İnönü Stadı mıydı, yoksa “İnönü Sıratı” mı ? Yıldırım Demirören sessiz ve derinden Sağlam’ı gönderme planlarını yürütürken, Levent Erdoğan Ukrayna’daki rövanş rezaletinden sonra başkanı adına bir erdemli davranış çağrısı yapmıştı ya...
Ertuğrul Sağlam’ı istifaya davet etmişti ya...
Hani o erdemliliği bir türlü gösteremeyenler adına...
Futbolcular da iyice niyetsiz, ruhsuz, sorumsuz bir Metalist maçı oynamışlardı ya...
O yüzden işte İnönü Stadı, Ertuğrul Hoca için “İnönü Sıratı”na dönüşmüştü. Dünkü tabela itibariyle o sırattan düşe kalka da olsa, sallanıp sarsılıp geçti hoca...
Elbet en başta Levent Erdoğan, köprü üstüne köprü, çağrı üstüne çağrı yapmaya devam edeceklerdir.
Şimdilik maça dönelim...
Zorunlu bir rotasyon kadrosuyla başladı maça...
Milli Takım’a davet edilen 45 numara ayakkabı giyen o iri yarı Batuhan Çocuk’u Nobre ile çift santrfor oynattı. Bobo ya da Holosko demeden, o masum çocuğa tutundu biraz.
Çocuk da Allah için hem Fatih Terim’i haklı çıkartan, hem de hocasına Sağlam bir pozisyon veren o muhteşem vuruşuyla perdeyi açıverdi. Koca ayaklı, koca kafalıydı aynı zamanda... Ben 10. kez hava topuyla buluşup indirdiğinde O’na geçer not verdim... Yeter artık saymayacaktım.
Batuhan, Beşiktaşlı doğulan bir dünyanın yeni prensiydi işte. O da çok bekletilmişti. Ama sonunda işte Fatih Terim’in verdiği ilhamla Beşiktaş’ın en sıkıntılı gününde, hiç bekletmeden topu kapalı köşeden geçirivermişti.
Kazanlar kaynar
Tribünde Demirören’i göremedim. Sanırım önümüzdeki günlerde bir Avrupa ya da Amerika yapar... Kazanlar biraz daha kaynar.
Neyse maça devam etmek gerek.
Hacettepe, Oftaş kimliğiyle daha bir takımdı sanki. Yeni adını yadırgayarak oynuyordu..
Kadir’le beraberliği buluyor... Ama sonuna kadar direnemiyordu.
Dünkü Beşiktaş, benim Ukrayna öfkemi törpüledi. Aydın’ı, Nobre’yi, oynama niyetleri tazelenen futbolcuları yeniden sevdim...
Batuhan’la tazelendim. Takımın kanatlardan oynaması için başlı başına bir ilham kaynağı oluvermişti.
Delgado top kaybetmeye devam ediyordu, olsundu.
Bazıları itibar kaybederken ne önemi vardı top kaybetmenin!
Sinan Engin mi ? Başkan’dan güvenceliydi O!
İyi ama Ertuğrul Hoca ile kader ortaklığı ne olacak mı, dediniz ? Ne zaman inandınız ki o palavraya?
Şimdilik alkış tutun üç puana!