuz ve alamadığım toplarla benden gol bekliyorsunuz!”
Gomez’in İtalya’dan koparak kariyerini Türkiye’de yeniden başlatma kararının altında bu öykü yatıyor.
Atatürk Olimpiyat Stadı’na dönersek...
Dün ikindi saatlerinde Beşiktaş orkestrası ile solist Mario Gomez’in “futbol konseri” vardı.
Gökhan, Oğuzhan, Olcay ve Sosa’dan oluşan Beşiktaş kuarteti, assolist Mario Gomez’e unutulmaz parçalarla eşlik etti. Gol pozisyonu, asist... Ara pasları, kale ağzında rakibi şaşırtıp çılgına çeviren gösteriler. Mario, önce Olcay’ın, sonra da Gökhan’ın olağanüstü görüş ve beceriyle attığı topları gole çevirdi. İlkinde kısa bir dripling, sonra rakibi şaşırtan sağ-sol vücut çalımları... Sonra da çok sert bir sol... Kaçarı yok, gol! İkincisinde Gökhan Töre’nin zekası ve çabukluğuyla buluştuğu derin topu sağ ayağından çıkan usta bir plase ile Volkan’ın uzanamayacağı yere kolayca postalaması.
Fiorentina’da adeta damarları kesilen Gomez’in, Atatürk Olimpiyat Stadı’nda kendisine çalışan, servis yapan, lokum gibi gollük toplar veren arkadaşlarına bakıp, “Allahım, yoksa cennette miyim!” dediğini duyan varsa şaşırmasın. Sadece atılan goller değil... Üç tane de atamadığı var Gomez’in... Gökhan’ın getirip verdiği topu, takım oyuncusu olduğunu gösterircesine Quaresma’ya takdim etmesi, beklenen karşılığı bulmadı. Sonra birine kale ağzında vurdu, Volkan harika kurtardı. Son kafa vuruşu ise, on tanede birini kaçırabileceği bir toptu, öyle oldu.
Evet, günün assolisti Mario Gomez... Alkışlayalım... Ama arkadaki büyük orkestrayı da unutmayalım. Hatta Büyük Şef’i (Şenol Güneş’i) de!
Dünkü oyunda savunma takımı olarak bildiğimiz Başakşehir’in savunmasını çok rahat bozdu Beşiktaş. Buna karşılık rakibine oynaması için izin de verdi. Uzak şutlarına anlayış (!) gösterdi. Ama Tolga’dan Atiba’ya kadar tüm savunmacılar da görevini yaptı. Demek ki neymiş? “Ben futbolcularıma güveniyorum. Artık transfere gerek yok” diyen Şenol Hoca doğru söylemiş!