Nihayet, ev sahibi, ev sahipliğini hatırladı... Açılış maçında rahat bir galibiyet aldılar. Meksika’ya karşı tutukluk yaptılar, sıkıntı yarattılar. Ama dün geç ısınan eski dizel motorları gibi açıldılar...
Evet, Brezilya biraz daha Brezilya gibi oynadı. Neymar daha Neymar’dı. Maça 2 golle ağırlığını koydu, zaman zaman ipleri eline alarak lider karakterini sergiledi. Sağıyla yaptığı iki muhteşem vuruş gerçekten topa yıldız tozu konduran büyülü dokumuşlardı.
Haydi Neymar’ı bir kenara koyalım. Ne yaptığını, nasıl oynadığını anlamadığımız göstermelik santrfor Fred bile gol attı dün. Sonradan giren Fernandinho da öyle.
Özetle Brezilya, zaman zaman Avrupalılara özenerek sağlam savunma organizasyonlarına girişse de genlerinde hücumun ve golün şifrelerini taşıyan bir futbol ülkesi olduğunu gösterdi dün.
Kamerun karşısında Silva ve David Luiz’e rağmen zorlandılar. İnanılmaz açıklar verdiler. Ama her defasında hücumcuların golleriyle rahatladılar. Kamerun’un geç kalmış bir enerji ve istekle körlemesine yaptığı ataklar 1 golün fazlasını getiremedi. Dahası zaman zaman yaptıkları anlamsız sertliklerle (Nyom’un Neymar’ı itip kakması gibi) can sıkan çirkinliklere de yöneldiler.
Brezilya grubu lider bitirirken, Hollanda ile eşleşme ihtimalini çöpe attı. Daha dişine göre diyebileceğimiz Şili ile eşleşti. Oradan çeyrek finale sıçrayabilir mi ? Evet olabilir! Ya sonrası? Neymar’a rağmen zor. Yetenekle, heyecanla, istek ve enerjiyle bir yere kadar koşabilirsiniz ama, futbolu daha bütüncül, daha kompakt, daha sağlam oynayanlar var.
Dünkü bol gollü, neşeli galibiyete rağmen Brezilya, en zor Dünya Kupası sınavlardan birini yine kendi evinde verecek. Üstelik 64 yıllık kâbusu da unutmadan!