Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir yandan G20’lerin Suriye gündemli toplantısı, bir yandan da Buenos Aires’deki Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin 125. sessionu...
İkisi de önemli. Özellikle üç ülkenin başbakanı için. Shinzo Abe (Japonya), Mariano Rajoy (İspanya) ve Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye) için.
G20 liderleri, Suriye’yi tartışıp iddialarını ve kanıtlarını ev sahibi ülkenin lideri Putin’e anlattılar, gösterdiler. Üç Başbakanın alel acele 15 saatlik yolculuklarla Buenos Aires’e gelmesi daha yoğun çabalara dayanıyor. Tokyo, Madrid ve İstanbul’a 2020’yi kazandırmak için sessiz ve etkili çalışmalara liderlikleriyle katılıyorlar. Japonya Başbakanı Abe, ekonomide 3 okla özetlediği “Abenomics” hamleleriyle ülkesini kurtarmaya çalışırken, elindeki en önemli koz, 100 ülkeden toplam 10 milyon gence 7 yıl süreyle karşılıksız sportif destek vermek. Eğitim ve malzeme sağlamak.
İspanya Başbakanı Mariano Rajoy’un eli o kadar güçlü değil. Ekonomik krizden hiç etkilenmeyecek düşük bütçeli bir projeyle, hazır tesislerinde olimpiyatı düzenleyeceklerini, genç işsizler oranını da bu sayede düşüreceklerini söylüyor.
Japonya Başbakanı G20’den erken ayrılıp Buenos Aires’de üslenmiş. İngilizce yayınlanan Buenos Aires Herald gazetesinde (maaşallah!) üç sayfa röportajı yer almış. Gasol’a ayrılan Madrid kontenjanı yarım sayfa... Türkiye ve İstanbul ise -şimdilik- Hasan Arat’ın tek sütuna verilen röportajıyla eksiği (!) tamamlıyor.
Kim demiş siyasetle spor ayrılmalı diye... Belki ideali bu ama, Buenos Aires’te görüldüğü gibi bazen iç içe giriyor sporla siyaset. Başbakanlar, kuşkusuz siyasetçi yönleriyle değil, devlet adamı kimlikleriyle buradalar.
... Ve inanın bana, burada en büyük merak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın IOC delegelerine İstanbul sunumu yaparken vereceği mesaj. Özellikle Suriye krizinin İstanbul’un önüne bir engel olarak sürüldüğünü, ezber görüşlerle yolumuzun kapatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Akşam, Japon meslektaşım bu konuyu yeniden kaşıyınca “7 yıl sonra Suriye meselesi, her neyse çözülmüş ve bitmiş olacak! Peki sen Fukuşima’daki nükleer sızıntı ve Güney Kore’nin Japonya’dan balık alımına son vermesinin yedi yılda sonlanabileceğini düşünüyor musun?” dedim. Çaresiz sustu, sırtımı sıvazladı.
Malum İspanyolca konuşulan bir ülkedeyiz. Madrid sanki kendi evindeymiş gibi rahat. Tokyo tedirgin... Bize gelince heyecanlı ve meraklıyız.
Haydi hepimize iyi sabahlar!