Necip Uysal’ı on birde görünce kendi adıma çok sevindim... İnönü’deki Galatasaray maçında Ujfalusi’nin darbesiyle sakatlanıp oyun dışı kalmıştı... Sonrasında sevgili dostumuz Mete Düren’in sert oyundan şikayetlerini dinledik. Necip’in uzun süre takımdan ayrı kalacağını açıklamıştı.
Necip Uysal’ın dönüşüne sevinirken, tıp profesörlerinin de günün telaş ve heyecanıyla bazı durumları abartabileceğini anlamış oldum.
Hayır, hiçbir şikayetim yok. Genç bir sporcunun işine devam etmesinden de ayrıca memnunum!
Maça dönersek... Çarşı, ne serden vazgeçiyor, ne yardan...
O zaman da mecburen Antalya Mardan!
Yine de buna cezanın avantaja dönüştüğü bir tesadüf olarak bakabiliriz.
Tel Aviv dönüşü, bir başka Akdeniz akşamında Orduspor’u ağırladı Beşiktaş...
Hem kulübün cezasını aradan çıkardı, hem de Quaresma’nın sarı kart cezasını belki de Orduspor gibi uygun bir rakip karşısında bunalıma girmeden geçiştiriverdi.
Orduspor, sert ve dirençli bir takım değil... Metin Diyadin’in futbolcuları, sadece oynamak, işlerini yapmak istiyorlar. Hır-gür’le, sertlikle, hakemi ya da rakibi aldatmakla işleri yok. İki takım da iyi niyetle oynadı...
Beşiktaş açısından hem yorgunluk atmak, hem de zorunlu değişikliklerle kadroyu yeniden tartmak önemliydi.
Quaresma’yı aradık... Hayır, skor katkısından dolayı değil... O’nsuz Beşiktaş, temaşa zevkinden bir şeyleri eksik sunuyordu, o kadar.
Ama artistik fazlalıklar yerine emeğin ve ciddiyetin de ne kadar vazgeçilmez olduğunu hatırladık. Bu anlamda Hilbert ve Ernst gibi... Veli Kavlak gibi... Genç Necip gibi...
Holosko için bir fırsat doğmuştu.. O da iyi niyetliydi, sağ kanattan sık sık atağa kalktı, pozisyon hazırladı. Ama hakçası, daha da çalışması, bir alternatif olduğunu göstermesi gerekir.
Beşiktaş’ın yeni “deli”si Veli’yi beğeniyorum kendi adıma... Hücuma derinlik katan, kanatlarla top alış verişini iyi yapan, hem yaratıcı, hem de disiplinli bir oyuncu Veli. Attığı golden daha fazla atkısı var takımına.
Culio’nun uzaktan soluyla yaptığı vuruş, belki Galatasaray’a “beni unutma” mesajı taşıyordu, Cenk’in eline çarpıp gol oldu...
Beşiktaş’ın hem kalecisi, hem de savunması bu tür gaflet uykularına sık yakalanıyor. Ernst’in golü galibiyeti getirdi ama bu gerçeği örtmemeli.
Carlos Carvalhal’ın yaş günüymüş dün... Geldiği günden itibaren hem çalıştı, hem ciddiyetini gösterdi, hem de felsefe sahibi bir adam olduğunu ortaya koydu. Saygıyı hak eden bu adama biz de “İyi ki doğdun” diyelim, “Nice yıllara Carlos!”