Elazığlı Ruhi Demir, ekmeğini İstanbul’da kazanıyordu. Gençliğinde atletizm yapmış, ama doyamadan bırakmak zorunda kalmıştı. İki oğlu oldu. Babalarının genini taşıyan, babalarının atletizm sevgisiyle büyüyen çocuklar, daha ilkokul sıralarında öğretmenleri tarafından keşfedildiler.
Ozan Demir (1990) 1500, 5 bin ve 10 bin metre koşularında milli takıma kadar yükseldi. 1500 metrede 3.58’lik derecesiyle Yıldızlar Türkiye Şampiyonu oldu (2007), bir yıl sonra Balkan ikinciliği elde etti. Kardeş Berdan Burak Demir (1996) de ağabeyinin izinden gidiyordu. Ama o gülleyi seçti. Geçen sezon yaş gruplarında 17.22 metrelik derecesiyle Türkiye Şampiyonu oldu.
Baba Ruhi Demir, çok mutluydu... Gençliğindeki madalyalar ve ödüllerle süslenen hayallerini oğulları
gerçekleştirmeye başlamıştı.
İki kardeş Üsküdar Belediyespor’un kadrosunda geleceğe hazırlanıyorlardı. Avrupa ve Dünya şampiyonalarına, olimpiyatlara.
Anlatıldığına göre, Berdan Burak’ın antrenörü, Baba Ruhi Demir’e “Bu çocuğun inanılmaz bir yeteneği var. Ancak güçlenmesi gerekiyor. 2 bin liralık ilaç takviyesi yapılırsa iyi olur” dedi. Baba durur mu? Koşarak bankaya gitti. Kredi kartıyla parayı çekip hocaya verecekti. Ne var ki limiti ancak 1200 liraya yetiyordu. O parayı çekti, gerisi dostlarından borç alarak tamamladı, hocaya verdi.
Hoca, piyasada her eczanede satılan sağlık ürünlerinden söz etmişti ama, Berdan’a şeker kutusunda hapları birer birer veriyordu. Hapın adını kimse bilmiyordu.
Büyük oğul Ozan, bu durumdan kuşkulandı, “Baba biz öyle rastgele ilaç alamayız. Bu haplarda yasaklı madde olabilir, doping olabilir” dedi.
Baba, her şeyden önce oğlunun sağlığından kaygılanarak kendince belirlediği yöntemlerle oğluna test yaptırmaya karar verdi. 8 Haziran 2013 tarihinde Eskişehir’deki Türkiye Yıldızlar Şampiyonası’nda Berdan’dan kan ve idrar örnekleri alındı. Ancak bu test ailenin isteğiyle değil, TMOK Dopingle Mücadele Komisyonu’nun uygulamasıyla “random” usulünde yapıldı. Örnekler Köln Laboratuarı’na gönderildi.
Sonuç, baba ve ağabeyin korktuğu gibiydi: 17 yaşındaki Berdan Burak Demir’in “stanazolol” yasaklı maddesiyle doping yaptığı anlaşıldı.
Türkiye Atletizm Federasyonu, Berdan Burak’a ceza verecekti. Baba Ruhi Demir, işi gücü bıraktı Ankara yollarına düştü. SGM’ye gitti, Genel Müdür Mehmet Baykan’la görüştü. Öğrendik ki Baykan, Tahkim Kurulu’na başvurmasını öğütlemiş Baba’ya. Bir itiraf olursa, cezanın hafifleyebileceğini de söylemiş.
Baba Tahkim’e başvurup hak arayacak ama, o dilekçe de parayla kabul ediliyor...
Baba’da o para yok!
Son anda yine devlet yapıyor babalığını... 500 liralık başvuru parasını Baykan karşılıyor. Ve sözü “hukuk”a bırakıyor.
Mahkeme ne karar verirse versin buradan herkese “ibret” düşüyor.
Ey aşk, sen nelere kadirsin!Gençlik ve Spor Bakanlığı, bu yılın başında müthiş bir hamle yaptı. Antrenör ve sporcu eğitimini çağdaş bir anlayışla bilimsel bir derinliğe taşımayı amaçladılar. Doğrusu çok heyecanlandım. İlk seminerlerine gittim, heyecanla destek verdim. Önceki akşam Bakan Kılıç, hüzünlü bir tonla, “Eğitimin başına getirdiğimiz arkadaş üniversiteye döndü” dedi.
Ayrıntısını da dostlar anlattı: Akademik unvanı olan dostumuz, sevgilisini kurula almış, gönül işleri karışık biçimde gündeme gelince lastik patlamış. Anlayacağınız, spor ve bilim aşkı, gölgede kalmış!
Yılan hikayeleriCardozo, Carlinhos, Arda Turan... Yetmedi, Emenike... O da olmadı Ronaldinho!
Geleneksel Temmuz şenlikleri bu yıl da yeni isimlerle sürüyor. Yılan hikayesine dönen transferler beni güldürüyor.
O nedenle hiç değilse resmi maçlar başlayana kadar sadece izlemeye çalışıyorum bu haberleri. Tatildeyim, yorum filan da yapmıyorum.
Bir de 5721 sayılı yasa varÖnceki gece Les Ottomans’da Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın “Yaz Değerlendirme Toplantısı” sonrasında verdiği iftar yemeğinde bir meslektaşım sordu: “Dopingle ilgili yeni bir yasa çıkaracak mısınız?”
Bakan, yeteri kadar yönetmelik olduğunu, bu yıl duyarlılıkla uygulandığını söyledi, kibarca.
Gerçekten bir yıl içinde 700 numune alınmıştı, çok sayıda doping bulgusu buna dayanıyordu. Eski rakam sadece 70’ti.
Orada ses çıkarmadım. Aslında “Sporda Dopinge Karşı Uluslar arası Sözleşmeye katılmamızın uygun olduğuna dair” bir yasamız var.
5721 sayılı yasa. Birleşmiş Milletler’in UNESCO örgütü tarafından 19 Ekim 2005 tarihinde kabul edilen, TBMM genel kurulunda 10.12.2007 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe giren 3 maddelik bir yasa bu. 1. madde katılımın uygun olduğunu hükme bağlıyor. 2.madde yayımı tarihinde yürürlüğe girme, 3. madde de yürütmeyi Bakanlar Kurulu’na veren madde.
Sonraki maddeler, Uluslararası Sözleşme maddeleri... Onlar da yasalaşmış durumda.
Kısacası, 5721’i iyi okumakta yarar var. Örneğin her federasyonda bir anti doping uzmanının yer alması öngörülüyor. Acaba öyle mi?