Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak! Beşiktaş’ın İnönü’deki sıkıntısı böyle özetlenebilir. Haftalardan beri değiştire değiştire beş golcü (ya da hücumcu) ile oynayan Denizli’nin takımı, artık yoğun bir hırs ve istekle aradığı golü, kendi kalesinde görüyor.
Böylesine çok kanat hücumu yapan, korner kullanan takımın, nasıl olup da bir ön direk arka direk paylaşımı yapamayıp topu hep rakip savunmalara, kalecilere teslim ettiğini anlamak çok güç.
Beşiktaş, Ankaraspor’un küme düşürülmesi kesinleşirse, bundan böyle fikstür gereği hep dinlenen takımlarla oynayacak. Dünkü maçta Manchester United yorgunluğunun üstüne bir de dinlenmiş enerjik rakiple oynamak zorunda kaldılar. Elbette bu bir mazeret olmamalı. Ama sakatı cezalısı, gözden düşeni, akla geleniyle o kadar çözümsüz bir kadroyla oynuyor ki Beşiktaş, sorunları ve sıkıntıları giderek artıyor.
Dün Mehmet Eren’in başlattığı kontratakta topla buluşan Makakula, golü o kadar rahat atabilir miydi? İspanya’da La Liga eğitiminden geçmiş İbrahim Kaş, rakibinin karşısında ayakta dursa bile pozisyonu bozabilirdi. Hayır, peşinen yattı... Makakula da istediği gibi vurdu!

Haberin Devamı

Hoca iyi bir doktor ama...
Beşiktaş’ta Nobre topu kazanmak, arkadaşlarına vermek için canını dişine takmış, mücadele ediyor. Zaten o mücadelede bir de gol atmasını bekleyemezsiniz. Ama Bobo, adeta tükenmiş gibi. Ne top sürmesi, ne şutu, ne asist düşüncesi... Öylesine dolanıyor işte. Bir de Tabata var... Boşverin, bonservis ücretini hatırlayıp boşuna sinirlenmeyin... Beşiktaş’ın hangi yarasına melhem olur, hangi sorununu çözer? Bu sorunun yanıtı henüz yok! Beşiktaşlı forvetler, topu hep durarak ayaklarına bekliyorlar.
Hava toplarında hiç de etkin değiller. Yer toplarında da rakip savunmaların basit yerleşme doğruları, Beşiktaş’ın yanlışlarına karşı işe yarıyor. Ne Tabata, ne Tello, ne de hücuma katıldığında Ernst, rakip savunmaya fazladan bir adam olarak yüklenebiliyorlar. Cezaalanına topla girip bir şut attıklarını, asist yaptıklarını göremiyoruz. Bu işi becermeye yatkın oyuncular, bize göre Holosko ile Yusuf... Ne var ki onlar da çözüm ve çare üretecek durumda değiller. Sonradan oyuna giren Yusuf’un gayretleri de vardı, top kayıpları da.
Mustafa Denizli’nin şampiyonluk unvanına sahip olamayan, o unvanı koruma istek ve enerjisinden yoksun takıma acil bir “rehabilitasyon” programı uygulaması gerek... Biliyoruz, hoca iyi bir “doktor”dur!
Ama ya doktor da “hasta ve keyifsiz”se ?