Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Göz önünde oynanan maçı yorumlayabiliriz... Ama bu maçı etkileyen göz önünde olmayan gerçekler de var... Selçuk İnan ve Burak Yılmaz, maç günü, maça birkaç saat kala “sakatlıkları nedeniyle” kamp kadrosundan çıkarılıyorlar. Bu durum size doğal ve normal geliyor mu ? Ben bu garipliği yorumlayamıyorum. İkisi birden aynı saatlerde sakatlanıyorlar. Hayret yani!
Saha içine dönersek... Romanya karşısında hep arkada kalarak, hep pasif ve ikincil pozisyonda durarak kendi sahamızda rolümüzü kaptırdık. Romanya baştan sona istediği oyunu oynadı. Golünü attı, gol pozisyonlarına girdi, oyuna istediği gibi hükmetti. Arda’nın pozisyonu dışında pozisyon vermedi, üç puanı hak ederek aldı ve gitti.
Şimdi anladık ki biz bu grupta grup birinciliğini filan kovalayamayız... Bırakın grup birinciliğini, asıl alt etmemiz gereken yakın rakip Romanya’ya da evde teslim olduğumuza göre, grup ikinciliği dahi bize uzak hedefe dönüştü.
Elbette bir çırpıda teslim bayrağını çekmek doğru değil ama, düne bakarsak yarın için hiç de umudumuz yok.
Abdullah Hoca’nın Saracoğlu’nda saha sürdüğü on bir, sokaktaki adamın da kolay ezberindeki bir kadroydu. Bu anlamda yeni bir arayış, yeni bir vizyon göremedik... Kaldı ki, en başta Hamit, çoğu oyuncumuz da formsuz ve etkisizdi. Milli Takım’ın oynadığı sürece ayakta kalan tek oyuncusu Emre Belözoğlu oldu. Arda Turan’ın hakkını yemeyelim... Canla başla mücadele etti ama, Umut’un arkasında ortadan oynamak Arda’ya pek yaramıyor. Rakibin alan savunması ile karışık sert müdahaleleri yüzünden istediği etkinliği bir türlü sağlayamadı.
Romanya’nın attığı gol derslikti. Kendi yarı alanlarından hızla Grozav’ı topla buluşturup kaçırdılar. Bizim ileri çıkan Romantik savunmamız hamle edene kadar geç kaldı. O yüzden Volkan da erken çıkıp kalesini terk ederek kollektif yanlışa iştirak etti..
Romenlerin çabuk, ayağa, etkili ve yardımlaşmalı oyunları yüzünden Milli Takım istediği pas oyununu gerçekleştiremedi. Sağda Hamit, solda Sercan, kanatları kullanamadılar. O nedenle şişirme toplarla Umut’u buluşturma ısrarına kaptırdılar kendilerini... Emre’nin duran topuyla maçın başındaki buluşması hariç, Umut rakiplerinden tek hava topu alamadı. Tek şut atamadı. Hasan Ali’nin savunmayı unutup attığı üç şut da çarpıcı bir çelişki örneği oldu... Avcı’nın Hamit’i dışarı alarak Arda’yı sağ çizgiye çekmesi, Mevlüt’le hücumda çok adamlı oyuna yönelmesi, sonradan Genç Emre ve Nuri’nin oyuna katılması, atı alanın Üsküdar’a geçtiği oyunda geç kalmış hamlelerdi.
Dün sadece maçı değil, hayallerimizi de kaybettik.