Bilinen, beklenen bir veda... Ama “Artık yokum”un ötesinde, sırtındaki yükü indirerek üyesi olmaktan övündüğü “Futbol Ailesi”nin kucağına bırakan, o ağırlıkla hemen herkesi ezen, sarsan, sıkıntıya sokan bir veda.
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, soru almadan, içtenlikli mesajlar ve teşekkürlerle donattığı konuşmasının ağırlık merkezini “yöneticilere” ayırdı...
“Bu kulüpçülük, yöneticilik anlayışı mutlaka değişmeli!” dedi...
“Ülke futbolunun en denetimsiz bölümü yöneticilerdir!” dedi.
“Herkes futbolu geliştirmeye çalışıyor. Ama yöneticiler, kendilerini geliştirmiyor!” dedi.
Ayrılık gerekçesini, yeniden aday olmama nedenini açıklarken, İzmir uzaklığını, ailesinden ayrı yaşama zorunluluğunu ortaya koydu ilkin...
Sonra hepimizi ilgilendiren “esas”a yöneldi:
“Sisteme yapışmış, hırs, ego ve zaaflarla hegemonya kurmaya çalışan yönetici zihniyeti”ni ileri sürdü.
Dört dörtlük... Açık, seçik ve net mesajlar bunlar...
Yönetici taifesi ne der bilemem ama, ben kendi vicdanımda esastan aynen katılıyorum. Hepsini onaylıyorum.
Yine de küçük bir itiraz...
Fuat Edip Baksı hocamızın “Bir Bahar Akşamı” şiirindeki gibi...
Sayın Başkan, daha önceleri neredeydiniz?
Bu mesajları tam da işin içinde iken, görevinizi sürdürürken... Mesela Şubat ayında... Mesela şu son Belçika maçından hemen sonra... Ya da lig bitip şampiyonluk kutlamaları, şampiyonluk itirazları gürültünün tavanına vurmuşken verseydiniz, daha iyi ve anlaşılır olmaz mıydı?
İzmir’den gelip İstanbul’da malını kaptırmış tüccar misali Üsküdar’da sabah olduktan sonra uyanıp feryat etmek en azından zamanlama açısından biraz gecikmiş bir yakınma değil mi?
Yine de çok soylu, düzeyli, içten bir veda konuşmasıydı...
Ne var ki, federasyonundaki tüm arkadaşlarına teşekkür ederken, Sevgili Başkan, hiç değilse birkaçının ne tür kirli kulislerle hangi atlara oynadığının, hangi alt oyma eylemlerini sürdürdüğünün de mesajını verebilseydi... Hiç değilse, sitem dozajında! Bu kadarına hakkı vardı, o hakkı kullanmadı.
Kulüp yöneticilerinin kendi iktidar ve ikballeri uğruna federasyonu nasıl yıprattığını açıklayan başkan, ne yazık ki TFF’de mutlak iktidar yolunun da o yöneticilerin onayından ve icazetinden geçtiğini biliyordu... O da aynı yoldan gelmişti. Ama o yolda yürürken, eleştirdiği yöneticilerin hemen hepsine ağabey diyen, onları kırmamaya çalışan, dayatmalarına sabır gösteren de kendisiydi.
Hiç değilse geldiği yolun ne kadar dikenli, sarp ve kıvrak (!) olduğunu söyledi ya. Bu da bir şeydir!
Başa dönersek...
Mahmut Özgener’in söyledikleri, anlayan için yenilir yutulur, unutulur şeyler değildir...
Türkiye’de kulüp yöneticilerinin futbol üzerindeki dayatmacı ağırlığı onu da ezmiştir, yeni gelenleri de ezecektir...
Futbol, bu baskı ve ağırlığa artık daha fazla dayanamaz.
O topu patlatmayın efendiler!
Gaziantep’ten gelen mesaj ve Kulüpler Birliği
9 Haziran Perşembe, Gaziantep...
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, günün ikinci mitinginde on binlerle buluşuyor...
Havaalanında kendisini karşılayanlar arasında Gaziantepspor Kulübü Başkanı İbrahim Kızıl da var...
Onca konu, proje, gündem ve konuşma yoğunluğu içindeki Başbakan, futbola da zaman ayırıyor yakın çevresindekilerle...
Durumdan ve konuşmalardan çıkan vazife, İbrahim Kızıl’ın İstanbul yolculuğu... İstanbul’da, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’in evinde Galatasaray ve Trabzonspor başkanlarıyla buluşuyor. Mehmet Ali Aydınlar da davet ediliyor.
Sonrası malum... TFF Yönetim Kurulu üyesi ve Fenerbahçe bayan voleybol takımının sponsoru Mehmet Ali Aydınlar, TFF başkanlığına aday oluyor...
Bu stratejide en ince nokta, Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın kırılmaması, alınmaması için azami çabanın gösterilmesi.
Aksi halde iki aday, “ailede” sorun yaratabilir.
Mehmet Ali Aydınlar, Gaziantepspor ve Üç Büyükler’in desteğini kendi kulübü Fenerbahçe ile tamamlamak istiyor...
Ne var ki pazartesi günü görüşme teklifini ilettiği Başkan Aziz Yıldırım aniden yurtdışına çıkıyor. Yüzyüze görüşme iki gün gecikmeyle dün gerçekleşiyor.
Cuma önemli bir gün...
Kulüpler Birliği toplantısında boşalan TFF başkanlığı gündeme gelecek...
Atalay’ın kararını henüz bilmiyoruz ama, ortada en azından iki aday var.
Kulüpler Birliği Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ ve TFF üyesi Mehmet Ali Aydınlar...
Burada en kritik nokta, iki adayı tartıya çıkarıp biri lehine çoğunluk sağlama niyeti...
Orada çoğunluğu sağlayan, Kulüpler Birliği’nin tek adayı olarak sunulacak kamuoyuna...
Belki de Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir nezaket ve kutlama ziyareti düzenlenerek tek aday sunumuna “Hayırlı olsun” dileği alınacak. O siyasi nezaket cümlesi, “Başbakan desteği” olarak paketlenip pazarlanacak..
Oysa gerçek başka... Süper Lig kulüplerinin toplam 126 oyu var... 326 kişilik genel kurulda, Kulüpler Birliği’nin mutlak egemen olması mümkün değil...
Dahası, Kulüpler Birliği toplantısı bir tür aday eleme ya da aday atama örgütüne dönüşmemeli... Adaylardan mutlaka birini seçip desteklemek gibi bir zorunluluk da yok...
Genel kurul ipoteksiz, sınırsız biçimde her adaya açık olmalı!