Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Umut, hayal kırıklığı ve hüsran... Futbolda yaşadığımız değişmez dram, bu üç vazgeçilmezle oynanıyor.
2002 Dünya Kupası üçüncülüğünden sonra peşpeşe iki dünya kupasına katılamamak, bizim gibi bir futbol ülkesi için eşine kolay rastlanamayacak bir başarı ve istikrar örneğidir (!) herhalde.
FIFA nedense grup maçlarını aynı saatte başlatmadı. O nedenle Bosna Hersek’in deplasmanda Estonya’yı dura dura oynadığı maçta 2-0 yenmesi, bizim mucize tiryakilerinin ezberini, takımın motivasyonunu bozdu fena halde.
Sonu belli olan filmi, bile bile izlemek ne kadar can sıkıcıysa, işte öylesine sıkıldık.
Fatih Hoca mı ?
Euro 2008’den sonra en büyük sorunumuz, O’nun şu eleme maçlarına bir türlü motive olamamasıydı aslında!
Düşünün. Son Ermenistan maçını bir yana bırakırsak, hiçbir rakibimizden 6 puan almadan tamamlıyoruz grubu... Sonra birbirimize aynı yalanları söyleyerek birbirimizi kandırıyoruz: Dünya büyükseeee... Biz de büyüğüz!
Evet, en azından hayal kırıklığı yaratmada!
Belçika önünde anormal bir tükenmişlik ve dağınıklık sergiledik. Gayet normal olarak, beklendiği gibi. Ya da mucize tiryakilerinin hiç beklemediği gibi!
Kaleci Volkan, Hamit ve Nuri Şahin’in dışında ayakta durmaya çalışan, maçın hak ettiği futbol ciddiyetini sergileyen var mıydı ? Ben göremedim. Fatih Hoca’nın cezası nedeniyle çıktığı tribünden değişmez yoldaşı Müfit Hoca ile hangi tesbitleri yaptığını, aşağıda kulübede bekleyen Metin Hoca’ya hangi taktik mesajları verdiğini bilmiyoruz.
Belki de maçı kendi haline bırakmış, kendisi olmadan bir Milli Takım nasıl oynuyor, O’nu gözlemeyi tercih etmiştir.
Çünkü bugünden itibaren Terim’siz bir Türkiye’yi tartışacak Türkiye.
Hocamızın da bu tartışmaya nasıl bir katkı sağlayacağını herkes merak ediyor elbette.
Yine de bu işten kazançlı çıkanlar vardır belki... Türkiye’nin Dünya Kupası’na katılmaması, G.Afrika’ya gazeteci, yorumcu, muhabir ve röportajcı göndermekten kurtulan kaç genel yayın yönetmenini sevindirmiştir, örneğin!
Belçika maçı kendi halinde devam ediyor ve ben düşünüyorum: Artık bu hayal kırıklığı da futbol camiasında şişirilmiş ve doymak bilmez egoları normale döndüremezse, yuh olsun yani!
Millet tribünlerde, ekran önlerinde bunun için mi çıldırarak sevdi şu oyunu! Yani sonuçta bize hayal kırıklığından başka hiçbir şey vermeyecekseniz yani... Niye oyaladınız bizi ? Pardon, niye uyuttuk birbirimizi?