İnönü'de hayat, nihayet mevsim normallerine döndü. Evet, hava soğumuş ve Aralık ayına daha yakışan bir maç havası oluşmuştu, normaldi.
Daha da normal ve güzel olan, tribünde "tarafeyn"in kendi renkleriyle buluşmasıydı. Yıllar süren paranoyak inat sona ermiş, Bursaspor taraftarı da yerini almıştı. Maç öncesi dışarıda yaşanan çirkinliklerin dışında, bir ara stat içinde de Çarşı ile karşılıklı diyaloga(!) tutuştular... Küfür sloganları ile koltuk atışmaları da ayıptı... Bu güzel buluşmaya yakışmadı.
Günün en normale dönmüş görüntüsü, Beşiktaş’ın kendi sahasında, kendi evinin reisi kimliğine dönüşüydü. İç sahada abuk sabuk puan kayıplarıyla sarsılıp zirvenin uzağına düşen takım, Bursaspor gibi zor bir misafiri, gerektiği biçimde ağırladı... Zor da olsa golü bulup yenmeyi başardı.
Bursaspor’a Cenk’in elinden kaçırdığı, sonrasında da Aziz’in vuruşunda direkten dönen top dışında gol fırsatı tanımadılar. Bu da zaten bir duran top organizasyonunda yaşandı. Şampiyon takıma pozisyon vermemeleri, hem orta alanın (özellikle Aurelio'nun) baskılı oyunu, hem de savunmanın disipliniyle gerçekleşti... Bu arada dikkat... Schuster, yavaş yavaş savunma göbeğinde Toraman-Ersan’la başarılı ve uyumlu bir ikiliyi yerleştiriyor takıma. Burası çok önemli.
Beşiktaş’ta mevsim normallerine uygun olarak (!) süren sakatlıklara karşı Schuster’in nasıl bir önlem alacağını merak ediyorduk...
Schuster, Bobo ve Nobre’nin yokluğunda Holosko, Guti ve Ali Kuçik’ten bir hücum üçlüsü oluşturmuştu... Holosko Ozan İpek’in, Ali Kuçik de Volkan Şen’in kanat ataklarını önlemekte başarılıydılar. Mustafa Keçeli-Volkan Şen, Vederson-Ozan İpek hatları bu nedenle verimli çalışmadı. Scuster’in Ali Kuçik’e güvenip forma vermesi güzel de... Bu Fatih Tekke inadı ne? Kim kazanıyor bu yok sayma kampanyasında? Bunu anlayabilmiş değilim.
Beşiktaş baskılı ve hücum yoğunluklu oyununda golü çok geç buldu. Ali Kuçik de Holosko da Guti’nin verimli paslarını değerlendiremediler. Burada akla gelen soru şu: Guti forvet arkası oynarken, biraz da forvet rolü üstlenebilir mi? Yani ona bir Alex rolü yazmak mümkün mü?
Real Madrid’de Morientes sakatlandığında (2000-2001) Guti santrfor oynamış ve 32 maçta 14 gol atmıştı. Del Bosque’nin yaptığını Schuster denemedi dün... Dahası, bir Alex rolüne de uygun değildi Guti... Şut atmayı bile denemiyor, çok güzel paslarla yetiniyordu...
Volkan Şen’in atılması, maçın dengesini bozdu... Fırat Aydınus’un sarı kartını alkışla protesto etmek, ikinci sarıdan kırmızıyı gerektirdi. Doğru ve üzücü bir karar... Volkan gibi bir oyuncuya hiç yakışmadı... Aydınus için de "aşırı duyarlılık gösterdi" diyenler var, ben susuyorum!