Beşiktaş’ın bu sezon yaşadığı maceranın formatı belli:
* Her hafta bir futbolcu sakatlanıyor.
* Her hafta sarı kart görerek rekora gidiyorlar.
* Her maçta gol atıyorlar.
* Her maçta gol yiyorlar!
Hafta içinde Oğuzhan ve Necip’in sakatlığı, Kaptan İbrahim Toraman’ın cezası nedeniyle Samet Hoca, İnönü’de Gaziantepspor’a karşı olabildiğince dengeli bir kadro oluşturmaya çalıştı... Almeida’nın da sakatlar listesinde olduğunu dikkate alırsak, bu onbire kimsenin itirazı yoktu. Takım da iyi oynuyor, savunmasında dikkatli, orta alanında baskılı ve yaratıcı bir kimlikle kendini gösteriyordu. Fernandes’in kullandığı kornerde yine bir Beşiktaş klasiği hükmünü icra etti ve stoper Ersan’ın kafa golüyle öne geçtiler. Ama hayır, golün devamını bekleyenler yanıldılar. Duran toptan kazandığı golle öne geçen Beşiktaş, topa sahip oldu, maçın egemen tarafı oldu. Ama bu durumu skor tabelasına yansıtamadı... Bu durumun en temel nedenleri de şunlardı:
n Niang güçsüz ve formsuz. İki yıl önce rakiplerini devirip harika goller atan Senegalli, belli ki Katar’da işi rölantiye almış... Dün girdiği pozisyonlarda çok top kaybetti. Cılız şut denemelerinde de Gaziantepspor kalecisine şaka yapar gibiydi.
* Sahadaki en golcü Beşiktaşlı Holosko da en ciddiyetsiz, en verimsiz gününü yaşadı...
* Fernandes’de de bir yorgunluk ve sıkıntı gördüm. Evet, ustalığıyla o sıkıntıyı saklamaya çalıştı ama, liderliğini yansıtamadı.
Beşiktaş, 37 dakika 10 kişi kalan bir takıma karşı gol pozisyonuna girdi, baskı kurdu, fırsat harcadı. Özellikle Olcay’ın bu maçta kendini göstermesini, girdiği pozisyonda gol bulmasını bekleyenler hayal kırıklığı yaşadılar. 69’da kaçırdığı golden sonra Beşiktaş’ın sıkıntıları da yoğunlaşmaya başladı. 10 kişiyle mücadele eden Gaziantepspor 89’da beraberlik golünü buldu. Savunma tüm takımın unuttuğu bir ezber... Kaleci Mc Gregor’da hiçbir değişiklik yok... Yenilecek her golü yiyor!
Evet, dün de aynı macerayı sürdürdü Beşiktaş... Yeni bölümün adı “İnönü Çilesi” olabilir! Süper Lig’in ikinci yarısında ev sahibi her maçta öne geçip yakalanıyor. Taraftarı bakımından bunun adı çile değilse, nedir?