Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3 Temmuz’da başlayan süreç, Fenerbahçe kadar travmatik olmasa da Beşiktaş’ta da sıkıntı ve sarsıntı yarattı. Teknik direktörünün ve futbol şubesinin başındaki yöneticinin tutuklanması özellikle yabancı oyuncular üzerinde hesaplanmayan bir baskı yarattı. Yine de takdir ederek altını çizelim ki yönetim beklenmedik biçimde akılcı ve dinamik uygulamalarla sürecin takım üzerinde yarattığı olumsuz etkileri minimize etmeyi başarabildi. Bunda, Beşiktaş taraftarının da bilinçli ve soylu duruşunu ve katkısını da göz ardı etmemek gerekir.
Carlos Carvalhal’in gelişi, her ne kadar önceden Avusturya kampında konuşulmuş, görüş birliğine varılmış olsa da Tayfur Havutçu’nun tutukluluk sürecinde tedirginlik yaratan bir operasyon olarak göründü. Ancak yönetimin, Carvalhal’in ve futbolcuların samimiyeti, sorunların çözümündeki önyargısız tavırları tedirginlikleri kısa zamanda ortadan kaldırdı.
Burada Carvalhal için özel bir sayfa açmak gerekiyor. Başlangıçta "Portekiz Çetesi" olarak adlandırdığımız oyuncu grubuna dokunmuyor, buna karşılık iki Alman futbolcu Hilbert ve Ernst’i adeta dışlıyordu. Guti’ye karşı kararlı ve ödünsüz tavrını Quaresma, Simao, Fernandes ve Almeida karşısında tekrarlayamıyordu. Tüm eleştirilere sabırla göğüs gerdi. Ama aynı zamanda eleştirilere kulak vermesini de bildi.
Guti ile yolların ayrılması konusunda sorun çıkarmadan gerçeği göstermesi, tümüyle teknik adam becerisidir. Hilbert ve Ernst’e forma verirken Fernandes’i de bir süre kızağa çekip Portekizli oyuncuyu bir iç hesaplaşmaya zorlaması, takım adına yararlı sonuçlar vermiştir.
Bugün, karşımızda bulunması gereken yere geç de olsa ulaşabilmiş, play - off’a kalma ümidi veren bir Beşiktaş var.
Kadrosuna bakıldığında “hücumcu” karakteri ağır basan Beşiktaş, yine de en büyük sıkıntıyı forvetinde yaşıyor. İlk yarının kapanış maçında Karabükspor karşısında sergiledikleri pozisyon zenginliğine ve baskılı oyuna uygun bir skor yaratamadılar... Carvalhal’in ilk tercihi olan santrfor Almeida, uzun süren sakatlığının da etkisiyle ancak 10 maç oynayabildi ve üç gol atabildi. Mustafa Pektemek, attığı 5 golle ümit veriyor. Simao (3) ve takımın en karizmatik oyuncusu Quaresma (2) oyunda “şıklık” sunuyorlar ama, gollerinde “sıklık” sergileyemiyorlar. Dahası, adı geçen dört golcü arasında sistematik bir bağ kurulmuş değil. Carvalhal’ın ikinci yarıda bu duruma bir çare bulması gerekiyor.