Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hayır, Beşiktaş hala takım olamadı. Bir orkestra gibi düşünürseniz, şefle sazlar arasında uyumsuzluk var.
Sazların çoğu detone...
Bir de şefin yönetiminde müziği icra ederken, sazlardan biri veya ikisi ille de bireysel çıkıntılık yapıyor. İlle kendi solosunu yapmak istiyor.
Orkestra elemanları, birbirlerini dinlemiyorlar... Kafalarına göre takılıyorlar.
Çok azı orkestranın (takımın yani) bir parçası olduğunu düşünerek dürüstçe mücadele ediyor... Ama gerisi orkestrayı (takımı yani) bozmaya devam ediyor.
Carvalhal’ın nihayet Portekiz önceliklerine bir sınır çizip takımda daha dengeli tercihlere yöneldiğini bir kez daha gördük dün... Uzun süre yok saydığı, 18’e bile almadığı Hilbert ve Ernst nihayet üst üste üçüncü maçlarını oynuyordu.
İyi niyetli hocanın nihayet duygusallıktan ayrılıp akıl yoluna girdiğini düşünüyorduk.
Portekiz rüzgarının yanı sıra bir orta Avrupa esintisi ile geldi ilk gol...
Alman Ernst’in Avusturya’da yetişen Veli Kavlak’a attığı top, Almeida’yı pas geçip Hilbert’in ayağına geldi... O da dar açıdan yaptı yapacağını... Bu bir sürpriz değil. Hilbert bunu her fırsatta yapıyor zaten.
Bu güzel başlangıca rağmen Sivasspor eğilip bükülmedi. Teslim olmaya niyeti yoktu. Tatlı sert, ama dirençli ve baskılı bir oyunla maça ortak oldu...
Bu arada orkestradan (!) bozuk sesler geliyordu... Beşiktaş’ın üç Portekizlisi de ne birbirleriyle, ne de takımla uyumluydular. Quaresma top kayıplarını sürdürüyor, oyun disiplininden çok kendi bireysel becerisine güveniyordu.
Sivasspor Navratil, Eneramo, Mehmet Nas ve Grosicki ile baskılarını daha da arttırdı. Bu karakter Beşiktaş’ın oyununu da bozmaya başladı. Ernst örneğin, savunmanın önüne çakıldı. Beşiktaş orta alan etkinliğini kaybediyordu...
İşte o anda Grosicki’nin golü geldi. Sivas’ın golcüsü, baştan savma bir vuruşla sırtını döndüğünde atışının geçerli olacağından pek emin değildi... Sonra şaşırdı ve sevindi...
Maçı çözen, Müftüoğlu’nun verdiği penaltı kararı oldu. Mahmut Boz’un Egemen’e müdahalesi, maç boyu saklanan Simao’yu da vitrine çıkardı...
Carvalhal, nihayet bir doğru karar daha aldı... Almeida ile Holosko’yu değiştirdi... Ve gördük ki birbirlerinin alternatifi gibi görülen adamlar (Quaresma ve Holosko) aslında birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar... İşte skoru belirleyen üçüncü gol buna örnek!
Şef, belki yeni onbir tercihlerinde daha adil ve daha etkili bir formül de bulabilir ama...
Bu orkestraya(!) disiplin gerek... Aksi halde her maç Beşiktaş için macera olacak!