Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir kez daha anlaşıldı. Futbol bizi mutlu etmiyor. Kazanan da kaybeden de çile çekiyor, yoruluyor, tükeniyor. Hayata daha farklı bir pencereden, iyimser ve çözümleyici bir anlayışla bakamıyor.
Sitemden şikayetten başlayan sözler, öfkeyle, tehditle aşağılamayla bitiyor.
Sürekli çatışma, sürekli anlaşmazlık, sürekli uyuşmazlık.
Toplu halde aymazlık!
Üstelik yılda 1 milyar dolarlık ekonomik değer yaratmışız bu oyunla...
Çatışma, tartışma, şaibe, iddia ve soruşturmalarla zamanı boşa harcayıp sırf endüstriyel reflekslerle kurtarmaya çalışıyoruz futbolun marka değerini.
“- Aman, 6 hafta daha uzatalım da, ortaklarımızın zararını aradan çıkaralım!”
Gördük ve anladık ki, şu play off dedikleri, ya da sonradan “konulan marka” ile Süper Final diye paketledikleri şey, Pandora’nın kutusuymuş.
Açıp bakmamızla birlikte kötü şeyler çıktı ortaya.
İki takım finaldeydi ama, iki tarafın seyircileri yoktu tribünde. Sezon başında güvenlik gerekçesiyle tribünler konuk takım taraftarına kapatılmıştı.
Böylece ev sahibi takımların taraftarları, kendini bu alemin tek kralı olarak görüyor, sahadaki rakip takımı da yok sayıyor, tek sonuçlu, alternatifsiz bir maça şartlanıyordu.
Saha içindeki emekçiler, futbolcu ve antrenörler yani, bu hoyrat ve acımasız ortamda yine de namuslarıyla yaptılar işlerini... Tüm takımlar, futbolda skorların otomatize edilemeyeceğini ortaya koydular. Hırs, istek, gayret ve kararlılığın sadece ev sahibi takımlara ait bir özellik olmadığını anlattılar. Futbolun ruhu adına saygı duyulacak sonuçlar aldılar.
Cumartesi gecesi hiçbirimizin övünemeyeceği, gelecek kuşaklara anlatırken yüzümüzün kızaracağı tablolar yaşandı.
Şampiyon takımın saha içinde Kupa’yı alması engellendi. Gereksiz tartışma ve bekleme ortamında ışıklar söndürüldü. Sanki çok acil bir durummuş gibi çim saha sulandı, yürünmez hale getirildi. TFF ve devlet otoritesi sarsıldı. Polis ve vatandaş yeniden karşı karşıya getirildi. Orantısız ve insafsız güç kullanıldı. Polis arabaları, ambulanslar ters çevrilip yakıldı. Yüzlerce koltuk tribünden söküldü, yakıldı, sahaya atıldı. Polis yoğun biçimde biber gazı kullandı. Masum insanlarla saldırganları ayırmadan kitlesel bir ceza uygulama - haddini bildirme gösterisi yaptılar. Koca koca adamlar, kadınlar, masum çocuklar bu dehşet ve gazap gösterisinden pay aldılar.
Şimdi merak ediyorum. Gözaltına alınan 47 kişiden kaçı 6222 sayılı Spor Alanlarında Şiddeti Önleme yasasında yazılı iddialarla mahkemeye sevkedilecek ? Yargılanacaklar mı, yoksa yaptıkları yanlarına kâr kalarak savcının kapısından ellerini kollarını sallayarak ayrılacaklar mı ?
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bir soruşturma açacak mı acaba Polis’in abartılı, orantısız güç kullanması ile ilgili olarak. O soruşturma nasıl bitecek ? Örtüverelim gitsin, tavrıyla mı ? Yoksa bir hukuk devletine yakışır biçimde mi ?
Süper Final’in final maçı bitti. Ama yöneticiler arası polemikler sürüp gidiyor. Ve bu insanlar hiç susmuyor. Kendi iktidarlarının borazanını öttürmek uğruna saldırıyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar. Çatıyorlar, aşağılıyorlar, suret-i haktan görünüp sürekli çamur atıyorlar.
Durmuyorlar, susmuyorlar. Maalesef, utanmıyorlar!
O işi de bize bırakıyorlar.

