Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Eric Gerets’in kulakları çınlasın... Belçika futbolunun efsane adamı, Galatasaray’da 2006’nın inanılmaz şampiyonluğuna imza atmış, futbolcularıyla yaptığı kader birliğinden Denizlispor - Fenerbahçe maçının berabere bitmesiyle mucize bir zafer çıkarmıştı.
Ama ertesi yıl uzatılan sözleşmesine rağmen sezonu tamamlayamadı.
Kalbi kırık, biraz da öfkeyle ayrıldı ülkemizden...
Sonrasında biliyorsunuz, Fransa’da Olympic Marseille’de çok başarılı sonuçlarla kariyerini sürdürdü.
Şimdilerde Suudi Arabistan’ın Al Hilal takımının teknik direktörlüğünü yapıyor. 56 yaşında, yıllık ücreti 5 milyon Euro... Öğrendiğime göre dört yıllık sözleşme yapmış... 60 yaşına geldiği gün, Avrupa’da da azımsanmayacak bir servetle kendini emekliye ayıracak.. Hayatın ve futbolun keyfini çıkaran bir bilge adam olarak yaşamaya devam edecek.
Öte yandan Fas Futbol Federasyonu da Gerets’i mevcut kulüp görevinin yanı sıra Milli Takım’ın başına getirmek için anlaştığını açıkladı.
Gerets’e bol şans ve mutluluklar diliyorum.
Galatasaray’da Derwall, ilk dönemindeki Feldkamp ve Lucescu ile birlikte en başarılı yabancı antrenörlerden biri olarak Gerets de anılacaktır.
Gerets’i gönderenler, Belçikalı hoca gittikten sonra hiçbir yabancı hoca ile mutlu olamadılar.
Sürekli tekrarlanan hayal kırıklıklarının son kahramanı da Frank Rijkaard oldu.
Rijkaard’ın kariyeri ve antrenörlük kalitesiyle ilgili hiçbir değerlendirme yapmayacağım. Onun bu işi hiç bilmediğini söyleyenler de oldu, çok büyük biri olduğunu ısrarla savunanlar da!
Gerçeğe bakalım... Resmi açıklamayla görevini bıraksa da şeklen devam etse de Galatasaray’da Rijkaard macerası bitmiştir.
Anahtar, kilide uymamıştır.
Sürekli değiştirilen anahtarları bir yana bırakıp kilite bakmakta yarar vardır şimdi.
Galatasaray’ın yönetim anlayışı, endüstriyel futbolu yorumlaması, planlaması ve yönetmesi, bugüne kadar olumlu sonuçlar vermemiştir...
O yüzden Gerets’in kalbi kırılmakta, Skibbe’den Rijkaard’a hemen her teknik adamla başı derde girmektedir...
Başkan Polat’ın Rijkaard’ı kolayından görevden ayırmak gibi popüler tatmin yaratacak hamlesi, aynı yanlışı sürdürmekten başka bir işe yaramaz. Yeni bir kurban arayıp bulurlar, o kadar!
Yapılması gereken operasyon, Futbol AŞ ile takım yönetimi arasındaki uyumu sağlamaktır.
Başarısız olan sadece Rijkaard değil, Futbol AŞ’dir aynı zamanda... Sevgili dostum Adnan Sezgin de hayalkırıklığı sürecinin ortağıdır,
maalesef!


Hikmet Karaman
Manisaspor Teknik Direktörü için hafta çok başarılı kapandı, ama yeni hafta yargısız infazlarla zehir edildi Hoca’ya...
Efendim, Galatasaray Başkanı Adnan Polat’la görüşmüş de... Böyle bir yanlışı nasıl yaparmış da... Etik olarak o görüşme çok kötü bir örnekmiş, yarı yolda takım bırakılıp gidilmezmiş... Vs...vs...
Hikmet Hoca’yı aradım, telefonu kapalıydı. Aile dostu sayılırız, mesajıma yanıt vermedi... Dönmedi, aramadı...
Anlaşılan, ısrarla stüdyoya bağlanmasını isteyen, Manisaspor Başkanı Kenan Yaralı’nın yaralarını kaşıyan yorumculardan kaçmakta hiç de haksız değildi...
Ahmet Çakar’dan Bülent Yavuz’a acımasızca eleştirildi.
Geceyi nasıl geçirdi bilmiyorum... Herhalde çok huzurlu bir gece değildi.
Her neyse... Manisaspor’la sözleşmesinin iki yıl daha uzatıldığını öğrendik dün..
Başkan Yaralı’yı da Hikmet Karaman’ı da kutluyoruz...
Sırası gelmişken...
Beşiktaş galibiyetinden sonra Ömer Aysan Barış, hocasından İtalya’ya gitmek için izin istedi... Nişanlısını görüp dönecekti.
Karaman, üç gün izin verdi futbolcusuna...
İzin vermese, Ömer Aysan idmana çıkacaktı ama, aklı İtalya’da olacaktı...
Bir günlük gecikmeyle de olsa nişanlısını görmüş, rahatlamış bir futbolcunun antrenman açığı çok rahat kapatılabilirdi. (Ertuğrul Hoca’ya sevgilerle !)



Avrasya Maratonu
17 Ekim 2010 Pazar günü tüm dünyada “maraton günü” olarak kutlandı adeta...
Sadece Amerika’da 25 ayrı maraton organizasyonu vardı...
Avrupa’da Amsterdam ve Budapeşte ile birlikte bizim Avrasya’mız koşuldu...
Şöyle bir derecelere ve ödüllere baktım...
En iyi derece Amsterdam’da koşan Etiyopyalı Getu Feleke’den gelmiş: 2.05.44...
2010 Chicago maratonu da listenin unutulmazlarından... Kenyalı Sammy Wanjunu (2.06.24) ile Etiyopyalı Tegay Kebede (2.06.43) son iki milde soluk soluğa müthiş bir final sergilediler...
Ödül olarak ortaya konan paralarda o kadar fark vardı ki, ellerinden gelse 100 metre rekoru bile kırabilirlerdi. Kenyalı yarıştan toplam 625 bin dolar götürdü evine... Etiyopyalı ise sadece 75 bin dolar... İşte soluk soluğa finalin sırrı.
Bizim Avrasya’mıza gelince... Vincent Kiplagat’ın derecesi (2.10.39) hiç de fena değil... Ödülü 50 bin dolar...
En seçkin Kenyalı ve Etiyopyalılar en yüksek ödüllü organizasyonlara koşarken, bize dünya listelerinde pek de yer edinemeyen Vincent Kiplagat gelmiş...
Bir kez daha tekrarlamakta sakınca yok. Toplam ödül miktarını 1 milyon dolardan 10 milyon dolara çıkaralım ve Avrasya’yı İstanbul’a layık bir markaya dönüştürelim.
Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Spor AŞ Genel Müdürü Alpaslan Baki Ertekin’i kutluyorum...
Bir not da Atletizm Federasyonu Başkanı Terzi’ye: Pazar günü İstanbul dışında dünyanın hiçbir yerinde Türk maratoncu koşmadı. Neden?