Bu maç sahadakiler kadar saha dışında olanlar için de önemliydi. Fenerbahçe’de Alex, Beşiktaş’ta Quaresma her iki kulübün de yürek sancısıydı. Elbette teknik direktörler için de sahada olmayan adamların yarattığı sorunun aşılması gerekiyordu.
Fenerbahçe açısından... Alex’in gidişi elbette şık değildi. Yürekleri buran bir acıydı. Ama ayrılık kaçınılmaz, görüntü sevimsizdi. Öyle ya da böyle bir karar alınmış, uygulamaya konmuştu. Mönchengladbach maçı da şık sonucuyla en başta Aykut Kocaman, herkesin elini rahatlatmıştı. Küçük bir olasılık kalıyordu geriye... Beşiktaş karşısında işler ters giderse, tribün ahalisi, ince ve tiz çığlıklarla da olsa, nostaljiye başvurması sıkıntı yaratabilirdi.
Fenerbahçe hiç de sıkıntıya girmeden rahat başladı maça... Rahat oynadı, rahat attı, çok rahat kazandı!
Beşiktaş açısından... Peşpeşe alınan iki yenilgiden sonra Saracoğlu’ndaki derbi de kötü bir zamana denk gelmişti. Yönetim bir yandan zor koşullarla sıkıntı yaşıyor, bir yandan da Quaresma sorunuyla boğuşuyordu. Beşiktaş’ın sıkıntısı, gündemdeki sorunları bir türlü soğutamamaktan giderek büyüyordu. Beşiktaş’ta işler yönetimin değil, teknik direktörün yapacağı hamlelere kalmıştı.
Samet Aybaba’nın sahaya sürdüğü on bire bakınca gördük ki, hoca yenmeye değil, yenilmemeye yatırım yapmış. İbrahim Toraman, Sivok ve Escude ile üçlü savunma göbeği... Hilbert ve Uğur Boral’la kanatları ileri taşıma, Veli ve Necip’le orta alanda kontrol futbolu oynama niyetleri... Geriye kimler kaldı? Fernandes, Olcay Şahan ve Almeida... Üçü de yalnızlıktan kurtulamadı. Üçü de çaresizdi. Üçü de verimsizdi, sessizdi, etkisizdi. Hele Sow’un attığı ilk golden önce orta alanda topu kaptıran Fernandes’in kendisiydi.
Özetle Aybaba’nın çok adamlı savunma planı tutmadı. Öylesine tehditten uzak bir plandı ki bu, Fenerbahçe bırakın savunmada zorlanmayı, temel görevi savunma olan Gökhan Gönül’le derbiye özel gol gösterisi yaptı.
Fenerbahçe’de Yobo, Mehmet Topal, Baroni, Kuyt, Caner, Sow, ama ille de Gökhan Gönül günün kahramanlarıydılar.
Beşiktaş’ta Uğur Boral, Saracoğlu’nda kendini gösterme güdüsüyle belki de gergin bir maç sergiledi. İlk iki golde Fenerbahçe onun kontrol etmesi gereken alanda kırmızı halı yürüyüşü yaptı. Almeida galiba uykudan kaldırılıp ite- kaka Saracoğlu’na getirilmişti. Veli’nin kırmızı kartı çöküştü.
Başlıktaki sorunun yanıtı artık belli: Kimse Alex’i sormuyor.
Ama gözler Quaresma’yı arıyor!