Haberin Devamı

Çözüm yuvarlak masada
TFF Başkanı Yıldırım Demirören’e buradan naçizane bir önerim var.
Futbolla ilgili kararları, TFF ve Kulüpler Birliği inisiyatifi ile sınırlamamalı.
Futbolu futbol yapan tüm birimlerin temsilcileriyle yuvarlak masa toplantıları düzenlemeli.
Onların isteklerini, şikayetlerini, önerilerini alıp değerlendirmeli.
TFF ve Kulüpler Birliği, bugüne kadar hep yöneticileri dinledi. Şu play off kararı alınırken dahi hiç kimse antrenörlerin ve futbolcuların görüşüne başvurmadı. Hakemlerin, medyanın görüşlerini almadı. Hep tepeden inme “yaptım oldu” tavrıyla bugünlere gelindi.
Bir futbol maçında kimler, hangi gruplar varsa, TFF onlara kulak vermelidir.
Antrenörler, futbolcular, takım görevlileri (doktorlar, masörler, malzemeciler), kulüp görevlileri, kulüp yöneticileri, medya (gazeteciler, yazarlar, tv yapımcıları, sunucuları)...Ve elbette futbol seyircileri (taraftarlar)...
Her birimin temsilcileri ile yapılacak yuvarlak masa toplantılarında göreceksiniz harika çözüm önerileri çıkacaktır ortaya...
Hiçbir şey olmasa dahi insanlar birbirini biraz daha anlar. Az şey midir bu ?

Haberin Devamı

Eskisi bitti, yenisine bakalım
Galatasaray, şampiyonluğunu kutlayadursun, Başkan Ünal Aysal ve Teknik Direktör Fatih Terim uzun ve sıcak bir yaz geçirecekler. Melo ve Riera kavgasıyla ilgili ceza kararı alınabilir. Melo gönderilebilir. Hamit Altıntop ve Nuri Şahin, Real Madrid’den kiralanabilir ve Şampiyonlar Ligi’nde sarı - kırmızılı formayı giyebilirler. Yekta ve Sercan Yıldırım, Galatasaray’ın kadrosunda kalır mı ? Sanmıyorum.
Fenerbahçe’de Aykut Kocaman, başarılı ve gergin geçen sezonun ardından kafasındaki şablonu hayata geçirmeye çalışacak. Ama önce kongreyi beklemeli. Sonrasında Aziz Yıldırım’ın tahliyesini... Yine de gelecek yıl Emre’siz, hatta Alex’siz oynayabilecek bir Fenerbahçe’nin şifrelerini yazacak Aykut Kocaman... Bol alternatifli kadro oluşturmaya çalışacak. Semih Şentürk her şeye rağmen yuvada kalabilir. Sow ve Bienvenu’den birisi Fenerbahçe’ye fazla gelir. O birisi gider, Fenerbahçe’ye daha garantili golcü gelir!
Beşiktaş, yeniden yapılanacak. Mevcut sözleşmelerin uygulanabileceği bir bütçe yok. Bazı yabancılar elden çıkarılacak. Bazısından indirim talep edilecek. Fernandes, uygun teklif gelirse satılacak. Kalırsa, takımın lideri olacak. 1 uluslararası yıldız, 4-5 ulusal takım oyuncusu ve gençler. Beşiktaş daha ekonomik, daha sabırlı ve daha sakin bir sürece girecek. Tayfur Havutçu’nun sözleşme süresi Süper Final’le bitti. Yeni sözleşme de gelebilir, Almanya’dan yeni bir hoca da!
Trabzonspor’un ruhu Şenol Güneş. Başkan Sadri Şener’in öfkeli ve kırıcı demeçlerinin, davranışlarının yanında o hep sağduyu ve barış mesajları veriyor. Bir yandan taraftarını, bir yandan futbolcusunu eğitmeye çalışıyor. Ve maalesef kendine ayıracak zamanı da kalmıyor. Belki bu yorgunluktan kurtulmak istiyor. Ama gitmemeli, kalmalı. Ona sadece Trabzonspor’un değil, hepimizin ihtiyacı var. Bizi anlamalı!