Gaziantepspor-Trabzonspor maçını izliyorum... Bünyamin Gezer, Serdar’ın cezaalanında Selçuk’a sarılarak yaptığı harekete penaltı kararı veriyor.
Atıştan önce “yüzde yüz gol pozisyonunu engellemekten” kırmızı kart gösteriyor Serdar’a...
Kulübede Gaziantepspor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas’ın sinirlendiğini, öfke kontrolünu kaybettiğini, şapkasını yere atıp tekmelediğini de görüyoruz ekranda... Kafkas tribüne davet ediliyor hakem tarafından, nazikçe!
Maçtan sonra Lig TV ekranında Maraton programını izliyorum. Mustafa Denizli, Tolunay Hoca’nın bir lider olarak yaptığı yanlışları dile getiriyor. Liderin, takım üzerindeki etkisinin nasıl olumsuza döneceğini, artık maçı kontrol edemeyeceğini, futbolcularıyla arasında güven sorunu oluşacağını, liderin her şeyden önce örnek olması gerektiğini anlatıyor özetle...
Pazar sabahı Tolunay Kafkas arıyor Mustafa Hoca’yı...
Soylu bir davranışla, teşekkür ediyor. Eleştirilerinden gerekli dersi çıkardığını, bir daha asla böyle davranışlar sergilemeyeceğini söyleyip söz veriyor.
Sporun aynı zamanda bir eğitim aracı olduğunu hatırlıyoruz böylece...
Mustafa Hoca’nın dersleri, benim için Cuma’dan başlamıştı aslında...
TRT, elindeki görüntülerden 80’li, 90’lı yılların Galatasaray-Beşiktaş maçlarını veriyordu.
Bir tür nostalji... Ama ummadığım bir şey oldu.
Galatasaray’ın 1-0 öne geçip Beşiktaş’a 4-1 yenildiği maçtan sonra, mağlup takımın teknik direktörü olarak Mustafa Denizli’nin açıklamaları da geldi.
Mustafa Hoca, o genç (ve her zamanki yakışıklı) haliyle güzel bir maç oynandığını, attıkları golün
Çok yaşasın Enis!
Enis Fosforoğlu’nu çok severim ben... O kadar oyununu, televizyon programını izledim, bir kez kaşlarının çatıldığını görmedim daha...
Huzur dolu, aydınlık, tertemiz ve sıcak bir sanatçıdır.
Oyunda da, oyun dışında da konu ne olursa olsun, size verdiği ilk mesaj, “saygı”dır.
Siyasetten ticarete, medyadan trafiğe hemen her alanda kaybettiğimiz kavram...
Enis Fosforoğlu, Türkiye Futbol Federasyonu ile ortak bir projeye imza atıyor bugünlerde...
Futbol Sadece Bir Oyun...
Enis’in yazıp Fosforoğlu tiyatrosunun sahnelediği, komik skeçlerle süslü oyunu Seren Fosforoğlu sunuyor. Ankara’dan Van’a, Bursa’dan Diyarbakır’a kadar 10 kenti dolaşıp çocuklara gösteri yapacaklar. Olayları seyirci ve futbolcu gözüyle yorumlayacaklar.
Geç kalmış, ama çok doğru bir proje... Hele içinde Enis varsa, çok güzel...
Çocuklar, babalarınızı da alıp gidin bu oyuna...
Hem öğrenin, hem eğlenin!
WikiVicdan
Wikileaks’den sızanlar, dünyayı sarsmaya devam ediyor... Özellikle “formal” davranış konusunda eğitim almış diplomatların ve siyasetçilerin ikiyüzlülüğü dikkat çekici...
İletişim devriminin geldiği son nokta, “Bilgi kamunun malıdır, paylaşılmalı!” biçiminde özetleniyor.
Çoğumuza göre Wikileaks’ten sızanlar tüyler ürpertici...
Ama bazıları inanılmaz bir pişkinlikle yalanlıyor, geçiştirmeye bakıyor.
Bence Wikileaks, nereden bakarsanız bakın, vicdan sızlamasının sızıntılarını gündeme getiriyor.
İnsanlık yeni bir yüzleşme süreciyle karşı karşıya...
Vicdan, unutulmuş bir değer olarak kendini ortaya koyuyor...
Ne dersiniz, sporda da bir “wikileaks”e ihtiyacımız yok mu?
Futbolda işkence
NTV Spor’dan şikayetçiyim.
El Classico’da Barcelona-Real Madrid maçını canlı yayınladılar. Ercan Taner, ilk golde Pedro ile Xavi’yi karıştırdı, ama hemen toparladı.
Hepsi de birbirinden güzel hayal gibi goller!
Tam anlamıyla “beşibiryerde”!...
Bursaspor-Kayserispor maçından hemen sonra ne güzel, uyuyacaktık. Böyle bir maçı ekrana getirmeleri çok fena (!) oldu.
Birincinin işkence olduğunu, sonrakinde Xavi, İniesta, David Villa, Messi’nin tek tek, tek enstrümanla (top) sergiledikleri resitali ve o resitallerden oluşan inanılmaz takım performansını izleyince bir kez daha anladık.
Oysa ikisi de futboldu!