Son yılların en garip derbisine tanık olduk. Fenerbahçe ile Beşiktaş maçı kavga etmeden bitirebilmek için olağanüstü iyi niyetle oynadı. İki tarafın da hırsı traşlanmıştı. Coşkuları da öyle! İki taraf da maç başındaki pozisyonlarını korumak istercesine rahattı. Yine de hesapta olmayan goller ortamı ısıtmaya yetti.
Kuyt’ın nefis ara pasında Sow, şampiyon takıma yaraşır bir gol attı. Hayır, Beşiktaş buna katlanamazdı. Devre sonuna kadar olağanüstü bir istek ve enerjiyle oynadılar. Beşiktaşlı futbolcular rakiplerinden top çalıyor, hücuma yöneliyor, ancak abuk - subuk pas ve şut tercihleriyle topu sürekli kaybediyorlardı. Yine de daha fazla gol pozisyonuna girerek, Fenerbahçe savunması ile orta alanını baskı altında tutarak gole sıcak durdular. Almeida’nın kaçırdıkları inanılmaz gol fırsatlarından sonra beraberliği sağlayan adam, Ramon Motta oldu. Orta alandan Veli’nin yaklaşık 25 metreden vurduğu top direkten döndü. Onu tamamlayan adam Ramon Motta’ydı. Gol öncesi Almeida ofsaytta mıydı, bilmiyoruz... İlk yarı biterken denklik sağlanmıştı.
Ne var ki iki taraf da bu denkliği ikinci yarıda bozamadılar. Fenerbahçe açısından sorun yoktu. Beşiktaş maçı kazanırsa ikincilik iddiasını pekiştirecekti ama, yapamadılar.
Maç akıp giderken gördüm ki Beşiktaş takımı bu kader randevusuna iyi hazırlanamamış. Futbolcuların oyun konsantrasyonu ya zayıftı, ya da aşırıydı. Bu yüzden inanılmaz top kayıpları yaptılar. Kontralara fırsat tanıyan dağınıklıktan kurtulamadılar. 58’de Ramon Motta kırmızıyla Beşiktaş’ı 10 kişi bırakınca Bilic’in hamle şansı da sınırlandı. 65’de İsmail oyuna girene kadar bocaladılar. Bu bölümde dikkat çeken olay, Fenerbahçe’nin sayısal avantajıyla Alves, Topal ve Meireles’i de hücum oyununa sokmasıydı. Caner ve Gökhan da bu kampanyaya katılınca Beşiktaş zorlanmaya başladı. Yine de Mustafa Pektemek’in Almeida ile buluşması (72) kenardan gelen bir galibiyet talimatıydı. Ancak şampiyon da maçı bırakmıyordu. Kuyt, Sow ve Emenike ile tehdit etmeye başladılar. O kontra baskılarda İsmail Köybaşı da 90+da kırmızıyı görüp takımını dokuz kişiye düşürdü.
Günün gerçeği: Hakem iki takımdan da fazlasını attı.. Onlar birer gol, Halis Özkahya iki oyuncu attı.
Hayır, hakem kararlarını tartışmanın da anlamı yok.
Beşiktaş Galatasaray’la puan farkını dörde çıkarabilirdi, olmadı. Fark yarıya indi.
Yine soluk soluğa bir yarış yani... Şampiyonluk için değil, ikincilik için!
Günün centilmeni Caner Erkin’i ise kutlamalıyız. Çift vuruş fırsatını auta atmak için sadece yürek değil, “temiz bir yürek” gerekir.