Bosna maçı öncesi savunma tedirginli-ğinden kurtulamadı-ğımızı gördük. Topu rakip sahada oynamalı ve Boşnaklara yakalanmamalıyız
Tabela yüzümüze gülüyor. Ama bu gülüşün ardında derin bir endişe var. Estonya gibi uluslararası alanda henüz emekleme devresinde olan bir ekibe karşı ezici bir üstünlük ifadesi değil 4-2... Tam aksine, futbolun temel ilkelerine uymaya çalışarak, çok koşup pres yapan, topu kazandığında cesur hamlelerle gol arayan Estonya canımızı sıktı...
Savunmada adeta uyuyarak, unuttuğumuz oyunculardan iki gol yedi Milli Takım. İlk golde kendi aralarında anlaşamayan Arda - Hamit ikilisinin rakibe top kaptırması ibretlik bir hataydı. Estonya’nın attığı ikinci golde de hem Gökhan Gönül hem de Volkan Demirel uyku halindeydi.
Savunmada tedirginlik yaratan bu dağınıklığa karşılık hücumda daha etkili, daha yaratıcı bir oyun ortaya koydu Milli Takım. Arda Turan, Tuncay Şanlı ve Emre Belözoğlu’nun, sonradan onlara katılan Hamit Altıntop’un performansları yüreklere su serpen golleri üretti.
Tuncay ve Sercan, çift santrfor olarak üç golle kendilerinden bekleneni fazlasıyla verdiler... Tuncay’ın Premier Lig’den kazandığı tecrübe, akıl dolu koşular ve yaptığı vuruşlarla gollerine şıklık kazandırdı.
Maçın ayakta alkışlanacak iki kahramanı Arda ve Tuncay’dı. Emre ile Hamit’e de alkışlar. Ne var ki sağ kanatta Gökhan Gönül ve Kazım Kazım beklediğimiz etkinliği yaratamadılar. Orta alanın göbeğinde de Emre ve Hamit zaman zaman yorgunluktan zorlandı.
Bosna maçı öncesi savunma tedirdinliğinden kurtulamadığımızı gördük. Topu rakip sahada oynamalı ve Boşnaklara yakalanmamalıyız.
Artık macera hakkımız yok. Estonya maçının güler yüzlü sonucu bize bir uyarıdır unutmayalım.