Beşiktaş dünkü gol gösterisine daha sosyal, daha paylaşımcı, daha emekçi bir anlayışla başladı...
Tek yaratıcı oyuncu Fernandes değildi... Olcay ve Oğuzhan da vardı...
Tek golcü de Almeida değildi... Holosko, yedi dakikada dubleyi tamamladı. Ardından Almeida’nın orta alandan başlattığı pozisyonda Robert Hilbert topu sağdan götürüp orta yapmaya filan hiç gerek duymadan emektar Oğuz Dağlaroğlu’nun koruduğu kaleye bırakıverdi...
Sonrasında ve ikinci yarıda da Beşiktaşlı oyuncular, eğlencelik futbol gösterisine devam ettiler. Üst üste gol pozisyonlarına girdiler, rahattılar. Denediler, kaçırdılar, olmadı... Canımız sağolsun, dercesine oyunu sürdürdüler. Ne var ki Akhisarspor da boş durmuyordu...
Kenan, Çağdaş, Emin, Mustafa, Merter ve Bruno topu her kazandıklarında akıllı paslarla, yardımlaşma ile iyi niyetlerini ve gol arayışlarını ortaya koydular. Beşiktaş da en ciddi, en sağlam durması gereken kendi yarı alanında anlaşılmaz bir liberasyon politikası izleyerek “Bırakınız gelsinler, bırakınız geçsinler” dercesine disiplin ihlalleri sergiledi. Mustafa Aşan’ın attığı gol, böyle bir gaflet örneği işte... Ve de Beşiktaş’ın futbolseverlere verdiği bir güvence: “En az 3 atar, en az 1 tane yerim, merak etmeyin!”
Samet Aybaba’nın ara transferde rotasını belirlerken takımın bu zaafını örtecek adamlara da bakmasını öneririm.
Gelelim en ince nıoktaya...
Geçen hafta Eskişehir’de yaşananlar sadece Fenerbahçe’nin, sadece Caner’in, sadece Aykut Kocaman’ın ya da Fırat Aydınus’un meselesi değildi... Türk futbolunun meselesiydi... Kurallar ve kartlar arasında senkronizasyon sık sık bozuluyordu... Kimse sorunu ve çözümü tartışmadı... Ama herkes burnundan soludu... Kendi adıma Süper Lig’de tüm hakemlerin bu hafta daha duyarlı ve daha otoriter bir tavır takınarak Fırat Aydınus’a bir anlamda destek olacaklarını bekliyordum. Halis Özkahya bu beklentimi boş çıkarmadı. Daha ilk yarı bitmeden Hilbert, Emre ve Almeida’ya peşpeşe sarı kartlarını gösterdi. Hayır, hiçbir kart kararını eleştirmiyorum... Sadece futbolcu eleştirisi yapacağım... Herkesten önce Almeida daha disiplinli ve dikkatli oynayabilirdi... Hatta Samet Hoca’nın da skor avantajından sonra ikinci yarıda onu oyundan almasını bekleyebilirdik. Olmadı. Ve Almeida ikinci sarıdan kırmızıyı görüp takımını son on iki dakikada yalnız bıraktı... Arada Kupa maçı (Ankaragücü) olmasa Ordu deplasmanına nasıl gideceklerdi, düşünün.