Bu ülkenin derbileri böyle! Favori olan kaybediyor. Hedefini kaybeden, kadrosu eksik, motivasyonu düşük taraf, birden uyanış sürecine giriyor. Titreyerek kendine dönüyor ve kazanıyor. Tarihin ve istatistiklerin bolca önümüze koyduğu bir gerçek bu.
Gaziantep’te maçı kaybedeip liderliğini ve şampiyonluk şansını kısa ya da uzun süreli rehine veren Sivasspor, Beşiktaşlı oyuncuları nasıl etkilemiştir acaba ? İştahlarını mı arttırmıştır, yoksa bacaklarını mı titretmiştir.
Derbi maçtan üç saat önce ortaya çıkan bu tablonun Beşiktaş’ı nasıl etkilediğini gerçekten merak ediyorum.
Her neyse... Biz sahadaki gerçeğe bakalım.
Denizli’nin Beşiktaş’ı liderlik ve ona bağlı olarak açılan şampiyonluk şansını taşıyamadı İnönü’de. Son yıllarda alıştığımız filmin tekrarını gördük. Önceki iki yılda da Beşiktaş, kazandığı takdirde liderlik ve şampiyonluk fırsatı önündeyken ağırladı Fenerbahçe’yi... Ve iki maçı da kaybetti. Hem de Fenerbahçe’nin performansları en çok tartışılan adamlarıyla (Kezman örneğin) yaşadı bu dramı. Dün de Güiza! Gerçekten iyi bir goldü. Ama öncesinde Semih’in Gökhan’ı oyundan düşürüşü de unutulmamalı... Orada faul var mı, yok mu ? Bizim değil, Yunus Yıldırım’ın hükmü geçerli: Faul yok, gol var!
Fenerbahçe, yoktan var etti kendini... Aragones’in savunmada yokluklara bulduğu formül, Gökhan Gönül’ü stoper olarak Yasin’le eşlemekti. Herkes yadırgadı bu kararı, ama Gökhan Gönül yerini yadırgamadan oynadı. Semih örneğin... Hem kendini oynadı, hem de Alex’i... Güiza’nin attığı golde Alex’ten fazlasını yaptı, olmayan pozisyona hayat verdi. Sonra kendi golü... Alkışlanacak güzellikteydi.
Beşiktaş’a dönersek...
Bu travmatik maçı kaybetmek için her türlü yanlışı yaptılar. Orta alanda Sivok ve Ernst ikili mücadeleye girmeden, basmadan, alan kapatmadan, mücadele dışı Fransız kalarak meydanı boş bıraktılar. Ekrem ve Tello, kanatta buluştukları toplarla anormal hayal kırıklıkları yarattılar. Yan topların çoğu Volkan Demirel’in ellerinde eridi. Bobo’nun tek kafa vuruşu yapamadığı bir maç izledik. Bobo, Delgado maçın kağıttan kahramanlarıydı. Holosko’nun bir atımlık barutu da yetmedi. Yusuf’un sihirli ayakları da...
Beşiktaş’ın, sırtına binen yük ağır geldi!
Taşıyamadılar. Bu bir düğün maçıydı, yaşayamadılar.
Mustafa Denizli’nin bu maçtan çıkaracağı çok ders vardır, umarım...
Futbolcuların ne yapacağını bilemem.
Çoğu günün anlam ve önemini anlayamamıştı. Belki de anlamıştı da elleri ayaklarına dolaşmıştı...
Emre’nin, Deivid’e dönük tehditlerini PFDK nasıl yorumlar bilemiyorum. Bu çocuktan çok korkuyorum. Normal değil, hiç normal değil. Kendisine sükunet diliyorum.
Yunus Yıldırım’a: İbrahim Toraman’ın kafasına yumruk indiren Roberto Carlos’a sarı kart. Kırmızı gerekmez miydi ? Kıyamadın mı hocam!